Yasin AKTAY
Turmp'ın seçilmesi sonrasında dünya genelinde bir huzursuzluk durumu hakim. ABD'de dahi çeşitli kesimlerin Trump'ın seçilmesine karşı gerçekleştirdiği eylemler dünya medyasının gündemini meşgul ediyor. Meksika sınırına duvar öreceğini ifade eden, seçim kampanyasını İslamofobik mesajlar üzerine kurgulayan Trump ilk başlarda ABD'de yükselen yabancı düşmanlığı ile yelkenini doldurmak istiyormuş gibi göründüğü için siyaseten çok fazla ciddiye alınmamıştı.
Ancak Cumhuriyetçi Parti içerisindeki rakiplerini yarış dışı bıraktıktan sonra ABD dış politikasını ve dolayısıyla ittifak ilişkileri bulunan ülkelerin dış politikalarını oldukça yakından ilgilendiren laflar etmeye başladı. Bu sebeple Trump'ın seçimi kazanması belli çevrelerde bir şok etkisi yarattı. AB'de de benzer bir şok etkisinin olduğunu işaret eden tepkiler var.
Trump'ın seçilmesinin AB'de yarattığı endişenin en önemli sebebi müstakbel başkanın NATO'yu tartışmaya açması oldu. Başkanlık seçimleri kampanyasında Trump, ABD'de zaman zaman dile getirilen bir çekinceyi oldukça yüksek sesle ifade etmişti. Trump NATO'nun ünlü 5. Maddesine atıfta bulunarak ortak savunma için yeteri kadar harcama yapmayan üyelerin varlığından bahsederek bu durumun gözden geçirilmesi gerektiğini ileri sürmüştü. Trump'a göre ABD'nin NATO üyesi ülkeleri korumak için yaptığı harcama bir servete tekabül ederken NATO içerisindeki bazı ülkeler savunma ittifakı adına hiçbir şey yapmıyordu.
Trump'ın açıklamaları ilk elde Baltık ülkelerini rahatsız etti, zira Trump açıklamasında Baltık ülkeleri gibi NATO üyelerini sert bir dille eleştirerek ABD'ye karşı yükümlülüklerini devam ettirdikleri sürece NATO'nun savunma şemsiyesinden faydalanabileceklerini söylemişti. Rusya'dan tarihsel olarak tehdit algılayan, NATO'nun savunma şemsiyesi ile fiziksel güvenlik ihtiyaçlarının büyük bölümünü karşılayan Baltık ülkeleri gibi gelişkin ekonomiye sahip fakat askerî anlamda neredeyse bir hiç hükmündeki ülkelerde Trump'ın açıklaması derin bir kaygıyı ve AB'nin bütününde de tepkiyi beraberinde getirdi.
Trump'ın seçilmesi sonrasında AB liderleri tarafından birbiri ardına sert açıklamalar geldi. Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker, Trump'ın ortalama bir ABD'li gibi Avrupa'yı tanımadığından bahsederek ABD Başkanının göreve başlayıp dünyanın tanımadığı yerlerini tanımaya başlamasının iki yıllık bir kayba eşdeğer olduğunu iddia etti. Juncker ayrıca Trump'ın NATO'yu tartışmaya açmasının oldukça tehlikeli sonuçlar doğurabileceğinden de bahsederek meselenin esasını bir biçimde ortaya koymuş oldu.
AB Dışişleri Bakanları Trump sonrasında ABD ve AB arasındaki ilişkilerin nasıl bir seyir takip edeceğini görüşmek üzere Brüksel'de bir araya geldiler. Bu toplantıya Fransa Dışişleri Bakanı ve Britanya Dışişleri Bakanı katılmadı. Fransa Dışişleri Bakanı'nın BM Genel Sekreteri ile bir randevusu olduğundan toplantıya katılmadığı açıklanırken Britanya Dışişleri Bakanının toplantıya katılmamasını AB Güvenlik ve Dış Politika Temsilcisi Mogherini, Brexit'e bağladı.
