Yüksel TAŞKIN
Ulusalcılıkla ilgili bir TV programında, eski bir CHP milletvekili de olan Ulusalcı konuğa, “Kürt sorununun içsel bir dinamiği yok mu” sorusunu yöneltmiştim. Yanıt tahmin ettiğim gibi sürekli dış dinamiklere odaklanıyor, benim yeterince “realist” olmadığım, birazcık da saf olduğum ima ediliyordu. Üçüncü defa sormama rağmen içsel dinamiklere sıra gelememişti. Eski milletvekili, kendisini adeta devlet gibi görüyor, devletlere özgü muktedir bir konumdan bakarak “realist”çözümlemeler yapıyordu. İşin özü şuydu ona göre: Bir kez taviz verirseniz, talepler bitmez ve ülke çözülür. Bunun üzerine, “Siz kendinizi Devlet gibi görmeye devam ediyorsunuz ama tuhaf olan Devlet’ten de tasfiye edilmiş olmanız!” deme ihtiyacı hissettim...
Sol Kemalist ve Sosyalist kadroların Devlet’ten tasfiyeleri, yaygın kanaatin aksine, 12 Eylül 1980’den sonra da başlamadı. Bu süreç, 1970’lerin başlarına kadar çekilebilir. 1980 öncesi ve sonrasında yaşanan tasfiyelerin Ordu üst yönetimlerinin desteği olmadan yürütülmeleri de mümkün değildi...
Devlet’ten dışlanmak, tasfiye edilmek aslında hayırlara vesile de olabilir. 1930’larda “Devlet dışında nefes alacak” alanlar olmadığı için, en muhalif akımlar bile, devleti ele geçirme ifadesinde somutlanan bir iktidar sıtmasına yakalanmışlardı. Bugünün Türkiye’sinde Devlet ve yeni muktedirleri, ne kadar arzu etseler de, toplumun bütününü hizaya sokamayacaklar. Yorgan hep bir yerlerden kısa gelecek.
Aslında ironik olan, Türkiye’de sivil toplumda tutunmayı başaran bir hareketin siyasal iktidarı da alabileceğini ilk kez gösterenlerin İslamcılar olmaları. Devlet’ten ciddi biçimde dışlanan ve tehdit olarak algılanan siyasal İslamcılar, tam da bu nedenle sivil toplumda tutunmayı başardılar. Israrla yasal alanda siyaset yapmayı gaye edinen ve şiddetten uzak duran Milli Görüş partileri ve onlara paralel sivil toplum yapıları, ciddi bir siyasi tecrübe biriktirdiler.
Kemalizmin iç çelişkilerini çok iyi kavrayan Nurcular, hem dışa hem de içe dönük ikili söylem ve pratiklerle ayakta kalmayı bildiler. Said Nursi’nin her gözaltına alınışında, “Ben sadece din ve diyanetle alakalıyım. Yoksa siz (Kemalistler) dine karşı mısınız?” türünde ifadeler kullanması karşısında Kemalistlerin manevra alanları çok da geniş değildi. Bu tür bir esneklik geliştiren İslamcı yapılar, şiddetten de uzak durdukları için, onları “ezip geçmek” mümkün değildi. Kimi ezme girişimlerine de, kısa süre yassı kalan lastik toplar gibi hızla uyum sağlıyor, bir süre sonra da “nerede kalmıştık” diyerek zıplamaya devam ediyorlardı.
Sadece bu birikim, İslamcıların iktidara gelişlerini açıklayamaz. Toplumun dar gömlek kabul etmeyen delice devinimiyle kurabildikleri ilişki, İslamcıları iktidara getirdi. Aynı toplumun, açık bir çeşmeden su fışkırtırcasına ortalığa saçtığı çoğulluğunu kapsayabilen bir çoğulculuk üretemezlerse, bu toplum İslamcıları da püskürtecektir.
AKP iktidarının ve özellikle Başbakan’ın siyaset tarzının son yıllarda hızla eskime işaretleri vermesi de bundan bağımsız değildir. AKP’lilerin bizzat kendi elleriyle eskimelerine katkı sundukları ilginç tercihleri de sözkonusu: Özel veya devlet televizyonlarının yayın akışlarını keserek sürekli Başbakan’ın günlük programını canlı yayınlamak zorunda kalmalarında somutlanan bir siyaset tarzının, “taze”kalabilmesi ne kadar mümkündür? Günümüzde ancak kapalı, otoriter toplumlar, başbakanlarını sürekli olarak “buzlu camın” ardında görürler, çünkü ciddi bir meşruiyet sorunları vardır ve bunu “tek adam” karizmasıyla aşmaya çalışırlar...
Tam da bu nedenlerle, sivil toplumda tutunmayı başarabilen ve Türkiye toplumunun olanca çoğulluğunu kapsayabilecek özgürlükçü bir duruşu adım adım ören siyasal hareketlerin, siyaset maratonunda nefes darlığına tutulan rakiplerini aşma şansları var. Bunun gerçekleşebilmesi için hiçbir surette laik- dindar ve Türk- Kürt kutuplaşmalarına düşülmemesi gerekiyor. Mevcut AKP yönetimine en kolay gelen siyaset tarzının, ”Cami’de bira içtiler!” ifadelerine yansıyan, “sessiz muhafazakâr çoğunluk” ve “azgın azınlık” ikiliğine dayalı kutuplaşma olduğu aşikârdır. Bu tarz da hızla eskiyecektir.
Yeter ki asıl kırılma ekseninin “otoriterler- demokratlar” arasında yaşanmasına özen gösterelim. Bunun olabilmesi için de herkesin kendi adasına çekilmek zorunda hissettirildiği zehirli siyasal iklimi kabullenmeden, konu temelli yan yana gelişleri öne çıkarmalıyız: HES’ler üzerinde yaşanan doğa katliamından, kentleri rantın eline teslim edenlere karşı verilen mücadelelere, taşeronlaştırma politikalarına direnmeye kadar pek çok konu, dindarlar da dâhil çok sayıda çevrenin yeni bir siyaset kültürü geliştirebilmelerine vesile olabilir. O zaman “yüzde 50 benim tapulu arazimde” diyenlere en güzel cevabı, tam da orada oldukları varsayılan verecektir.
http://www.taraf.com.tr/yuksel-taskin/makale-devlet-ten-dusmenin-hayirlari.htm
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.04.2024
15.12.2019
26.07.2019
18.12.2017
27.09.2017
19.09.2017
10.08.2017
27.07.2017
10.07.2017
26.06.2017