Vedat Bilgin
Toplumsal konumlarına, eğitim, gelir ya da yaşadıkları ortama göre bu toplumun ‘en üstekileri’ arasında yer alanların mutsuzluklarının kaynağının bireysel olmaktan öteye kolektif bir durum arz ettiğini söyleyebiliriz. Aralarında hayata en az birkaç kuşaktır avantajlı bir yerden başlamış olanlar olduğu gibi, hayat tarzını benimseten bir eğitime ya da ideolojik devşirme sürecine maruz kalarak onlara katılan nispeten daha düşük statülü gruplardan gelenlerin de bulunduğu bu tabakanın rahatsızlıklarının kaynakları nelerdir?
En başta gelen rahatsızlıkları halkın bir türlü kendi siyasal görüşlerine dolayısıyla tuttukları partilere destek olmamasıyla ilgilidir. Onlara göre ‘halk çağdaş olmadığı, hatta cahil olduğu için’ kendi hayat tarzlarınım benimsemekten uzak davranmakta demokrasi diye ‘sandığa sarılmaktadır’, bu bakımdan aslında ‘sandıksız-seçimsiz, bir demokrasiye inandıklarını, ihtiyaç duyduklarını’ çeşitli şekillerde ima etseler de açıkça söyleyemedikleri için de ayrıca rahatsızdırlar.
DEMOKRASİ DÜŞMANLIĞININ KÖKENİ
Diğer bir önemli sorunları kendi yaşama tarzlarına zarar vereceklerine inandıkları bu halkın yaşama tarzını zorla değiştirme girişimlerinin Tek Parti döneminden günümüze kadar başarısız olmasıdır, dolayısıyla endişelidirler. Kendileri, tamamen çekip gitmek isteseler de işleri-güçleri dolayısıyla mecburiyetten burada yaşamaktadırlar fakat çocuklarının bir an önce gitmesini arzuladıklarını ilk fırsatta gitmeleri gerektiğini söylemekten çekinmezler.
Onlara göre ‘bu ülke yaşanacak bir yer olmaktan çıkmıştır’ çünkü Anayasa Mahkemesi üye ve başkanları 27 Mayıs ideolojisine ‘iman etmiş’ elemanlardan oluşmadığı gibi, ülkeyi MGK militarizmi yönetmemekte, resmi ideoloji dışında da farklı fikirlerin açıkça savunulduğu rahatsız oldukları bir iklim yaşamaktadır. Üstelik değişme ümidi de pek yoktur; AK Parti büyük şehirlerde aldığı oylar yükselmiş de olsa hâlâ Başkanlık Seçimlerinde aldığı oy oranında bir değişim olmadığı gibi Ana Muhalefet Partisi’nin oyu oranı da %30’un altında kalmaktadır. Sizce haklı değiller midir?
SORUN DERİNDE
Bizim şehir geleneğimizin tarihsel olarak gerilemesi imparatorluğun son iki yüzyılının meselesidir. Bununla beraber problemin derinleşmesi on dokuz ve yirminci yüzyıllardan başlayarak günümüze kadar uzanmıştır. Bunda birçok faktörden bahsetmek mümkündür fakat bunlar arasında birkaç önemli olaydan bahsetmeden geçmek olmaz.
Bunlardan ilki, İmparatorluk burjuvazisinin bürokratik/militer kültür karşısında Batılılaşma ideolojisi üzerinden geri çekilmesi ve zamanla kaybetmesidir. İkincisi Batılılaşmayı teknik bir siyasal/ekonomik dönüşüm aracı olarak gören bürokratik zihniyetin, kendi geleneğini kültürel bakımdan tahrip etmesinin sonucu, yirminci yüzyılda derinleşen, günümüzde büyüyen bir ‘kültürsüzleşme sorunu’ yaşamasıdır. Üçüncü problem daha da önem kazanmaktadır, günümüz Türkiye burjuvazisi ülkenin birikiminden habersiz olduğu kadar çağdaş Batı’yı da ne düşünce ne de ekonomik/siyasal bakımdan anlayacak durumdadır.
Yabancılaşmada kimliksizleşmeye giden bir zihniyet sorunun derinleşmesi, tehlikenin politik olmanın ötesinde bir kültür ve insan meselesi olduğunu göstermiyor mu?
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.03.2020
27.05.2019
20.05.2019
9.05.2019
6.05.2019
2.05.2019
30.04.2019
22.04.2019
18.04.2019
15.04.2019