Yasemin ÇONGAR
Onu ilk kez, Orta Avrupa yazının beyaz ışığı içinden kendi karanlığıyla ilerlerken görürüz. Bir arabaya kapatılmıştır, bir yere götürülmektedir. Elleri, kolları, beli, çenesi, gözleri, sanki her biri geçmişin ayrı bir parçasına isyan edip, her biri ayrı bir geleceğe erişmek istercesine birbiriyle çekişirken, onları zaptetmeye, yerli yerinde tutmaya, her bir parçasını bir diğeriyle yoğurup yumuşatarak, tek bir bedenin içinde uysallaştırmaya çalışır, beceremez. Derisinin içinden dışarı çıkmak isteyen yabani bir yaratıkla boğuşur gibi boğuşur kendi vücuduyla. Sesler ağzında bir türlü billûrlaşmaz; ya kısa kesik zoraki cümlelerle belli belirsiz ya da yılların, sadece bilmekle yetinen suskunluğu şimdi bütün tazyikiyle içinden boşanırcasına, kelimeleri kusarak konuşur.
Yıl 1904’tür. Zürih yakınlarındaki Burghölzli Psikiyatri Kliniği’ne bırakılan Sabina Spielrein, Rus Yahudisi zengin bir ailenin on dokuz yaşına henüz basmış, giderek sosyal çevrede taşınması imkânsız bir yük halini alan dengesiz kızıdır. Genç bir doktor, ilk hastası olarak kabul eder onu, “histeri” teşhisi koyar ve tedavisi için tıbbın tanrılarının o günlerde kâfirlikle eşdeğer saydığı gayet radikal bir yöntem öngörür: Hatırlamak ve konuşmak.
Sabina, bu yöntemle yavaş yavaş iyileşmeye başlayacak, iyileştikçe doktoruna daha çok aşık olacak, ondan ayrılmak zorunda kaldığında acı çekecek ama yedi yıl içinde kendisi de diploma alıp dünyanın ilk psikanalistlerinden biri olarak çalışmaya koyulacak kadar da aklına ve vücuduna sahip bir kadına dönüşecektir. Sabina’yı kendi kurtuluşuna vardıran süreç, genç doktoru ile –ileride yolları tamamen ayrılacak da olsa– o sıralar genç doktorun hâlâ “manevi babam” diye söz ettiği ve yöntemlerini sadakatle uyguladığı ustası arasındaki, yani Carl Jung ile Sigmund Freud arasındaki o pek meşhur on üç saatlik sohbetin de vesilesi olur. Dahası, Sabina’nın her “oluş”un bir “yokoluş”la başladığını, her hazzın içinde ıstırabın gezindiğini anlatan bitirme tezi, Freud’un zihnine yerleşecek ve zamanla onun yazılarında, “ölüm dürtüsü” olarak tercüme edecektir kendini.
Biz, David Cronenberg’in çoğu zaman fazla derinleşmese de, yer yer dokuya nüfuz ederek ilerleyen anlatımında bir yandan aşkın marazî hallerine, bir yandan da psikanalitik yöntemin doğuşuna tanıklık ederiz. Filmin adı da buradan gelmektedir zaten; A Dangerous Method (Tehlikeli Bir Yöntem). Cronenberg bize bu ayrıntıyı göstermez ama, tam da o sıralarda, Amerikalı psikolog ve felsefeci William James, Cenevre’deki meslektaşı Theodor Flournoy’a yazdığı mektupta, Freud hakkındaki izlenimlerini anlatmaktadır. James, “Sabit fikirlere sahip bir adam” der psikanalizin kurucusu için, “onun şu rüya teorisi, kendi hastalarımda işime yaramadı. Ve tabii, sembolizmçok tehlikeli bir yöntemdir.”
