Zeki ALPTEKİN
2019 yılında Almanya’da çevre örgütleri, girişimciler, enerji şirketleri ve hükümet, kömürlü termik santrallerin en geç 2038 yılında terk edilmesini kararlaştırdı. Bunu, karbon salımının 2030 yılına kadar yüzde 55 civarında düşürülmesini hedefleyen “iklim paketi” izledi. Buna paralel olarak endüstrinin bir yanı ile hidrojen enerjisi aracılığıyla dekarbonizasyonunun 2045 veya en geç 2050 yılına kadar başarılması, bu hedefle yenilenebilir enerji kaynaklarının daha da geliştirilmesi amaçlanıyor. Enerji-politikte bu dönüşümü anlamak, sürecin geçmişten gelen dinamiklerini ortaya çıkarmakla mümkün.
70’li yıllar itibarıyla enerji krizinin keskinleşmesi, küresel planda alternatif enerji kaynakları arayışını da beraberinde getirdi. Bu sürecin Almanya’daki yansımasının köşe taşlarından birini ise 1977 yılında anti-nükleer hareketin içinden gelişerek doğan, Freiburg şehrinde kurulan Öko-Institut oluşturdu. Bir diğeri ise 1979 yılından itibaren ete kemiğe bürünmeye başlayan yeşil hareketin (die Grünen) 1983 yılında yüzde 5 barajını aşarak parlamentoya girmesiydi. Bu gelişmeye fikirsel olarak eşlik eden, ekolojik hareketin Almanya’daki ilk sivil kurumu olan Öko-Institut’un 1980 yılında çıkardığı Enerji Dönüşümü – Petrolsüz ve Uranyumsuz Büyüme ve Refah adlı, ekoloji konusunda çığır açan kitap oldu. Kitapta yer alan çevreyi tehdit eden nükleer enerjiyi terk etme senaryoları ve alternatif enerji, özetle enerjide dönüşüm konseptleri toplumda güçlü bir yankı buldu.¹
Enstitü’nün 1985 yılında hazırladığı, ana teması bir yatırım stratejisi olarak enerji ekonomisinin yeniden yerelleştirilmesi olan “Yerel Yönetimler İçin Yeni bir Enerji Politikası” adlı ikinci araştırmasının yankıları federal parlamentoya ulaştı. Aynı yıl P. Hennicke adlı öğretim üyesi “Enerji Dönüşümü Mümkün” adlı eserini yayımladı. Tüm bunların sonucunda parlamentodaki ilgili komisyonlar 1990 yılında dekarbonizasyon yolunda adımlar atmaya başladı. Madalyonun bir yüzü bu.
Madalyonun diğer yüzünde ise yenilenebilir enerjilerin teknik gelişmelerle usulca yaygınlaşmaya başlaması var. Otonom-bölgesel gelişmeleri içeren böylesi nicel birikimler, 1991 yılında parlamentoya sunularak kabul edilen “Yenilenebilir kaynaklardan elde edilen elektrik enerjisinin sisteme verilmesi” yasası ve 1996 yılında imar yasasında yenilenebilir enerjiler lehine, onlara öncelik veren değişikler ile yeni bir çerçeveye kavuştu. Bu gelişmeleri, 1999 yılında kabul edilen “100 Bin Çatı-Solar-Programı” ile güneş enerjisinin yaygınlaştırılması hedefi izledi.
Bu noktada 1986 yılında vuku bulan Çernobil felaketinin, yenilenebilir kaynaklara geçiş sürecini daha da hızlandıran bir katalizör rolü oynadığını belirtelim. Bu bağlamda, 1987 yılında dönemin Norveç Başbakanı G. R. Brundtland’ın literatüre kattığı, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından üstlenilen, yeni sürdürebilir kaynaklara dayanan, “büyümede yeni bir devir” sözünü veren “sürdürülebilirlik” paradigmasını zikretmek gerekir. 1992’de Rio de Janerio’da düzenlenen, 178 ülkenin katılımı ile çevre ve kalkınma sorunlarının tartışıldığı, sonrasında iklim ve ekolojiye ilişkin “Nesiller Arası Adalet” deyiminin şekillenmesine öncülük eden ilk küresel toplantı sonrası 1997’de yapılan Kyoto Konferansı ile endüstri ülkeleri için sera gazı salımlarını sınırlayıcı, bağlayıcı hedefler belirlendi.