Toplantıya dair AB Dönem Başkanı Slovenya'nın Dışişleri Bakanı Miroslav Lajcak'ın işbirliği mesajı her şeye rağmen AB ve ABD arasındaki stratejik, ekonomik ve sosyal ilişkilerin kötüleşmesini önleyeceği umudunun da bir göstergesiydi. Belki de ABD'yi ürkütmemek için böyle bir ümidin olduğu izlenimi yaratıldı.
İlginçtir, Trump'ın NATO hakkında söylediklerinin benzerleri daha yumuşak bir tonda Bill Clinton'ın seçim kampanyasında dile getirilmişti. NATO'da maliyetlerin hakça paylaşımı, ABD'nin yükünün paylaşılması, AB'nin daha çok sorumluluk alması gibi talepler dile getirilmişti. Yeni bir izolasyonizm olarak değerlendirilen Clinton'ın bu politikalarına en sert tepkiler Cumhuriyetçiler'den, özellikle daha sonraki dönemde Neo-con olarak adlandırılacak gruptan gelmişti.
NATO Zirvelerinde alınan kararları da dikkate alarak AB Soğuk Savaş'ın sona ermesinin ardından kendi içerisindeki derinleşme ve coğrafi genişlemesinin de etkisiyle otonom bir savunma ve güvenlik politikası üzerinde çalışmalar yürüttü. AB'nin kurucu antlaşması Maastricht'te AB'nin üç temel sütun üzerinde yükseldiği kabul edilmişti. Bu sütunlar Avrupa Toplulukları, Avrupa Dışişleri ve Güvenlik Politikası ve Güvenlik Güçleri ve Adalet Alanında işbirliği idi.
AB Soğuk Savaş'ın sona ermesinin hemen ardından askerî anlamda NATO'yu dengeleyecek ya da en azından NATO'nun eksik bırakabileceği alanları doldurabilecek bir askerî sistem üzerinde çalışmaya başlamıştı. Özellikle ABD'nin AB'ye rağmen Yugoslavya'ya müdahale etmesi AB yetkililerinde ABD'nin AB çıkarları aleyhine birtakım savunma ve güvenlik kararları alabileceğini göstermişti. AB'nin kendisine tanımladığı Petersberg Görevleri bu bakımdan oldukça önemli bir dönüm noktasıydı.
Bununla birlikte, AB kendi otonom askerî / güvenlik politikasını geliştirmeye çalışırken devamlı olarak gelişmelerin NATO'yu zayıflatmak veya AB'yi NATO dışarısına taşımak gibi bir amacı olmadığını iddia ediyorlardı. Sonraki dönemde şekillenen güvenlik politikaları da özellikle askeri anlamda NATO'ya bağımlı kaldı. Bu durumun böyle gelişmesinde özellikle Bush yönetiminin AB'nin NATO'nun içini boşaltmaya çalıştığı, altını oyduğu yönündeki eleştirilerinin etkisi olmuştu. ABD, NATO'nun etki alanına çıkmış bir AB istemediği için ESDP'nin mutedil bir hale gelmesi için çaba gösterdi. Bununla birlikte AB'nin otonom bir güvenlik politikası arayışı sona ermedi. Bush'la birlikte ABD müttefiklerinden bandwagoning talep ettiği için AB, ABD'nin bu talebine karşı duramadı ama AB Güvenlik Politikası yavaş adımlarla da olsa devam etti.
Brexit bu anlamda AB için kimsenin farkında olmadığı bir fırsat kapısı açmış gözüküyor. AB içerisinde ABD'nin sözcüsü ve temsilcisi olarak ABD'nin istemediği hususlarda direnç gösteren İngiltere, eğer her şey yolunda giderse 2 yıl içerisinde AB'den ayrılacak. Trump'ın seçilmesi dolayısıyla ABD ve AB arasında giderek artan suni gerilimle birlikte artık AB Güvenlik Politikası haberlerini daha sık okuyabiliriz.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019