Kendisi değil, hatırlattıkları tehlikeli
Geride bıraktıkları arasında Jung’un mantra misali tekrarladığı “Tesadüf yoktur” sözü de olan bir filmin ardından bunu söylemem biraz tuhaf kaçacak ama, evvelki akşam A Dangerous Method ’ı bana izlettiren arkadaşımın, o sırada okuduğum kitaptan haberi yoktu ve ne “tesadüftür” ki, her sayfasında, sembolizmin tehlikesini teyid eden, daha doğrusu esas tehlikenin sembollerin deşifre ettiği şey olduğunu düşündüren bir kitap bu; o şeye “hafıza” diyelim. Jung’dan, Freud’dan pek az dem vuruyor kitap, bir bütün olarak psikanalizi mesele yaptığı da söylenemez; daha ziyade, “hafıza bilimi”nin tarihini anlatıyor ve anlatırken de, bazen bir imge ya da bir önerme sayesinde zihnimizde aniden şimşeklenen, bazen de bir rüyanın ya da bir ihtiyacın muhtemel anlamlarını meşakkatle deşerek erişebildiğimiz hatıraların, içine gömülüp kaldıkları o karanlık mahzenden yukarıya, çıplak ışığa çıkmalarının her zaman –Sabina’ya olduğu gibi– “sağaltıcı” değil, kimi zaman da yıkıcı, hatta ölümcül sonuçlar verebileceğine dair uyarıda bulunuyor.
Amerika’da geçtiğimiz ay piyasaya çıkan kitabın akademik bir dili ve metodolojisi olmasa bile, bilgilendirmeye odaklı dolaysız bir üslûbu, benim gibi okul kaçkını müzmin öğrencilere “ders anlatan” bir havası var. Memory: Fragments of a Modern History (Hafıza: Modern bir Tarihin Fragmanları), Chicago Üniversitesi’nde tarih doçenti olan yazarı Alison Winter’ın en baştan ilan ettiği üzere, “hafıza biliminin sosyal tarihine, hatırlamanın tarihine ve aklın kültürel tarihine”bir bütün olarak değil, fragmanlar halinde, hafızayla ilgili temel tezleri ayakta tutan farklı tecrübelere odaklanarak bakan, kapsamını son yüzyılla sınırlamış bir çalışma. İşin ilginci, sadece tıbbın marifetleri, yani psikolojinin ve nörolojinin tespitleri değil, hukuğun ve medyanın hafızanın gerek kullanımı, gerekse oluşumunda üstlendiği işlev de bu çalışmada önemli yer tutuyor.
Winter tümevaran bir yazar; birbirinden çok farklı tecrübeleri, davaları, deneyleri birbirinin peşisıra anlatıp, sonra bütün bunların, hafızanın aslında “ne” olduğu konusunda, halen her ikisi de geçerliliğini koruyan iki temel ve zıt teze kaynaklık ettiğini anlamamızı sağlıyor. Bilimin, iki ayağı iki ayrı teldeki bir cambaz misali akrobasi yaparak, ağırlığını kâh birine kâh diğerine vererek üzerlerinde ilerlediği bu tezlerden ilkine göre, hafıza en nihayetinde “otantik” bir şey; beynimizin kıvrımları arasında duran, gitmesek de görmesek de bizim olan bir köy.Beyniniz, hayatın önemli– önemsiz bütün anlarını, her sabah uyandığınız yatakta tavana bakarken gördüğünüz çatlağın şeklinden tutun da, hayatınızı değiştiren o büyük kazadan önce işittiğiniz son fren sesine kadar her tecrübeyi kaydediyor ve onları, kapasitesi artık kim bilir kaç “yottabyte”lık devâsâ bir kütüphanede saklıyor. Hatıralarımız, onları hatırlayıp hatırlamamamızdan bağımsız olarak oradalar, aklımızda duruyorlar, otantik, sabit ve bizimler. Bu tez, herbirimizi yaşadıklarımızın toplamından ibaret gören, benliği tecrübelerden müteşekkil sayıp, benlikler arasındaki farkı da tecrübelerin farklılığıyla açıklayan gayet gündelikleşmiş bir felsefî bakışla da esasen örtüşüyor.
