Yavuz BAYDAR
Üç yılı geçti, Ahval’de Türkiye’de iktidara çöreklenmiş kadronun adım adım, yılmadan ve başarıyla bir “Yeni Düzen” (1930’lar Almanya’sının meş’um 'Neuordnung'unun ala Turka hali) kurmakta oluşunun adeta güncesini tutuyoruz.
Yorumlarımızda ta başından beri Kürt seçmen ve partisiyle buluşmadığı sürece, bu muhalefetin kaçınılmaz gidişata hiçbir şekilde engel olamayacağının da çetelesini (maalesef) tutuyoruz.
Üsküdar çoktan geride kaldı ve görünen köy kılavuz istemiyor.
Erdoğan’ın rejimi, 7 Haziran sonrasında Barış Süreci’ni kırarak MHP ve militaristlerle buluştuğu andan itibaren yaşananlar, sadece kesintisiz irili ufaklı darbeler silsilesinden ibaret.
Rejim, rakibini ringde köşeye sıkıştırıp sürekli sağlı sollu kroşelerle sersemleten bir boksöre benziyor. Böyle hallerde nakavt kaçınılmazdır.
Aslında bu “hâl” gerçek ve demokrat muhalif olan çevreler tarafından, en azından OHAL’in ilanıyla anlaşılmalı, yol oradan itibaren cesaretle çizilmeliydi. Türkiye’nin cehennemi bir çıkmaza sürüklendiği hala bazı kesimler tarafından yeni yeni anlaşılıyor.
Oysa bugüne kadar olanlar bundan sonra olacakların da habercisi.
Bugünlerde olanlar, daha da aydınlatıcı olabilirler.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi, HDP eski eş başkanı ve 2014 cumhurbaşkanlığı seçimi adayı Selahattin Demirtaş'ın ifade, özgürlük ve güvenlik, serbest seçim haklarının ihlal edildiğine hükmetti ve “derhal” serbest bırakılmasına karar verdi.
Karar, Ankara’nın icazetiyle gönderildiği Strasbourg’da rejim yanlısı karar ve itirazlarıyla tanınan Türk yargıç dışında diğer yargıçların oybirliğiyle alındı.
Malumunuz, OHAL ilanından kısa bir süre sonra, 4 Kasım 2016’da gözaltına alınıp tutuklanmıştı Demirtaş. O gün bugündür bir “siyasi mahpus” ve “rejim rehinesi” olarak içeride.
Ve AB ile ilişkileri bitkisel hayata sokmayı başaran Erdoğan-Bahçeli rejimi, şimdi kurucuları arasında yer aldığı Avrupa Konseyi ile yolları ayırmanın eşiğinde, bir karar aşamasında.
Demirtaş kararı ardından Ankara zevatından gelen tepkiler işin rengini belli ediyor.
Önce Başkan Erdoğan girdi devreye:
"Bu adımlar siyasidir, çifte standarttır, ikiyüzlülüktür. AİHM Türkiye nezdinde saygı görmek istiyorsa önce dönüp kendi çelişkilerini sorgulamalıdır. Bu şahıs siyasi görevleri veya söylemleri sebebiyle değil, terörle arasına mesafe koyamadığı için milletimizin gözünde de suçludur.”
Ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu söz aldı:
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin hangi sebeple olursa olsun, almış olduğu karar, boşlukta bir karardır, hiçbir anlamı söz konusu değildir.”
Ve en son olarak da MHP lideri ve iktidarın “gölge kılavuzu” Bahçeli’yi duyduk:
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin terörist Demirtaş’ın derhal serbest bırakılmasını dayatan en son kararını tanımıyoruz, takmıyoruz, milli vicdanda hükümsüz olduğunu da buradan haykırıyoruz. Milli iradeye ve Türk mahkemelerine hakareti reddediyoruz. Hiç kimse bize masal anlatmasın… Mezkur karar esastan da, usulden de sakattır, evrensel hukuk kurallarına aykırıdır.”
Bu çıkışlar, Ankara rejiminin gerçekten de yol ayrımına geldiğini gösteriyor. Ya da, daha doğru deyişle, geldiği yol ayrımında hangi istikamete kararlılıkla göz diktiğini.
Muhalefetin hukuk uzmanları, HDP ve rasyonel kanaat önderleri, son derece haklı olarak, karara uyulması için çağrı üstüne çağrı yapmaktalar. AİHM’in eski Türk yargıçlarından Rıza Türmen’in tepkisi her şeyi özetliyor:
“Sözleşme'nin 46. Maddesi gereğince, AİHM'in kararları kesin ve bağlayıcı. Devletler, AİHM'in kararlarını uygulamakla yükümlü. Kararın nasıl uygulanacağını AİHM kararında belirtiyor: Selahattin Demirtaş derhal serbest bırakılmalıdır! Kararın uygulanmasını sağlama sorumluluğu Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ne ait. Bakanlar Komitesi giderek arttırdığı siyasal baskılar yoluyla kararlarının uygulanması sağlanır.”
