Yavuz BAYDAR
Üç yılı geçti, Ahval’de Türkiye’de iktidara çöreklenmiş kadronun adım adım, yılmadan ve başarıyla bir “Yeni Düzen” (1930’lar Almanya’sının meş’um 'Neuordnung'unun ala Turka hali) kurmakta oluşunun adeta güncesini tutuyoruz.
Yorumlarımızda ta başından beri Kürt seçmen ve partisiyle buluşmadığı sürece, bu muhalefetin kaçınılmaz gidişata hiçbir şekilde engel olamayacağının da çetelesini (maalesef) tutuyoruz.
Üsküdar çoktan geride kaldı ve görünen köy kılavuz istemiyor.
Erdoğan’ın rejimi, 7 Haziran sonrasında Barış Süreci’ni kırarak MHP ve militaristlerle buluştuğu andan itibaren yaşananlar, sadece kesintisiz irili ufaklı darbeler silsilesinden ibaret.
Rejim, rakibini ringde köşeye sıkıştırıp sürekli sağlı sollu kroşelerle sersemleten bir boksöre benziyor. Böyle hallerde nakavt kaçınılmazdır.
Aslında bu “hâl” gerçek ve demokrat muhalif olan çevreler tarafından, en azından OHAL’in ilanıyla anlaşılmalı, yol oradan itibaren cesaretle çizilmeliydi. Türkiye’nin cehennemi bir çıkmaza sürüklendiği hala bazı kesimler tarafından yeni yeni anlaşılıyor.
Oysa bugüne kadar olanlar bundan sonra olacakların da habercisi.
Bugünlerde olanlar, daha da aydınlatıcı olabilirler.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi, HDP eski eş başkanı ve 2014 cumhurbaşkanlığı seçimi adayı Selahattin Demirtaş'ın ifade, özgürlük ve güvenlik, serbest seçim haklarının ihlal edildiğine hükmetti ve “derhal” serbest bırakılmasına karar verdi.
Karar, Ankara’nın icazetiyle gönderildiği Strasbourg’da rejim yanlısı karar ve itirazlarıyla tanınan Türk yargıç dışında diğer yargıçların oybirliğiyle alındı.
Malumunuz, OHAL ilanından kısa bir süre sonra, 4 Kasım 2016’da gözaltına alınıp tutuklanmıştı Demirtaş. O gün bugündür bir “siyasi mahpus” ve “rejim rehinesi” olarak içeride.
Ve AB ile ilişkileri bitkisel hayata sokmayı başaran Erdoğan-Bahçeli rejimi, şimdi kurucuları arasında yer aldığı Avrupa Konseyi ile yolları ayırmanın eşiğinde, bir karar aşamasında.
Demirtaş kararı ardından Ankara zevatından gelen tepkiler işin rengini belli ediyor.
Önce Başkan Erdoğan girdi devreye:
"Bu adımlar siyasidir, çifte standarttır, ikiyüzlülüktür. AİHM Türkiye nezdinde saygı görmek istiyorsa önce dönüp kendi çelişkilerini sorgulamalıdır. Bu şahıs siyasi görevleri veya söylemleri sebebiyle değil, terörle arasına mesafe koyamadığı için milletimizin gözünde de suçludur.”
Ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu söz aldı:
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin hangi sebeple olursa olsun, almış olduğu karar, boşlukta bir karardır, hiçbir anlamı söz konusu değildir.”
Ve en son olarak da MHP lideri ve iktidarın “gölge kılavuzu” Bahçeli’yi duyduk:
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin terörist Demirtaş’ın derhal serbest bırakılmasını dayatan en son kararını tanımıyoruz, takmıyoruz, milli vicdanda hükümsüz olduğunu da buradan haykırıyoruz. Milli iradeye ve Türk mahkemelerine hakareti reddediyoruz. Hiç kimse bize masal anlatmasın… Mezkur karar esastan da, usulden de sakattır, evrensel hukuk kurallarına aykırıdır.”
Bu çıkışlar, Ankara rejiminin gerçekten de yol ayrımına geldiğini gösteriyor. Ya da, daha doğru deyişle, geldiği yol ayrımında hangi istikamete kararlılıkla göz diktiğini.
Muhalefetin hukuk uzmanları, HDP ve rasyonel kanaat önderleri, son derece haklı olarak, karara uyulması için çağrı üstüne çağrı yapmaktalar. AİHM’in eski Türk yargıçlarından Rıza Türmen’in tepkisi her şeyi özetliyor:
“Sözleşme'nin 46. Maddesi gereğince, AİHM'in kararları kesin ve bağlayıcı. Devletler, AİHM'in kararlarını uygulamakla yükümlü. Kararın nasıl uygulanacağını AİHM kararında belirtiyor: Selahattin Demirtaş derhal serbest bırakılmalıdır! Kararın uygulanmasını sağlama sorumluluğu Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ne ait. Bakanlar Komitesi giderek arttırdığı siyasal baskılar yoluyla kararlarının uygulanması sağlanır.”
