Yavuz BAYDAR
Sevgili kardeşim,
AGOS’un henüz fikir aşamasında aramızda konuşulduğu buluşma esnasındaki o ilk tanışma anımızdan bu yana 26 yıl, devletin “ebedi egemeni” karanlık güçler tarafından içimizden hunharca koparılıp alınışından bu yana 14 yıl geçti.
O basık günde gazetede dolaşırken korkunç haber geldiğinde zihnime felç inmişti. Kendimi odama attım, ve nedense seninle son karşılaşmamız aklıma geldi. Tam tarihi aklımda kalmadı, ama yanılmıyorsam 2006 idi, bir kutlama için buluşmuştuk, Beyoğlu’da. Yüzler gülüyordu...
Ama o kalabalık kokteyl ortamında, hiç unutmam, sevincin içine karışmış bir endişe, tuhaf bir karamsarlık da vardı.
Bazı duyumlar almıştık, kötü kokular sarıyordu ülkede ortalığı, tehditler filan, bunları ayaküstü aramızda konuşmuştuk o gece, sen ve Orhan Pamuk, aramızda... “Aldırmayalım, neler yaşadık, gelir geçer bunlar, güzel günler önümüzde” havasındaydın. Biz ise endişeli. Bilemiyorum, belki de o çelik gibi “ışıltılı bir gelecek bizi bulacak” inancının sarsılmasını hiç istemiyordun.
Seni aramızdan alan cinayet, ülke insanlarının onyılları aşan karatma, inkar yıllarından sonra vicdan ve hakikatle buluşmasına karşı girişilen tipik, gayet tanıdık bir devlet terörü örneğiydi elbette. O zamanlar önü arkası tam olarak anlaşılamayan bu eylem, şimdi çok daha iyi biliyoruz ki Türkiye’nin değişim hayallerinin kırılmasında bir dönüm noktasıydı.
Bize ondan sonra huzur ve demokrasi adına girişilen her şeyin, umutların, adım adım nasıl geri püskürtüldüğünün işaretini veren, dört dörtlük bir “organize iş” olarak belleklere kazındı.
Geriye seni belleklerinde, ruhunda, kalplerinde yaşatmaya kararlı, öyle sanıldığı kadar kalabalık da olmayan dostların ve sevenlerin kaldı.
Katillerinin ortaya çıkarılacağı, adaletin yerini bulacağı, derin komploların ortaya çıkacağı umuduyla bakılan dava ise çürütüldü gitti.
Devlete hizmet eden odakların bulaştığı her dava gibi bu da faili meçhuller listesine yazıldı.
Sen gideli beri önce ağır çekim başlayan, Gezi’den sonra hızlanarak süren bir çöküş yaşıyoruz Hrant.
Köprülerin altından akan su kirlendikçe kirlendi, arada bir kana bulandı, ülkeyi 100 yıl boyunca açık gizli boyunduruk altında tutan harami-haydut düzeni yeniden, üstelik eskiye göre daha kıvamlı bir şekilde tesis edildi.
Senin bayrak kıldığın o güzel, kardeşlik dolu geleceğe karşı “kuzgun leşe konacak!” yalanlarıyla hamle ederek set çeken lümpen, cahil, katil, gangster tayfası kendi arasında ittifakını kurdu, ülke kaynaklarını talan etmeye, itiraz eden herkesi hayatlarına kasıt da içerecek şekilde ezmeye devam ediyor. Aralarında dostlarının da olduğu binlerce insan, ülkenin demokrasiye kavuşması için elini taşın altına koymuş gerçek siviller şu anda hapiste. Ülke zaten insanların birbirine karşı burnundan soluduğu bir açık hava hapishanesine çevrilmiş durumda.
Biliyorum bunu duyduğunda gözlerin buğulanacak ama eklemeliyim:
Kimimiz hapiste, kimimiz dehşet içinde kendi köşesine büzülmüş, kimi sürgünde olan bizim, senin yaşıtlarının halini bir yana bıraktık artık.
Olan ülkenin çocuklarına, genç kuşaklarına oluyor. Çünkü devlete çöreklenen bu “yağma koalisyonu”, aldığı karar ve çizdiği çizgiler ile aslında onların geleceğini karartıyor. Öyle bir enkaz ürettiler ki, yaşadıklarından tiksinen gençlerin çoğu kapağı başka bir ülkeye atmaktan, onurlu hayatı oralarda kurmaktan başka bir hayal kuramıyor artık.
Ne anlatsam için kararacak... Ülke bir kavga alanı, toplum barut fıçısı. Sistem bir hukuk harabesine, adalet mezbahasına dönüştü. Hayatlar bedavalaştı. Ufuktan kopan yoksulluk ve açlık rüzgarı her tarafı sarmaya başladı. Senin ölümünle vicdan ağır bir yara almıştı; akıl da epeydir bu diyarlardan göçüp gitmiş durumda.
Biliyorum, bunları duyunca beni gene iyimserliğe çağıracak, enerjimi tazeleyeceksin. Ben ise somurtacağım. Öyle bir gidişat ki bu, yaşananları oturup salim kafayla düşünecek bir imkan bile tanımıyor bize, tam gaz daha koyu bir karanlığa doğru gidiyoruz, nefes nefese. Sonumuz hiç de parlak değil. Ülkenin halinden endişe duyan herkes güvercin tedirginliğinde, iç ürperten bir boşlukta. Fazla lafa gerek yok.
Aziz hatıran önünde bir kez daha eğiliyorum, sevgili kardeşim.
Yazarlar
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
10.11.2021
2.08.2021
13.07.2021
6.05.2021
28.04.2021
24.01.2021
20.01.2021
5.01.2021
25.12.2020