Yüksel TAŞKIN
AKP’nin Gezi Parkı sürecini “yönetme” biçiminin arkasında en başından beri ne yaptığını bilen bir akıl aramak gerçekçi olmayabilir. Taksim’den polisin çekildiği süreçte parti kurmaylarının ne kadar yalpaladıklarını anlamak için vücut dillerine bakmak yeterliydi. Nabi Avcı’nın “yan yana gelmeleri mümkün olmayan muhalefeti birleştirdik” sözleri kadar Beşir Atalay’ın “algı yönetimini beceremedik” itirafı da elbette kayıtlara geçti. AKP’nin nasıl bir yol izlemesi gerektiği konusunda ilk başlarda farklı görüşler ve yer yer gerginlikler olduğu iddiaları da yabana atılır gibi değil.
Sonuçta Erdoğan’ın dediği oldu ve bu defa da en iyi bildiği veya bildiğini sandığı kumarı oynamaya karar verdi: “Sessiz muhafazakâr çoğunluk” ve “azgın Batıcı azınlık” ikilemi üzerine bina edilen kutuplaştırıcı dil her zamankinden daha da yoğun biçimde devreye sokuldu. Defalarca yalanlanmış bazı şehir efsaneleri sürekli kullanılarak, istismar edilerek, zaten tehdit altında hissettikleri için sokaklara çıkan insanların üzerine gidilmeye devam ediliyor. Adeta arı yuvasına çomak sokularak, öfkelilerin “kültür savaşı” tuzağına düşmeleri umuluyor.
AKP’liler ve onların istediği yönde “algı yönetmeye” can atanların yapmaya çalıştıkları çok basit: “Uluslararası çevrelerden de destek alan Kemalist- ulusalcı unsurlar yeni bir darbenin psikolojik zeminini hazırlıyorlar.” Düne kadar ABD ve AB’ye ve Soros’un şahsıyla özdeşleşen küresel sivil toplumculuğa ateş püsküren ulusalcılar, nasıl oluyor da birden bire bu kesimlerle ortak hareket edip eylemler planlar duruma geldiler? Birkaç yıl önce ulusalcıların başvurduğu komplo zihniyeti ve kalıplarının bugün AKP’nin organik entelektüelleri tarafından ısıtılıp ısıtılıp karşımıza çıkarılacağına kimler inanabilirdi?
Düşünün AKP iktidarı sayesinde bir gazeteniz, televizyonunuz olmuş, plazalara yerleşmişsiniz. Saygınlık ve güç kazanmışsınız. AKP iktidarı giderse zaten sallantıda olan ve şişirilerek elde edilmiş tirajlarınız, gazeteniz de elinizden gidebilir. Ya kaderde TMSF’nin eline düşmek de varsa? Zira toplum vicdanı bu tarz gazeteciliği kabul etmiyor. AKP’nin ipine tutunarak gelenlerin, “bu ip koparsa dalgalı denizde yitip gideriz” tedirginliği yaşamaları, “endişeli statükoculara” dönüşmeleri anlaşılırdır. Burada insanlık tarihinde binlerce örneği olan, ama ders çıkarılamayan bir durum sözkonusu: İktidardan özerk, bağımsız bir duruş ve saygınlık elde edemezseniz, iktidarın gerilemesi sizin de gerilemeniz anlamına gelir. Yandaş basındaki akıldışı taraftarlık psikolojisinin başkaca izahı yoktur.
Bahsedilen kutuplaştırma siyaseti sadece toplum için değil, AKP ve arkasındaki güçler için de ciddi risk barındırıyor. AKP çoğunlukçu kutuplaştırma siyaseti izleyerek, vesayetçilik- sonrası Türkiye toplumunun ihtiyacı olan çoğulculuğu üretemediği gibi, bunun önündeki yegâne engel hâline geliyor. Toplum o kadar farklı ve çoğul bileşenlerden oluşuyor ki bunu “milli iradenin tekliği” inancına dayalı dar bir gömleğe sıkıştıramazsınız. Böyle yaparsanız sivil toplum er geç sizi püskürtmeyi öğrenir. Gezi Süreci, çoğunlukçu zihniyetin bunalttığı kesimlerin el yordamıyla yan yana gelme arayışı da olduğu için, belki de bunun bir tür ön provasıydı. Bu ön provada, çok farklı hatta bir zamanlar yüz yüze bakamayan kesimler, yan yana geldikleri zamanki muazzam güçlerini ve enerjilerini hissettiler. Bu gücü kalıcılaştırabilecek sivil ve demokratik bir söylemin ve buna denk düşen örgütlenmelerin çok ciddi potansiyeli var.
AKP’nin kutuplaştırıcı dili ve tarzı açısından en yakın tehlike, bu şekilde Kürt açılımını da taşıyamayacakları gerçeğinden kaynaklanmaktadır. Erdoğan’ın kullanmayı alışkanlık hâline getirdiği milliyetçi öfke dili, Kürt açılımını sekteye uğratır. Bu nedenle Erdoğan, laik orta sınıflara yüklenerek milliyetçi kesimlere hoş gelebilecek ortak bir kültürel hedef bulduğuna inanıyor: Batıcılar. Fakat buradaki kırılgan nokta, Kürtlerle yürütülen müzakerelerde irili ufaklı çok sayıda gerilimin kaçınılmaz olduğu, bu gerilimlerde MHP’nin atak davranacağı ve Erdoğan’ın da kontrol sorunu nedeniyle, milliyetçi öfke diline yeniden kapılabileceği ihtimalidir. Bu gerilimler, Kürt açılımını çok sert biçimde sonlandırabilir. O noktadan sonra Erdoğan’ın MHP’den “oy çalması” ne kadar mümkün olabilecek?
Gezi Süreci’nde ortaya çıkan demokratik enerjiyi hiç de hafife almayacak kadar deneyim ve pragmatizm sahibi olan BDP’liler, kısa süre önce yan yana gelmeleri imkânsız gibi algılanan bu kesimlerle ittifaka yönelebilirler. AKP’nin, kutuplaştırıcı stratejisi nedeniyle oynamaya karar verdiği siyasi kumarın, Kürt oylarını, milliyetçileri, merkez sağdan gelen mutedil seçmenleri, Gülen Hareketi’nin oy desteğini yitirmesiyle sonuçlanabilmesi de mümkündür. Mütedeyyin kesimlerin de, adalet algılarını inciten bir liderliğe sürekli onay vermelerini beklemek, gerçekçi olmayabilir.
Sürecin asıl kaybedenleri, toplumun artık büyüdüğünü ve her tür vesayeti sırtından atacak olgunluğa eriştiğini görmeyenler olacaktır...
http://www.taraf.com.tr/yuksel-taskin/makale-erdogan-in-kutuplastirma-kumari-ters-tepebilir.htm
Yazarlar
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.04.2024
15.12.2019
26.07.2019
18.12.2017
27.09.2017
19.09.2017
10.08.2017
27.07.2017
10.07.2017
26.06.2017