Faydası olacak mı? Rejim iflah olur, aklı başına gelir mi?
Ankara’da rasyonel bir akıl, medeniyetten nasibini almış bir iktidar kadrosu var mı?
Üzgünüm, ama muhalefetin “karara uyun!” çağrıları beyhude çabalardan ibaret.
Uymayacaklar.
Hele söz konusu olan Demirtaş ise, oralı bile olmayacaklar.
AİHM ile kafa kafaya gelmenin işaretleri önceden verilmişti. Anayasa Mahkemesi (AYM), 4 yılı aşkın süredir tutuklu bulunan AYM üyesi ve eski Başkan Vekili yargıç Alparslan Altan hakkında AİHM tarafından verilen hak ihlali kararını tanımadığını ilan ederek bir “ilk”e imza atmıştı birkaç ay önce.
AYM’nin, aynı zamanda Anayasa’nın 90’ıncı maddesinin açıkça çiğnenmesi anlamına gelen kararının bir yerinde şu yazılmıştı:
"Türk hukukundaki kanun hükümlerinin anlamlandırılmasında ve yorumlanmasında Türk mahkemeleri AİHM'e göre çok daha iyi konumdadır."
Demek ki, perşembenin gelişi çarşambadan belliydi.
Şimdi, anlaşılması elzem hale gelen birkaç noktayı ve bundan sonra neler olabileceğini anlatalım.
Birincisi, kafa şişirme pahasına hep vurguluyorum: Türkiye, 2013’ten beri iktidara çöreklenmiş olan aile ile dar kadronun ve onların sonradan ortak aldığı ekiplerin elinde, “sürekli darbe”lerle dört dörtlük bir otoriter sistem denemesine tabidir.
İkincisi, itiraz eden her kesimin canını yakan, hayatını karartan, kimi sosyal gruplara cehennem yaşatan OHAL, bitmemiştir. Erdoğan ve akıldaneleri OHAL’in içini “olağan” mevzuata transfer ederek, zulümle çalışan bir yeni işletim sistemi kurdular. 2020 sonu itibarıyla da, kimse kendisini yanıltmasın, Türkiye’de OHAL fiilen yürürlüktedir. Ve aynen yürürlükte kalması ötesinde, daha da zorbalaşacaktır.
Avrupa Konseyi ve AİHM’in son Kavala ve Demirtaş kararlarıyla rejimi daha da sıkıştırdığı gerçektir. Bu sertleşen tavrı, AB ve ABD’nin yaptırım kararlarından kopuk görmemek, aynı çerçeveye oturtmak gerekir.
Ama acaba bunlar vız gelip tırıs gidiyor mu Erdoğan-Bahçeli rejiminin nezdinde? Bu soruya evet demek aydınlatıcı olabilir, yanılmayı da önler.
AB yaptırımları 11 Aralık’ta açıklanmıştı. Sonrasında ne oldu?
18 Aralık’ta, üç yıl iki aydır hapiste bulunan Osman Kavala’nın tahliyesi reddedildi. 21 Aralık’ta, HDP eski milletvekili Leyla Güven 22 yıl 3 ay hapse mahkum edildi. 23 Aralık’ta, gazeteci Can Dündar Türkiye’de 27 yıl hapse mahkum edildi. Demirtaş kararını da buna ekleyince ne anlıyoruz?
Umurlarında değil.
Her millet gibi Türklerin de çok iyi ve çok kötü yanları var. Bu rejim ekibi kültürel özelliklerin en kötü, en vahşi olan, kollektif sadizm denebilecek yanlarını temsil ve icra ediyor, üzerlerine gelindikçe efeleniyor ve daha beterini yapıyorlar ve yapacaklar, ta ki batıncaya kadar diyebilirsiniz.
Kısmen haklı olursunuz.
Ama bu rejimin, irrasyonel gibi görünen kabuğunun altında kısa veya uzun vadele ne derseniz deyin bir şark kurnazı hesap kitapçılığı da var.
“Reis” ve “Devlet”, Alparslan Altan kararına ses çıkmamasının da verdiği cesaretle şunu sormaktalar kendi aralarında: “Demirtaş kararına uymadık diyelim, ne yapacak bu gavurlar?”
Cevap net. İş uzadıkça uzayacak.
Ahval’de de aktardık, oradan alıyorum:
"Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi AİHM kararları için her üç ayda bir (Mart-Haziran-Eylül-Aralık) olmak üzere yılda dört kez toplanır. Demirtaş kararı için de öyle olacak. AİHM kararlarının uygulanış prosedürü çerçevesinde bir devletin, hakkında hükmedilen karardaki tazminatı üç ay içerisinde ödeyip, en geç altı ay içinde de kararı nasıl uyguladığını veya uygulayacağını belirten bir eylem planı sunması gerekir. Ancak, Delegeler önündeki dosya sayısının çokluğu ve Delegelerin AİHM kararları gündemli olarak yılda sadece dört kez toplanmaları nedeniyle pratikte bu süre uzuyor.
