Yıldıray OĞUR
- İyi geceler
-Nasılsınız?
-Teşekkür ederim, sağolun. Yalnız müsaadenizle ben çok kısa konuşmak istiyorum.
-Tabii
Türkiye’nin doğusunda güneydoğusunda neler olup bittiğinin farkında mısınız? (Alkışlar)
Burada anneler doğmamış çocuklar, insanlar öldürülüyor, sanatçı olarak, insan olarak siz de bir şekilde yaşananlara sessiz kalmamalısınız ve bir şekilde dur demelisiniz. Ayrıca bir şey daha söylemek istiyorum. Ölen çocuklara sevinen zavallı insanlar var. Ben bu insanlara daha doğrusu biz bu insanlara hiç bir şey söyleyemiyoruz, yazıklar olsun demekten başka. (Alkışlar)
Bir şey daha demek istiyorum, kusura bakmayın. Ben öğretmenim öğrencilerini terk eden öğretmenlere seslenmek istiyorum. Bir daha oralara nasıl dönecekler, o tertemiz çocukların gözlerinin içine bir daha nasıl bakacaklar. Ben konuşamıyorum, gerçekten. Burada yaşananlar ekranlardan, medyadan çok farklı aktarılıyor. Yani gerçekten konuşamıyorum, sessiz kalmayın. İnsan olarak biraz daha hassasiyetle yaklaşın. Görün duyurun artık, bize elverin. Yazık insanlar ölmesin, çocuklar ölmesin, anneler ağlamasın. Söyleyeceklerim bu kadar. Çok teşekkür ederim.
-Ayşe hanım’a bir alkış alalım. (Alkışlar)
-Aslında çok şey söylemek istiyorum ama siz de farkındaysanız, sesim titriyor.
-Evet farkındayız.
-Bomba sesinden, kurşun sesinden, insanlar susuzlukla açlıkla mücadele ediyor. Özellikle yani bebekler, çocuklar, Lütfen siz de duyarlı olsun sesiz kalmayın, rica ediyorum, lütfen.”
-Çok çok teşekkür ediyoruz Ayşe Hanım. Hassasiyetiniz için de size çok teşekkür ediyorum. (Alkışlar)
https://www.youtube.com/watch?v=_0yG5Ljqj6c)ü
***
9 ocak 2016 gecesi Kanal D’de yayınlanan Beyaz Show’a telefonla bağlanan Diyarbakırlı öğretmen Ayşe Çelik’in 2 dakika 49 saniyelik konuşmasının tam olarak dökümü böyleydi.
Program sırasında izleyicilerin ve programın sanatçı ve sporcu konuklarının bir sorun görmeyip alkışladığı bu konuşma o günlerde süren hendek terörü ve sivil ölümü iddialarıyla ilişkilendirilerek Ayşe Çelik hakkında “Terör örgütü propagandası”ndan 1 yıl 3 ay hapis cezası verildi.
Yeni doğum yaptığı için altı ay ertelenen cezasını yatmak üzere Ayşe Çelik, 8 aylık bebeğiyle geçen hafta hapishaneye girdi.
Bir popüler tv şovuna telefonla bağlanan bir izleyicinin ahlaken ve siyaseten eleştirmek, haksız ve abartılı bulmak mümkün ama ancak HDP’ye yakın bir Diyarbakırlı Beyaz Show izleyicisinin olan bitenle ilgili yorumu denecek içinde hiçbir terör örgütünün adı geçmeyen, şiddet çağrısı yapmayan, hukuken herhangi bir terör örgütünün propagandasına sokulamayacak sözlerinden hapis cezası çıkarıp, bir öğretmeni 8 aylık bebeğiyle hapse sokmanın karşısında bu siyasi ve ahlaki eleştirilerin hiçbir hükmü kalmıyor.
Dünyanın herhangi bir yerinde, herhangi bir insana bu olayı anlattığınızda gelecek eleştirilerin AB Komisyonu’nun Türkiye raporundaki eleştirilerden ya da ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yıllık insan hakları raporundaki Türkiye eleştirilerinden bir farkı olmayacaktır.
Sekiz aylık bebeğiyle bir kadını bu konuşma yüzünden hapse atmış bir ülkenin o raporlarda karşılaştığı haksız eleştirilere karşı haklı itirazlarını da kimse duymak isteyemeyecektir.
Diyarbakır’dan Newroz mitinglerinde Öcalan’ın mektubunun okunmasını, HDP heyetinin İmralı’ya, Kandil’e gidişini, Kandil’de Karayılan’ın basın toplantısını canlı yayınlamış, çözüm sürecinde her gün siyasetçilerin Öcalan’ın barışa katkılarının övdüğü televizyonlara iki-üç yıl sonra telefonla canlı bağlanan bir izleyicinin ötekilerle kıyaslanamayacak içerikteki sözleri yüzünden terör propagandasıyla suçlanıp, bebeğiyle hapse atılmasının çelişkilerle dolu ahlaki yükünü bir ülkeye yüklemek haksızlık.
Devletin İmralı’da çekip, HDP’lilere teslim ettiği Öcalan fotoğraflarını Facebook sayfasına koyduğu için üç sene sonra tutuklanan, tv’lerin canlı yayınladığı Newroz mitinglerine katıldığı için iki yıl sonra işten atılan, tutuklanan insanlarla ilgili her gün haberler çıkıyor.
Hukukun siyasi atmosferle böylesine değişmesi ve dönemselliği herhalde anayasal hukukçularının da ilgisini çekecektir.
Ama Türkiye’nin seçime gittiği günlerde Güney Kore’nin başkenti Seul’deki dünya kongresine katılacak dünyanın en saygın anayasa hukukçuları herhalde önce başlığı “Şiddetli Çatışmalar, barışın inşası ve anayasal hukuk” olan kongreye, kongrenin tebliğlerini seçen komitenin üyesi Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu’nun neden katılamadığını merak edeceklerdir.
Devletin hendek terörüne karşı mücadelesini eleştiren, haksız, siyaseten ahlaken eleştirilebilecek ama içinde hiçbir örgütün adı geçmeyen, hukuken şiddet övgüsü ya da terör propagandasına sokulamayacak bir bildiriye imza attığı için üniversitesinden atılan ve hakkında soruşturma açılan 68 yaşındaki anayasa hukukçusu İbrahim Kaboğlu, pasaportuna el konduğu için Sorbonne Üniversitesi’nde verdiği dönemlik derslerine gidemediği gibi bu kongreye de katılamayacak.
Herhalde kongreye katılacak dünyanın çeşitli ülkelerinden anayasa hukukçularına ve Anayasa Mahkemesi başkanlarına, bir öğretmenin bu sözler yüzünden nasıl terör propagandasıyla suçlanıp, bebeğiyle hapse atıldığını, bir anayasa hukukçusunun neden pasaportuna el konulduğunu açıklayabilecek, Türkiye’den hukukçular, hocalar, Anayasa mahkemesi temsilcileri de orada olacaktır.
Gidemeseler bile muhakkak telefonla canlı bağlanmalarında fayda var...
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
23.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025