Zeki ALPTEKİN
Üç boyutlu printer 1983 yılında ABD’de Chuck Hull tarafından icat edilmiş. Bu durumda, 1986'da patent başvurusunda bulunulması ile birlikte inovasyon sahnesine çıkmasının üzerinden yaklaşık 30 yıl geçmiş oluyor. Tabi buluş, bu süre içinde uygulamada yeni aşamalar da kaydetti. Gelişmesinin önü daha da açık olan 3D-Printer'in geleceği ve sunduğu (teknik) imkanlar üzerine yapılan tartışmalar, kaçınılmaz olarak insanı bu tartışmaların toplumsal sonuçları üzerinde düşünmeye de sevk ediyor. Ancak, bu noktaya geçmeden önce konu üzerine hafızamızı biraz tazelemekte yarar var.
3D-Printer, üç boyutlu bir ürünü yapılandıran, üreten modern bir makinadır! Bilgisayar bazlı, otomatik olarak çalışan, verilen ölçü ve şekillere göre (CAD=Computer Aided Design) bir dizi akışkan, yada sert maddelerden yeni, bitmiş ürün ortaya çıkaran bir nevi „modern torna makinası“! Söz konusu ürünün Printer tarafından yapılandırılması sırasında, ilgili programa göre kimi fiziksel ve kimyasal „sertleşme“ yada „erime“ süreçleri vuku buluyor. Bu özellikleri ile 3D-Printer „yaratıcı“ bir üretim metodu uygulayıcısı oluyor. Bu tür makinalarda kullanılan tipik hammaddeler ise, genelde keramik, suni reçine ve diğer bazı maddeler ile metaller.
3D-Printerler’in kullanıldığı alanlara gelince, bunları da şöyle sıralayabiliriz;
- Heykeltraşçılık gibi görsel sanat ve mimarlıkta,
- Model yapımında,
- Makina endüstrisinde,
- Otomobil endüstrisinde
prototip yapımında ve geliştirilmesinde, komplex kalıp yapımında,
- sektör olarak ise,
- Uçak ve uzay endüstrisinde,
- Medikal ve dental tekniğinde ve
- Paketleme alanında.
3D-Printerler, daha şimdiden, bütün bu alanlarda seri üretimde kullanılmaktadır. Bu teknikte, „pahalı kalıp tekniğine gereksinim olmaması“, „üretim sırasında materyal kaybının ortadan kalkması“ ve „enerji kullanımı açısından daha hesaplı olması“ gibi özellikler onu geleneksel üretim metodlarına göre daha avantajılı hale getirmektedir.
Oyuncak, bardak, yada takı, süs eşyası gibi evde ufak çapta bireysel üretimlere de imkan veren bu teknik ile son zamanlarda fırınlanmaya hazır pizza üretebilen 3D-Printer'in de yapıldığını, makarna üretebilenlerin üzerinde ise çalışıldığını biliyoruz!. Bunlara „Personal Fabricator“ da deniyor. Evet; evde bireysel tüketime yönelik „şahsi fabrika“!
Bu öyle bir alan ki, gelişmede fantazinin sınırı yok gibi görünüyor!. Yukardaki örneklere benzer „tasavvuru imkansız gibi görünen“ sınırsız olanakların getirebileceği ekonomik ve toplumsal sonuçlar üzerine bilim insanları arasında tartışmalar başladı bile:
Kimi araştırmacılar, bu işin sonunda „fabrikalardan tüketicilere kayacağı“ varsayımından hareketle, ekonomik yaşamda derin değişiklikler ortaya çıkaracağını ifade ederken, kimileri de, inovasyon sürecinin bu teknik ile birlikte dahada hızlanacağını belirtiyorlar. Kimi bilim insanları ise, daha da ileri gidip, bunun „3. endüstriyel devrimin“ temelini oluşturacağını söylüyorlar. Bu arada tabi bazı itirazlar da söz konusu; bunlar, „evdeki bireysel üretimin materyal ve üretim giderleri açısından fabrikalardaki seri üretime göre daha fazla olacağını“ iddia ediyorlar.
Kim bilir? 30 yıl önce neredeyse bir araba fiyatına satılan Personal Computer (PC)'lerin bile bugün artık hemen hemen herkesin alabileceği fiyatlarda satıldığını düşünürsek..
İsterseniz şöyle biraz hayal edelim: 3D-Printer tekniği öyle bir gelişme seviyesine geliyor ki, fabrika tipi üretim artık bir istisna teşkil ediyor; yada, bizim şu an bildiğimiz anlamdaki fabrikalar ortadan kalkıyor. Bütün bunların yerine, bireysel ihtiyaca göre üretimde bulunan tek tek insanlara hammadde sağlayan firmalar geçiyor. Böylesi „üreticiler toplumunun“ Marx'ın analiz ettiği kapitalizm ile ilişkisinin olmayacağı çok açık değil mi!.
Ne dersiniz, bütün bunlar hayal mi acaba? Bu tekniğin, bulunuşundan bugüne dek geçirdiği 30 yılda katettiği mesafeye bakılırsa, bence pek değil.
Üretimin pratikte direk tüketicide vuku bulması ile, transport ve logistik gibi çevre üzerine olumsuz etkileri olan sektörler de, geleneksel biçimleriyle büyük ölçüde ortadan kalkıyor. Ayrıca,3D-Printer tekniğinin daha az enerji sarfını gerektirmesi, üretimde hammadde kaybını sıfırlaması, özcesi, kaynak ve enerji tasarrufuna katkı sağlaması, onun diğer çevreci özelliklerini ortaya koyuyor. Ekonomik açıdan ise, üretimin fabrika tipinden çıkıp bireyselleşmesi, yani yaygınlaşması, başka bir deyimle „ademi merkeziyetçi“ bir yapıya bürünmesi, sermayenin yoğunlaşma eğilimine karşı „mülkiyetin yaygınlaşmasını yada demokratikleşmesi“ni beraberinde getiriyor. Eğer üretici güçler bu şekilde gelişirse, yada „üretken tüketiciler“ belli bir üretim amacına yönelik bir „network“de kooperasyon yapmak üzere biraraya gelerek yeni tipte bir „üretim tarzını“ hakim kılarlarsa, bu, ekonomide ve en nihayetinde toplumsal yaşamda „yaygın demokratikleşmenin“ en mükemmel biçiminin temelini teşkil edebilir.
Ne demiştik? Belki de gelecek toplumların yapısal temel hücresini oluşturan yeni bir „Do-it-Yourself“ Renaissance'sı doğuyor!Herkese bir“Personal Fabricator”! Geleceğin sloganı neden böyle olmasın?
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.08.2025
13.04.2025
25.02.2025
4.02.2025
22.12.2024
1.07.2024
12.05.2024
15.04.2024
3.02.2024
24.11.2023