Almanya’da konuyla ilgili gelişmeler bir üst noktasına, parlamentoda kabul edilip 1 Nisan 2000’de uygulanmaya başlanan ve 1991 yılındaki yasa yerine geçen “Yenilenebilir Enerjiler Yasası”yla (EEG: Erneuerbare-Energien-Gesetz) sürecin güvence altına alınması ile ulaştı. Uygulamaya konmasından itibaren ihtiyaçlar doğrultusunda beş defa yenilenen bu yasa, Enerjide Dönüşüm’de devrim niteliğinde bir dönemeç idi.
Yenilenebilir Enerji Yasası Vergisi ve Enerjide Geçişin Finansmanı
Yenilenebilir enerji yasası vergisiyle yenilenebilir enerjilerin diğer klasik enerji kaynakları ile rekabet edebilir bir konuma gelip gelişmesi, böylelikle Enerjide Dönüşüm politikasına katkısı finanse edildi. Özetle: Yenilenebilir enerji üreticileri, elde ettikleri elektriği, bunun için önceden tespit edilen destek alım fiyatları ile sisteme veriyor. Şebekeyi organize eden dağıtıcılar bu elektriği borsada satışa sunuyor. Borsada oluşan fiyat, destek alım fiyatlarından daha az olduğu için aradaki fark önce devletin bütçesinden ödeniyor. Yenilenebilir enerji vergisi payı olarak, elektrik tüketen herkesten elektrik faturası ile toplanıyor. 1 Ocak 2023’ten itibaren bu desteğin finansmanı hane halkı üzerinden tamamen alınarak bütçeye yüklendi.
Sonuç olarak; başlangıçta göreceli pahalı olan güneş, rüzgâr ve biyokütle gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilmiş olan elektriğin -diğer klasik enerji kaynaklarıyla rekabetçi olabilmesi için- devlet destekli alımlarla (20 yıl garantili sübvansiyonlarla)- bu yasayla desteklenmesi, yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen enerjilerin piyasaya başarıyla girişinin en o¨nemli aracı oldu. Yeni tip enerji kaynaklarının bu bazda giderek yaygınlaşması başarının kanıtı niteliğindeydi. Gelinen noktada bugün yenilenebilir enerjiler klasik enerji kaynakları ile fiyat olarak rekabet edebilecek düzeyde, hatta çoğu kez onların altındaki seviyelerde oluşabiliyor. Ülkemiz dahil dünyada tam 77 ülke bu yasanın o¨nemli bileşenlerini şu ya da bu s¸ekilde üstlendiler.²
2003 yılında Avrupa Parlamentosu’nun karbon emisyon ticaret sisteminin uygulanmasını karar altına almasının peşi sıra Tesla 2006 yılında ilk e-otomobil seri üretimine başladı. 2010 yılında Kuzey Denizi’nde ilk offshore-rüzgâr enerji santrali (RES) parkı işletmeye alındı. 2011’de Fukuşima Nükleer Santrali’ndeki felaket, Almanya’da atomun parçalanması yolu ile nükleer enerji elde etme anlayışının ve buna dayanan enerji ideolojisinin deyim yerinde ise yerle bir olmasının dönüm noktası oldu. A. Merkel liderliğindeki koalisyon hükümeti 2023 yılına kadar nükleer enerji santrallerini terk etme kararı aldı.
Pek somut bir sonuç getirmeyen Rio de Janeiro’daki 2. Çevre Konferansı’ndan (2012) sonra 2015 yılında yapılan Paris İklim Konferansı, alınan kararlar açısından bir miladı ifade eder. 195 ülke, Birleşmiş Milletler (BM) inisiyatifinde yerküreyi tehlikeli iklim değişikliklerinden koruma hedefinde, küresel sıcaklık artışını gelecekte 1,5-2 derece ile sınırlamayı -imzacı ülkeler itibarıyla- bağlayıcı olarak karar altına aldı. Eksikliklerine rağmen bu karar, enerjide ve endüstriyel üretimde değişimin, dönüşümün en önemli kilometre taşlarından biri oldu.
