Yasemin ÇONGAR
Konuşan herhangi bir siyasetçi değil, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’tı. Konuştuğu yer, herhangi bir ortam değil, Meclis kürsüsüydü. Nihayet, konuşmanın kendisi de, gerek vesilesi gerek işlevi itibariyle, herhangi bir konuşma değildi...
2012 Bütçe Kanunu üzerindeki Genel Kurul görüşmelerinde son konuşmalar yapılırken, Başbakan Erdoğan’ın da öngördüğü üzere hükümet adına söz alan Arınç, muhalefetin eleştirilerini cevaplayıp, güncel konulara değinmenin ötesine geçen bir perspektifle, konuyu Kürt meselesine getirdi ve meselesenin bence anadamarı olan “eşitsizlik” sorununun anayasada çözüleceğinin bugüne kadarki en güçlü işaretini verdi.
Arınç’ın, kuşkusuz öncelikle kendisini ama daha da önemlisi Başbakan’ı ve AKP hükümetini bağlayan ve hatta Kılıçdaroğlu ile Baykal’ın adlarını gayet müspet bir tonda zikretmek suretiyle ana muhalefeti de adeta “bağlamak isteyen” sözleri, Meclis Genel Kurulu’nda bugüne dek kimliklere saygı ve hak eşitliği adına sarfedilmiş en sağlam, en sahici sözlerdendi.
Şu ifadeleri hafızamıza yazalım:
“Kürt meselesi veya Kürt kimliği, üç sene önce, yirmi sene önce, otuz sene önce ortaya çıkmış değildir. Kürtlerin varlığı en az bin seneden beri bir gerçektir. Bunu inkâr edemezsiniz… ‘Ben Kürdüm’ diyen bir insanın bu ülkede hepimiz kadar, en az hepimiz kadar hayat hakkı, bilgi, eğitim, dil, kültür, kimlik hakkı ne varsa vereceğiz, ki bu bizim cebimizden verdiğimiz bir şey değil.”
Bu ifadelerin üç önemli işlevi olduğunu düşünüyorum.
Birincisi, mâlum gazetelerin tepesinden her gün bütün çirkinliğiyle sırıtan “Türkiye Türklerindir”şiarının özetlediği sıradan ve sıradanlığı ölçüsünde tehlikeli olan ırkçı zihniyet, bu cümlelerle gayet“merkezî” bir tekzip görmüş oluyor. Beğenseniz de beğenmeseniz de bu ülkede “merkez” değişti ve yeni merkezin zihniyeti, “Türkiye’nin, Türklerin olduğu kadar Kürtlerin de olduğu” kabulüne ve bu kabulün ifadesine yatkın. Nitekim Erdoğan da, daha önce birkaç kez, “ret” ve “inkâr”politikalarının terk edildiğini, “asimilasyon” politikasına da son verileceğini söyleyerek, Kürt varlığının ve kimliğinin zihinsel kabulü yönünde “merkez”in vardığı aşamayı göstermişti.
Arınç’ın sözlerinin ikinci önemli yönü ise, Erdoğan’ın geçmişteki ifadelerini de, bugüne dek herhangi bir cumhuriyet hükümeti adına yapılmış herhangi bir konuşmanın vaatlerini de aşan somut bir taahhüt içermesidir.
Başbakan Yardımcısı’nın Meclis kürsüsünden, bu ülkede “Ben Kürdüm” diyen herkese, “en az hepimiz kadar hayat, bilgi, eğitim, dil, kültür, kimlik hakkı ne varsa” verileceğini söylemesinin tek bir anlamı var: Kürtler, zaten hakları olan, olması gereken, uğrunda mücadelenin bile gereksiz, vaat edilmesinin bile zül sayılması icap eden anayasal eşitliği nihayet elde edecekler. Bu, vatandaşlık tanımının Türk-Kürt-vesaire ayrımı yapmadan “etnik”vurgudan arınmış bir ortak tanıma dönüştürülmesi demektir. Bu, aynı zamanda, Kürtlerin Kürt olmaktan kaynaklanan kültürel ve kimliksel farklılıklarını yaşayabilme ve yaşatabilme haklarının gözetilmesi, en önemlisi de kendi dillerini kullanma ve öğrenme hakkının anayasal güvenceye kavuşması demektir.Arınç şu kelimeleri gelişigüzel kullanmıyor kuşkusuz; “eğitim” diyor, “dil” diyor,“kültür” diyor. En çarpıcısı da, “Bu hakları vereceğiz” dedikten sonra, “verme” kelimesindeki garabeti fark edip, “cebimizden vermiyoruz” diye eklemek suretiyle, söz konusu olanın bir “lütuf”değil, seksen sekiz yıllık cumhuriyetin “gasp ettiği” hakların iadesi yönünde gecikmiş bir görevin yerine getirilmesi olacağını ima ediyor.
Arınç’ın sözlerinin üçüncü önemli yönü ise, bu topraklardaki şiddeti, savaşı, kanı durdurma potansiyelidir. Kürtlerin kendilerini Türklerle eşit hissetmeye başlayacağı ve bu eşitliğin güvencesini anayasada bulacağı bir Türkiye, Kürt meselesini büyük ölçüde çözmüş olur, bu da, “milliyetçi şiddetin” yani “PKK meselesinin” tümüyle son bulmasa bile, kaçınılmaz biçimde etkisizleşmesi, tabansızlaşması sonucunu verir.
Tabii, bütün bunlar tek bir şeye bağlı! Siyasi iradenin sözünün gereğini yapması, “eşitlikten” yana somut adımlar atması gerekiyor. Arınç’ın birkaç cümlesiyle işaret ettiği açık ufka erişebilmemiz için başta Erdoğan ve AKP olmak üzere, bu ülkede siyasi iradeyi temsil eden herkesin, yeni anayasayı“eşitlik” temelinde yapmak için azami gayret sarfetmesi gerekiyor. “Türkiye, bütün vatandaşlarınındır” demek o kadar da zor değil. MHP’den umutlu olmak için pek bir neden yok ama AKP, BDP ve, evet, kendisine rağmen CHP, tarihî bir sorumlulukla karşı karşıya.
[email protected]
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.12.2013
24.09.2013
27.07.2013
29.05.2013
1.04.2013
8.12.2012
1.12.2012
17.11.2012
10.11.2012
3.11.2012