Diğer tez ise, hafızayı yaşanmışlıkların bir toplamı, objektif ve otantik bir haslet, sansürsüz, eksiksiz ve sabit bir kayıt gibi görmüyor; bu ikinci teze göre, sonradan oluşturulmaya müsait bir şey hafıza, inşa edilen bir şey, bireysel olduğu kadar, sosyal bir yapı. Hafızamız, tecrübelerimizi eksik ve yanlış kaydetmeye meyyal olduğu gibi, bizzat yaşamadığımız ama yaşadığımıza inandığımız ya da inandırıldığımız şeyleri de kendisinin kılabiliyor. “Çok iyi hatırlıyorum” diye başlayan bir cümle, “güvenilmez” bir cümle çoğu zaman; hafıza dediğimiz şey de, hiçbir zaman sadece bizim olmayacak olan bir yolgeçen hanı.
Cinayeti itiraf eden masum
1906’da, Chicago’da, Al Capone’un henüz kısa pantalonlu bir çocuk olarak koşuşturduğu işçi sınıfı mahallelerinden birinde, yirmili yaşlarda zengince bir kadın tecavüze uğrayıp, telle boğularak öldürüldü. Boş bir arsaya bırakılan cesedi, Richard Ivens adında genç bir marangoz buldu. Polis hemen Ivens’ı sorgulamaya başladı ve birkaç saat sonra, cinayeti işlediğine dair imzalı bir ifade aldı ondan. Cani, suçunu hemen itiraf ettiğine göre, dava da tek duruşmada “aç-kapa” usulü bitecekti elbet.
Öyle olmadı; Ivens ifadesini değiştirdi, cinayetle ilgili hiçbir şey bilmiyordu, niye itiraf ettiğini anlayamıyor, polislerin sorularıyla hipnotize olduğunu, anlattıkları hikâyenin bir an için gerçek gibi göründüğünü, yaşamadığı şeyleri hatırladığını söylüyordu: “Heyecanlanmıştım, aklım karışmıştı, sürekli soru soruyorlardı, ben sadece ‘evet’ diyordum.”
Aslında cinayet saatinde Ivens’ın başka yerde olduğunu söyleyen tam on iki bağımsız tanık vardı; maktûlle Ivens’ı birarada gören olmamış, adamın üzerinde, evinde, işyerinde cinayete bağlanabilen hiçbir bulgu elde edilememişti; üstelik sanık, itirafı sırasında “Bir ara kendimden geçtim” gibi hatırlanması imkânsız şeyler de anlatmıştı. Buna rağmen Ivens’ın avukatları, savunmalarını “sahte itiraf,” daha önemlisi “sahte hafıza” üzerine kurdular, çünkü elinde imzalı bir itiraf olan mahkeme başka hiçbir karşıt bulguyu önemsemiyordu. Haliyle, adlî tıbbın ilerlemediği günlerdi; DNA keşfedilmişti ama DNA testi sonuçlarının mahkemeye kanıt olarak ilk kez sunulmasına seksen iki yıl vardı daha.
Ivens’ı sadece hukukçular değil, dünyanın dört yanından psikologlar da savundular. Başı o sırada ikisi de Harvard’da çalışan William James’le Hugo Münsterberg çekti. Bugün “uygulamalı psikoloji”nin babası sayılan Münsterberg, “insanın sahte hatıralara inanmasının mümkün ve hafızanın da büyük ölçüde inşa edilebilir bir şey olduğu” üzerine bildiri hazırlayıp, Yüksek Mahkeme’ye sundu. Nafile. İdam cezası hızla onanan Ivens, kısacık bir son sözle çıktı darağacına: “Masumum.”
Hayalle hafıza arasında ensest
Ivens’ın davasıyla daha ilk faslında mahkeme salonuna giren kitap, “adlî bir olgu” olarak hafızayı çeşitli örneklerle son faslına dek anlatının merkezinde tutuyor. 1962’de, Ohio’da birçok tanığın gözü önünde tabancasını alıp, karısının sevgilisini öldürmeye giden Arthur Nebb adlı katilin, savunmasını“hafıza kaybı” üzerine kurmasından sonra, avukatlarının rızasıyla, duruşma esnasında uzmanlarca hipnotize edilmesinin hikâyesini okuyorsunuz mesela; Nebb’in hipnoz altında “canlanan” hatıralarını aktarırken, suçu hafifletici nedenler sıralamasını ve sonuçta “kasıtsız adam öldürme” suçundan, nispeten az bir cezayla kurtulmasını yarı-şaşkın bir halde izliyorsunuz.