Konsey uzlaşı kültürü üzerine kurulu bir yapı. Çoğu zaman kimi kararların alınması için mutabakat arandığından bu süre daha da zaman alıyor.
Bu nedenle bundan on yıl önce açıklanmış bazı AİHM kararlarının hâlâ AİHM gündeminde olması olağandışı bir durum değil.
Bu durum konuya yabancı olanlara çarpıcı gelebilir ama -ve ne yazık ki- bir Avrupa Konseyi gerçeği. DW’de yer alan bir hukuksal analize göre Demirtaş dosyası Mart 2021’de Delegeler gündemine gelebilir. Ankara’dan AİHM Büyük Daire’nin Demirtaş kararı konusunda adım atılmayacağı mesajları gelse de, Mart’taki Delegeler toplantısında konu gündeme gelirse Türkiye büyükelçisi bir açıklama yapacak. Mart toplantısında Demirtaş hakkında kati bir karar alınma olasılığı yok.
Ankara’nın vereceği mesaja göre konu Haziran 2021’deki delegeler toplantısına gönderilir. O toplantıda ne olacağını ise Avrupa hükümetlerinin davaya bakışları belirler.
Peki, Kavala ve Demirtaş kararları Ankara tarafından uygulanmaz veya Ankara nasıl uygulayacağına dair bir eylem planı sunmazsa ne olur? Süreç, Bakanlar Komitesi’ni 3’te 2 çoğunlukla, bir AİHM kararını yerine getirmediği gerekçesiyle Türkiye’yi topluca AİHM’ne şikâyet etmeye kadar götürebilir. Bu süreç de en az 2 yıl alacaktır.”
Demek ki neymiş? Karara uymayan devlete karşı hiçbir etkili yaptırım söz konusu olamazmış. Üyelikten çıkarmak mı? Bir hak ihlal, cehennemi olan Azerbaycan’ı, Rusya’yı atamayan Konsey Türkiye’yi mi atacak?
Unutun gitsin.
Kavala’yı bilemem, ama rejim Demirtaş ve Ahmet Altan başta olmak üzere siyasi mahpusları bırakmak niyetinde değil. Çünkü, AİHM emsal kararlarına uymak demek, başta Kürt siyasiler, hapisteki binlerce kişinin mantıken tahliye edilmesi demek.
Özelde Demirtaş’ı tahliye etmek demek, zaten ekonomik çöküş nedeniyle sıkışmış olan siyaset alanında iktidarı kökten sarsacak karizmatik ve cesur bir siyasi aktörün önünü açmak ve kendi sonunu hızlandırmak, yani intihar demek. Kaldı ki, rejim var gücüyle Kürt Siyasal Hareketi’ni içerde Sri Lanka modeline uygun biçimde bitirmek, Irak’ta da KDP ile PKK’yi birbirine kırdırmak için uğraşıyor. Çözüm Süreci, bu aşamada sadece birtakım kişilerin ortaya attığı bir hayal paketinin pazarlanması, yani olmayacak duaya amin dedirtilmesi demek. Demirtaş, böyle bir ortamda serbest kalırsa HDP oyları yeniden en az yüzde 13’ü vurur, hatta kararsız bloktan daha da fazla oy oraya kayar. Bu gayet açık.
Asla hatırdan çıkarmamakta yarar var:
Türkiye’yi tam teşekküllü bir Islam-Türk alaşımı faşizmle bir daha ayrılmamacasına buluşturmak, organize suç formatlarını “normal” kılmayı da başarmış olan bu kadrolar için bir hayat memat meselesidir.
Hukuk ve adalet sistemiyle bu yüzden çelik çomak oynuyorlar.. Bu yüzden (düz ticaret dışında) AB ile de, Konsey ve AİHM ile de ipleri koparmayı göze aldılar. İçerde İrfan Fidan montajı ile AYM dengeleri de Saray lehine kayacak, sivil toplum örgütlerini tamamen budayacak ve kontrol altına alacak olan tasarı da yakında yürürlüğe girince Azeri veya Rus usulü işletim sistemine geçilecektir.
Kavala’yı tahliye edebilirler er veya geç. Ama o karar da, rehin tutan rejimin kendi bekasına dair bir kar-zarar hesabına dayanarak verilmiş olacaktır.
Kısacası, koskoca bir toplum, başına bela olmuş bir iktidarın insafına kalmış hâldedir.
Yazarlar
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
















































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
10.11.2021
2.08.2021
13.07.2021
6.05.2021
28.04.2021
24.01.2021
20.01.2021
5.01.2021
25.12.2020