Faydası olacak mı? Rejim iflah olur, aklı başına gelir mi?
Ankara’da rasyonel bir akıl, medeniyetten nasibini almış bir iktidar kadrosu var mı?
Üzgünüm, ama muhalefetin “karara uyun!” çağrıları beyhude çabalardan ibaret.
Uymayacaklar.
Hele söz konusu olan Demirtaş ise, oralı bile olmayacaklar.
AİHM ile kafa kafaya gelmenin işaretleri önceden verilmişti. Anayasa Mahkemesi (AYM), 4 yılı aşkın süredir tutuklu bulunan AYM üyesi ve eski Başkan Vekili yargıç Alparslan Altan hakkında AİHM tarafından verilen hak ihlali kararını tanımadığını ilan ederek bir “ilk”e imza atmıştı birkaç ay önce.
AYM’nin, aynı zamanda Anayasa’nın 90’ıncı maddesinin açıkça çiğnenmesi anlamına gelen kararının bir yerinde şu yazılmıştı:
"Türk hukukundaki kanun hükümlerinin anlamlandırılmasında ve yorumlanmasında Türk mahkemeleri AİHM'e göre çok daha iyi konumdadır."
Demek ki, perşembenin gelişi çarşambadan belliydi.
Şimdi, anlaşılması elzem hale gelen birkaç noktayı ve bundan sonra neler olabileceğini anlatalım.
Birincisi, kafa şişirme pahasına hep vurguluyorum: Türkiye, 2013’ten beri iktidara çöreklenmiş olan aile ile dar kadronun ve onların sonradan ortak aldığı ekiplerin elinde, “sürekli darbe”lerle dört dörtlük bir otoriter sistem denemesine tabidir.
İkincisi, itiraz eden her kesimin canını yakan, hayatını karartan, kimi sosyal gruplara cehennem yaşatan OHAL, bitmemiştir. Erdoğan ve akıldaneleri OHAL’in içini “olağan” mevzuata transfer ederek, zulümle çalışan bir yeni işletim sistemi kurdular. 2020 sonu itibarıyla da, kimse kendisini yanıltmasın, Türkiye’de OHAL fiilen yürürlüktedir. Ve aynen yürürlükte kalması ötesinde, daha da zorbalaşacaktır.
Avrupa Konseyi ve AİHM’in son Kavala ve Demirtaş kararlarıyla rejimi daha da sıkıştırdığı gerçektir. Bu sertleşen tavrı, AB ve ABD’nin yaptırım kararlarından kopuk görmemek, aynı çerçeveye oturtmak gerekir.
Ama acaba bunlar vız gelip tırıs gidiyor mu Erdoğan-Bahçeli rejiminin nezdinde? Bu soruya evet demek aydınlatıcı olabilir, yanılmayı da önler.
AB yaptırımları 11 Aralık’ta açıklanmıştı. Sonrasında ne oldu?
18 Aralık’ta, üç yıl iki aydır hapiste bulunan Osman Kavala’nın tahliyesi reddedildi. 21 Aralık’ta, HDP eski milletvekili Leyla Güven 22 yıl 3 ay hapse mahkum edildi. 23 Aralık’ta, gazeteci Can Dündar Türkiye’de 27 yıl hapse mahkum edildi. Demirtaş kararını da buna ekleyince ne anlıyoruz?
Umurlarında değil.
Her millet gibi Türklerin de çok iyi ve çok kötü yanları var. Bu rejim ekibi kültürel özelliklerin en kötü, en vahşi olan, kollektif sadizm denebilecek yanlarını temsil ve icra ediyor, üzerlerine gelindikçe efeleniyor ve daha beterini yapıyorlar ve yapacaklar, ta ki batıncaya kadar diyebilirsiniz.
Kısmen haklı olursunuz.
Ama bu rejimin, irrasyonel gibi görünen kabuğunun altında kısa veya uzun vadele ne derseniz deyin bir şark kurnazı hesap kitapçılığı da var.
“Reis” ve “Devlet”, Alparslan Altan kararına ses çıkmamasının da verdiği cesaretle şunu sormaktalar kendi aralarında: “Demirtaş kararına uymadık diyelim, ne yapacak bu gavurlar?”
Cevap net. İş uzadıkça uzayacak.
Ahval’de de aktardık, oradan alıyorum:
"Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi AİHM kararları için her üç ayda bir (Mart-Haziran-Eylül-Aralık) olmak üzere yılda dört kez toplanır. Demirtaş kararı için de öyle olacak. AİHM kararlarının uygulanış prosedürü çerçevesinde bir devletin, hakkında hükmedilen karardaki tazminatı üç ay içerisinde ödeyip, en geç altı ay içinde de kararı nasıl uyguladığını veya uygulayacağını belirten bir eylem planı sunması gerekir. Ancak, Delegeler önündeki dosya sayısının çokluğu ve Delegelerin AİHM kararları gündemli olarak yılda sadece dört kez toplanmaları nedeniyle pratikte bu süre uzuyor.