“Otantik hafızanın her zaman yerinde durduğu, meselenin ona erişmekte olduğu” fikrinin psikanalizin temeli olduğunu düşünürseniz, hukukçuların hatıraya “hakikat” muamelesi yapması o kadar da tuhaf değil belki. Nihayetinde, birçok adlî hüküm, “tanıklıklara” dayandırılıyor ve tanıklık etmek de zaten başlı başına bir “hafıza egzersizi.”
Bu egzersizin karmaşık sonuç verdiği bir diğer süreç, ABD’de 1990’larda adeta bir salgına dönüşen ensest davaları Winter’a göre. 1989 kışında bir gün, Eileen Lipsker adlı Kaliforniyalı bir evkadını, yedi yaşındaki küçük kızının tek bir hareketi sayesinde yıllarca bastırdığı bir hatırayı gözünde canlandırıyor. Kızıl saçlı kız yerde oturmuş resim yaparken birden kafasını kaldırıp ışığa bakıyor ve annesi, kendisi küçük bir kızken, kızıl saçlı bir arkadaşının aynı şekilde kafasını kaldırıp baktığı ânı hatırlayıveriyor. O ânın devamında, babasının elinde bir taşla yaklaşarak, Lipsker’ın sekiz yaşındaki arkadaşını öldürmesinin tam yirmi yıl boyunca “unutulmuş” tanıklığı var. Bu tanıklık davaya dönüşüyor ve mahkeme, Lipsker’ın ifadesine dayanarak, babası George Franklin’i, Lipsker’ın çocukluk arkadaşı Susan Nason’ı taciz ettikten sonra taşla başını ezerek öldürmekten mahkûm ediyor. Dahası, Lipsker’ın bir anda “uykudan uyanan” fotografik tanıklığı, doğrudan kendisini hedef alan tacizle ensestin görüntülerini de kapsıyor.
Bu dava, ABD’de “bastırılmış” ve “kurtarılmış hafıza” kavramlarının hukukî kabul görmesinde emsal oluşturmuş ve izleyen yıllarda, feminist hareketin de öncülüğüyle, tam bir ensest davaları furyası başlamış. Derken, zamanaşımı sınırı, yine “hafıza” temelli bir argümanla yeniden düzenlenmiş. Bu yeni düzende, ensestle ilgili “adlî saat,” suç ânından itibaren değil, ensest mağdurlarının neye maruz kaldıklarını “hatırladıkları” andan itibaren işletilmeye başlıyor. Suçun kendisini değil, hafızasını esas alan ve mağdur hakları açısından devrim sayılabilecek bu değişiklikten sonra, yüzlerce“ensest” vakası mahkemeye taşınıyor.Winter bu vakaları anlatırken, taciz mağduru çocuğun yıllar sonra canlanan hafızasına güveni esas alan bir hukuk anlayışının bazı durumlarda nasıl yanılabildiğini de çok çarpıcı örneklerle ortaya koymuş. Gidilmeyen, görülmeyen, kıvrımlar arasında saklı dururken, birdenbire gün ışığına çıkıveren o ücra köy, “hakikatin ta kendisi” olmayabiliyor her zaman. Bir ensest mağdurunun yaşadığı korkunç olaya ilişkin “kurtarılmış” hafızası ne kadar gerçekse, mağdur olmayan bir kişinin hiç yaşamadığı bir ensest tecrübesine ilişkin “inşa edilmiş” hafızası da o kadar gerçek olabiliyor.