Bunu aynı yıl Avrupa Birliği’nin (AB) tüm ülkelerinin 2050 yılına kadar kıtada sera gazı emisyonlarının sıfırlanması için Yeşil Mutabakat’ı kabul etmesi izledi. Söz konusu Mutabakat ile karbon salımlarının daha da pahalı hale getirilmesi, ağırlıkla kömür endüstrisinden geçinen kimi bölgelerin yeşil tekniklerle desteklenmesi hedeflendi. 2021’de J. Biden ABD’nin 2035 yılına kadar karbonsuz enerji kaynaklarından elektrik üretimi hedefini açıklayarak, bunu küresel seviyede somutlaştırmak üzere yaklaşık 40 kadar devlet ya da hükümet başkanını sanal bir “iklim zirvesi”ne davet etti. Aynı yıl, Çin devlet başkanı, ülkesinin en geç 2060 yılına kadar “iklim-nötr” olabileceğini ifade etti. Tüm bu kararların nasıl yaşama geçirileceği sorusu insanlığın önünde durmakla birlikte, ABD ve Çin gibi dünyanın en büyük karbon emisyoncularının bu kararları almaları, önceden ayak sürdükleri Paris Anlaşması’na katılmaları, çevrecilik konusunda yine dönüm noktası niteliğinde…
2021 yılında Almanya Anayasa Mahkemesi aldığı bir kararla “iklim korumasının devletin hedefi olduğu, bu konuda erteleme nedeniyle doğabilecek maliyetlerin gelecek nesillere aktarılamayacağı” gerekçesiyle, hükümetin belli belirsiz iklim koruma planlarını somutlaştırması, uzun erimli ve bağlayıcı hedefleri karar altına alması gerektiğine hükmetti. Bununla Almanya’daki öncelikler, sürekli olarak “sürdürebilirlik” yönünde belirlenmiş oldu.
Enerjide Dönüşüm politikası hep çelişkili şartlarda olgunlaştı. Özellikle Fukuşima’daki faciadan sonra artık açıkça savunulamayan, eskinin klasik fosil enerji kaynaklarını önceleyen politikalara, politikacıların “sessiz” direnişlerine, son olarak pandemi ve Ukrayna’daki savaş krizi bahanesi ile atom-kömür enerjisini tekrar canlandırma çabalarına rağmen Enerjide Dönüşüm kavramı -küresel ısınma gerçeğini, çevre sorununu inkâr eden AfD dışında- artık toplumun tüm kesimleri tarafından kabul gören, genel politik ve ekonomik tavrın yönergesi haline geldi. Toplam olarak; adım adım sadece yenilenebilir enerjilere indirgenen Enerjide Dönüşüm deyiminin kökeninde aslında basit bir dönüşümün ötesinde Enerjide Verimlilik Devrimi ve Tasarruf anlayışı vardır.
Enerjide verimlilik, elde edilmek istenen bir sonuç ile bunu elde etmek için harcanan enerji arasındaki ilişkiyi, bir girdi-çıktı ilişkisini, bir fayda-maliyet ilişkisini anlatır. Ürünü elde etmek için harcanan enerji ne kadar azsa enerji verimliliği o kadar yüksek demektir. Bu nedenle elektrifikasyon bazlı Enerjide Dönüşüm, yenilenebilir enerji kaynakları ve enerjide verimlilik ile birlikte -özellikle fosil kaynaklardan kullanımı durumunda- enerjide tasarruf da, ekolojik denge ve korunum açısından önemlidir. Bu nedenle Almanya’da federal hükümet 2019 yılında kabul ettiği Enerji Verimliliği Stratejisi kapsamında, 2050 yılına kadar -2008 yılına göre- birincil enerji tüketimini yarılamayı, AB Enerji Verimliliği Hedefi çerçevesinde 2030 yılına kadar en az yüzde 32,5’lik bir tasarrufu hedefliyor.³
Bazı hesaplamalara göre ise enerji harcamaları genelde yüzde 8-12 oranlarında azaltılabilir. Hatta kimi araştırmalara göre verimlilik yüzde 40’lara kadar varabilir. Bu, enerji ve hammadde verimliliğinin yükseltilmesinin ekonomik büyümenin üzerinde olması ile mümkün. İşte tam da bu nedenlerden dolayı Enerjide Dönüşüm sadece yenilenebilir enerjilerle sınırlı olmayıp enerjinin ve hammaddenin etkin-verimli kullanımını da içerir. Pratikte bu, binaların daha iyi izolasyonu, enerji tasarruflu yeni üretim tekniklerinin ve aletlerin kullanılması, üretimin, ulaşımın, aydınlatmanın ve ısınmanın daha az enerji ile kotarılması, üretimde geri dönüşümlü hammadde oranlarının artırılması vs. gibi hayatın tüm alanlarını kapsar; bir yerde yaşamın yeni bir zeminde reorganizasyonu anlamına gelir. Enerjide Dönüşüm, tüm bu faktörlerle birlikte, hammadde, tasarruf ve enerji etkililiği-verimliliği ile birlikte ele alındığında bir anlam ifade eder.
