Yaşar YAKIŞ
Bu makale, ABD Başkanı Donald Trump'ın Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a gönderdiği resmi bir mektuba odaklı olacak. Yoğun bölgesel gelişmeler nedeniyle, üzerinde durmak için zaman yoktu, ancak Türkiye ile ABD arasındaki birçok sorunu özetlediği için daha yakından bakılmayı hak ediyor.
Yoğun bölgesel gelişmeler arasında; Türkiye'nin Suriye'nin kuzeydoğusuna başlattığı yeni askeri harekât, ABD Temsilciler Meclisi tarafından kabul edilen ve biri Ermeni Soykırımı, diğeri de Suriye’deki askeri harekât nedeniyle Türkiye’ye yaptırım uygulanmasını öngören yeni yasa tasarıları vardı.
Trump'ın mektubu ise, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 13 Kasım'da Washington'a yapacağı ziyaretten önce geldi.
Erdoğan, Washington'a gidip gitmeyeceği konusunda son ana kadar tereddüt etti, ancak 6 Kasım'daki telefon görüşmesinden sonra gideceğini açıkladı. Trump, Erdoğan'la faydalı bir görüşme yaptığını ve kendisini Washington'da görmeyi dört gözle beklediğini tweetledi.
Erdoğan'ın kararını zorlaştıran şey, 9 Ekim'de ABD Başkanı Donald Trump'tan aldığı ve diplomatik yazışmalar tarihçesine bir devlet başkanının ne yapmaması gerektiğine örnek olarak girecek mektuptu. Mektubun neredeyse her cümlesi sorunluydu.
Mektubun ilk cümlesi “Gelin iyi bir anlaşma yapalım!” diye başlıyor ve ünlemle bitiyordu. Mektup “Binlerce kişinin öldürülmesinden sorumlu tutulmak istemezsiniz ve biz de Türk ekonomisini mahvetmekten sorumlu olmak istemeyiz ve bunu yaparız. Size bunun bir örneğini Pastör Brunson olayında yaşatmıştım” diye devam ediyordu. Bu cümle, Türkiye'nin 'binlerce insanı' katletme olasılığının yüksek olduğu ve Erdoğan'ın öfkeyle reddedeceği bir iddiayı içeriyordu.
Ancak bu cümlelerde daha fazlası vardı. Amerikalı din adamı Papaz Brunson, Türk hükümetini devirme ve teröristlere yardım amaçlı bir komplonun parçası olduğu gerekçesiyle 21 ay Türk hapishanelerinde tutulmuştu. Trump 'Türk ekonomisini yok etmek için' hareket ettiğinde ise, Papaz Brunson'un Türk hükümetini devirmeye çalışmadığı ortaya çıkmıştı. Birkaç gün içinde serbest bırakılmış ve ABD'ye iade edilmişti.
Trump bu cümlelerle, Brunson'ın hapsedilmesinin haklı olmadığını ve Türkiye'nin serbest bırakılması için Amerikan baskısına boyun eğdiğini ima ediyordu. Ama bununla da kalmıyor, bunu gerekirse tekrar yapacağını söylüyordu.
Mektubun ikinci paragrafı “Sorunlarınızı çözmek için çalıştım” diyerek başlıyordu. Türk analistler, Trump'ın bu sözlerle, İran'a yönelik yaptırımların delinmesine karışan bir Türk kamu bankası olan Halk Bankası hakkında yargı sürecinin, dostane bir çözüme ulaşmış olabileceğine yönelik yardımını kast ettiğini iddia ettiler.
Erdoğan'ı çileden çıkarmış olabilecek şey muhtemelen Suriye Demokratik Güçleri Genel Komutanı’na 'General Mazloum' olarak hitap edilmesiydi. Mazlum Kobane kod adlı Ferhad Abdi Şahin, Türkiye'de aranan bir isim. Adı Interpol listesinde ve Türk hükümeti başına dört milyon Türk Lirası ödül koymuş durumda.
Trump, ona sadece 'general' diye hitap etmekle kalmadı, Erdoğan'ı da kendisiyle 'müzakereye' davet etti. Bu da yetmedi; Trump, Mazlum Kobane'nin mektubunu da ekledi. Meşru bir devlet başkanı olarak Erdoğan, Türkiye'nin ‘terör örgütü’ olarak gördüğü bir grup savaşçının komutanıyla eşit şartlarda yer almayı haklı bir gerekçeyle reddetti.
Çalışmanın tamamı; Erdoğan'ı çileden çıkarmak ve Türkiye'ye hakaret etmek için tasarlanmış bir komediye benziyordu.
Mektup daha da uygunsuz cümlelerle devam ediyordu: “Eğer bu işi doğru ve insancıl bir şekilde hallederseniz tarih size olumlu bakacaktır. Eğer bir şeyler olmazsa size sonsuza dek şeytan gözüyle bakılacaktır.”
Herhangi bir diplomatik mektubun son paragrafı her zaman şöyledir: “Bu fırsattan yararlanarak ekselanslarına yüksek ilgiyle güvenimi yineliyorum.”
Trump'ın Erdoğan'a yazdığı mektubun son cümlesi ise şu şekildeydi: “Sert adam olma. Aptal olma. Seni sonra ararım.”
ABD Başkanı’nın bu sıradışı mektubu hakkında Erdoğan'a ne söyleyeceğini öğrenmek, ilginç olacak.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.04.2020
3.04.2020
29.03.2020
6.03.2020
28.02.2020
23.02.2020
16.02.2020
9.02.2020
26.01.2020
13.01.2020