Unutarak yok olmak, unutarak var olmak
Çoğumuz şu gri boşluğu biliriz: “Başroldeki adamın adı neydi ya, hani canım esmer, yakışıklı, Oscar da aldı, ‘G’ ile başlıyor, dilimin ucunda, hadi söylesene, bulamazsam yandım, aklımı başka şeye veremem şimdi, Allahtan Google var…”
Yıllar geçtikçe ve her an biraz daha ölerek yaşadıkça biz, giderek daha sık tekrarlanan bu bocalama anlarını tebessümle karşılamamız mümkün, tabii. Ama, zamanın görünmez silgisinin hafızamızda gezinmesine gizlice içerlemek, her unutuşta biraz daha eksildiğimizi hissetmek de pekâlâ mümkün. Benliği tecrübelerinden, dolayısıyla da hatıralarından ibaret sayan bakış, “az” yaşayanlar gibi, “az”hatırlayanları da azımsamaya fena halde muktedir çünkü. Böyle yazınca, çoğumuza “yabancı” geliyor belki ama Winter, Alzheimer bahsinde, bu gaddar bakışa aslında ne kadar “aşina” olduğumuzu hatırlatıyor: “Alzheimer hastaları hafızalarını önemli ölçüde kaybettiklerinde, dehşete kapılan dostları genellikle, hastanın benliğinin ufalandığını ya da bir şekilde silinip gittiğini, o kişinin artık ‘kendisi’ olmadığını söyleyiverirler.”
Benliğimizi hafızamızla özdeşleştiren bu bakış, hepimizin şu ya da bu ölçüde mağdur olduğu unutkanlığımızı da “yokoluşun” başlangıcı gibi algılatabilir bize. İşin tuhafı şu ki, bazen de varolmak için, başa çıkabilmek, yola devam edebilmek için muhtacız unutmaya. Eternal Sunshine of the Spotless Mind (Sil Baştan) filmini bilirsiniz. Charlie Kaufman’ın müthiş senaryosunda, Joel hayata tutunabilmek için, bir yandan eski sevgilisi Clementine’in hatıralarını “kısmî amnezi” sağlayan bir elektronik yöntemle beyninden sildirirken, bir yandan da hafızası, inatla Clementine’e tutunuyor, o aşkın hatıralarını beyninin belli kısımlarını silen makineden saklayabileceği gizli bölmeler arıyordu.
Memory’yi okurken, Kaufman’ın gönüllü “kısmî amnezi” fikrinin fanteziden ibaret olmadığını düşünmeye başladım. 2001’de, Pentagon’un, Amerikan askerlerinin savaşa ilişkin hatıralarını silme ihtimali üzerinde duran bir proje, dönemin Başkanı George W. Bush’un isteğiyle toplanan Biyoetik Konseyi’nde ele alındığında ortaya çıkan muhalif görüş, Konsey’in resmî raporuna bakın nasıl yansımış:“Hatıraların redaksiyondan geçirilmesi, insanları hakikatten ve gerçek benliklerinden koparabilir. Bu işin potansiyel tekniği, utanç verici davranışları daha az utandırıcı, korkunç eylemleri gerçekte olduklarından daha az korkunç bir hale getirme riski taşıyor… Travmatik olaylar sırasında hafıza kütleştiricilerin kullanımı, normal ruhsal işleyişe ve duygusal açıdan yüklü hatıraların bireyin uyumu açısından taşıdığı işleve müdahale edecektir. Duygusal açıdan yüklü bir hatıra uzun süre unutulmaz, çünkü biz biraz da onun sayesinde öğrenir, uyum sağlar ve hayatta kalırız.”
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Kiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında…
5.12.2013 - Müminlerle âlimlerin demokratlığı ve matematikten boşanan fizik
24.09.2013 - Erdoğan'ın yeni danışmanı, şaka değil
27.07.2013 - Abdellatif Kechiche: Hiçbir devrim, cinsel bir devrim olmadıkça tamamlanmaz
29.05.2013 - Sıradan bir 'tanrı'nın olağanüstü kitabı: Son Oyun
1.04.2013 - Duvarlarınıza fazla güvenmeyin
8.12.2012 - Makinenin hakikati, insanın zehri
1.12.2012 - Ben bu işi hepinizden daha iyi yaparım
17.11.2012 - Birinci hazin şahıs ve komşu çocukları
10.11.2012 - Ölümün içinden hayatı doğurarak...
3.11.2012
Yazarlar
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
faruk tuncay
Ne kadar tek boyutlu bir analiz. Zamanında RTEa verdikleri sınırsız ve koşulsuz desteğin utancından olsa gerek. Bu kolej çıkışlı burjuva okumuşları politik tavır almakla çocuk oyunlarını bir türlü ayıramıyorlar. Bugün, Cemaate karşı çıkma günü beyler, uyanın!