Konsey uzlaşı kültürü üzerine kurulu bir yapı. Çoğu zaman kimi kararların alınması için mutabakat arandığından bu süre daha da zaman alıyor.
Bu nedenle bundan on yıl önce açıklanmış bazı AİHM kararlarının hâlâ AİHM gündeminde olması olağandışı bir durum değil.
Bu durum konuya yabancı olanlara çarpıcı gelebilir ama -ve ne yazık ki- bir Avrupa Konseyi gerçeği. DW’de yer alan bir hukuksal analize göre Demirtaş dosyası Mart 2021’de Delegeler gündemine gelebilir. Ankara’dan AİHM Büyük Daire’nin Demirtaş kararı konusunda adım atılmayacağı mesajları gelse de, Mart’taki Delegeler toplantısında konu gündeme gelirse Türkiye büyükelçisi bir açıklama yapacak. Mart toplantısında Demirtaş hakkında kati bir karar alınma olasılığı yok.
Ankara’nın vereceği mesaja göre konu Haziran 2021’deki delegeler toplantısına gönderilir. O toplantıda ne olacağını ise Avrupa hükümetlerinin davaya bakışları belirler.
Peki, Kavala ve Demirtaş kararları Ankara tarafından uygulanmaz veya Ankara nasıl uygulayacağına dair bir eylem planı sunmazsa ne olur? Süreç, Bakanlar Komitesi’ni 3’te 2 çoğunlukla, bir AİHM kararını yerine getirmediği gerekçesiyle Türkiye’yi topluca AİHM’ne şikâyet etmeye kadar götürebilir. Bu süreç de en az 2 yıl alacaktır.”
Demek ki neymiş? Karara uymayan devlete karşı hiçbir etkili yaptırım söz konusu olamazmış. Üyelikten çıkarmak mı? Bir hak ihlal, cehennemi olan Azerbaycan’ı, Rusya’yı atamayan Konsey Türkiye’yi mi atacak?
Unutun gitsin.
Kavala’yı bilemem, ama rejim Demirtaş ve Ahmet Altan başta olmak üzere siyasi mahpusları bırakmak niyetinde değil. Çünkü, AİHM emsal kararlarına uymak demek, başta Kürt siyasiler, hapisteki binlerce kişinin mantıken tahliye edilmesi demek.
Özelde Demirtaş’ı tahliye etmek demek, zaten ekonomik çöküş nedeniyle sıkışmış olan siyaset alanında iktidarı kökten sarsacak karizmatik ve cesur bir siyasi aktörün önünü açmak ve kendi sonunu hızlandırmak, yani intihar demek. Kaldı ki, rejim var gücüyle Kürt Siyasal Hareketi’ni içerde Sri Lanka modeline uygun biçimde bitirmek, Irak’ta da KDP ile PKK’yi birbirine kırdırmak için uğraşıyor. Çözüm Süreci, bu aşamada sadece birtakım kişilerin ortaya attığı bir hayal paketinin pazarlanması, yani olmayacak duaya amin dedirtilmesi demek. Demirtaş, böyle bir ortamda serbest kalırsa HDP oyları yeniden en az yüzde 13’ü vurur, hatta kararsız bloktan daha da fazla oy oraya kayar. Bu gayet açık.
Asla hatırdan çıkarmamakta yarar var:
Türkiye’yi tam teşekküllü bir Islam-Türk alaşımı faşizmle bir daha ayrılmamacasına buluşturmak, organize suç formatlarını “normal” kılmayı da başarmış olan bu kadrolar için bir hayat memat meselesidir.
Hukuk ve adalet sistemiyle bu yüzden çelik çomak oynuyorlar.. Bu yüzden (düz ticaret dışında) AB ile de, Konsey ve AİHM ile de ipleri koparmayı göze aldılar. İçerde İrfan Fidan montajı ile AYM dengeleri de Saray lehine kayacak, sivil toplum örgütlerini tamamen budayacak ve kontrol altına alacak olan tasarı da yakında yürürlüğe girince Azeri veya Rus usulü işletim sistemine geçilecektir.
Kavala’yı tahliye edebilirler er veya geç. Ama o karar da, rehin tutan rejimin kendi bekasına dair bir kar-zarar hesabına dayanarak verilmiş olacaktır.
Kısacası, koskoca bir toplum, başına bela olmuş bir iktidarın insafına kalmış hâldedir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
10.11.2021
2.08.2021
13.07.2021
6.05.2021
28.04.2021
24.01.2021
20.01.2021
5.01.2021
25.12.2020