Yenilenebilir enerjilere geçiş, bir yerde eskinin merkeziyetçi enerji sisteminden adem-i merkeziyetçi sisteme geçişi de ihtiva eder. Çünkü biyogaz çoğu kez yerel bazda üretilir; RES’ler, rüzgârın kuvvetli estiği, solar parklar güneşin en fazla ışıdığı yerlerde kurulur. Böylesi adem-i merkeziyetçi sistem, klasik kaynaklara göre nispeten “düzensiz” üretilen enerjiyi (güneş her zaman ışımaz, rüzgâr her zaman esmez) değişik zaman ve miktarlarda ortaya çıkan ihtiyaçlara cevap verebilecek s¸ekilde “depolayabilme”, ihtiyaç durumunda şebekeye verme ve en uygun anda (mesela fiyatların düştüğü dönemlerde) kullanıma açık olma yeteneğinde de olabilmelidir. Bu ise yeni enerji depolama tekniklerinin geliştirilmesini, karmaşık enerji tedarik sistemini, “akıllı” dağıtım ağlarını, şebekelerini zorunlu kılar. Smart Grid adı verilen, elektrik üretim birimlerini, enerji depolama bazlarını tüketicilerle “akıllı” şebeke üzerinden modern teknikle birbirine bağlayan bu sistem, Enerjide Dönüşüm’ün en önemli ayaklarından biridir. Enerji sisteminin bölgelerarası iletim temelinde kurgulanması, birbirleriyle bağlanması ise dağıtım kaybının en aza indirildiği, iletimin en pürüzsüz şekilde ilerlediği bir Overlay Ağı ile sağlanır.
Toparlayacak olursak; Enerjide Dönüşüm politikası elektrik, ısı ve mobilizasyon olarak üç sektöre dayanır; iklim-nötr düzeni sağlamak için bunların klasik fosil kaynaklardan elektrifikasyon yoluyla arındırılması hedefini içerir. Söz konusu dönüşüm bu açıdan kömür ve petrole dayalı enerji sektörlerinin artık desteklenmemesi anlamına geliyor. Konseptte yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesi, enerji depolama birimlerinin inşa edilmesi, enerji verimliliğinin yükseltilmesi ve enerji tasarrufu öne çıkıyor. Uzmanlara göre bu bağlamda, şimdiye dek birbirinden bağımsız olarak telakki edilen sektörlerin bundan böyle birbirleriyle bağlantılı olarak düşünülmesi, ısı pompalarının elektrifikasyonu, trafikte elektromobilizasyon önemli rol oynuyor. Peki 2045 Almanya’sı nasıl planlanıyor?
Almanya 2045 Vizyonu
Almanya’nın elektrifikasyon bazlı Enerjide Dönüşüm konseptinin yaşama nasıl geçirileceğini, ülkenin önde gelen kuruluşlarına yaptırılan bilimsel çalışmalara, analizlerine dayanarak özetleyecek olursak;
2045 yılında yenilenebilir enerjiler, sanayi için enerji, konutlarda ısı ihtiyacı ya da mobilizasyon için enerji ihtiyacının tamamını karşılıyor. Almanya yılın her günü ve her türlü iklim şartında iklim-nötr olarak yaşıyor, mobilize oluyor ve üretiyor. Bunlar yaşamın tüm alanlarının elektrifikasyonu ile, elektrik odaklı enerji dönüşümü sayesinde oluyor.
Otobanlarda kendi kendine hareket eden ağır vasıtalar elektrik hatlarından aldıkları yeşil enerjiyi sadece aracı hareket ettirmek için değil, aynı zamanda hareket halinde iken pillerini doldurmak için de kullanıyorlar. Yollarda otomobiller de tamamen elektrikli ve otonom olarak hareket ediyor. Bunlar trafikte kendi kendilerine organize olarak, ağır vasıtalar ise arka arkaya enerji tasarruflu hareket ediyor, yollarda tıkanma olasılıklarını en aza indiriyorlar. Malların nakliyesi, kitlelerin mobilizasyonu büyük oranda raylı sistemlerle yapılıyor. Otobanların kenarında yol boyunca monte edilmiş solar sistemler hem enerji üretiyor hem de gürültü kirliliğine karşı korunma oluşturuyor. Bunlar ve bisiklet yolu gibi asfaltlanmış alanlarda çatı görevi de gören güneş panelleri enerji üretiyor. Yolların sadece yüzde 3’nün bu şekilde kullanılması durumunda bile, Almanya’da tüm konutların elektrik enerjisi ile beslenebilmesi olanaklı hale geliyor.
Güneş panellerinin yanı sıra rüzgâr enerji parkları 2020 yılına göre en az üç katından fazla elektrik üreterek enerji dönüşümüne destek veriyor. Rüzgâr gülleri akıllı kamera sistemi sayesinde göçmen kuşları fark edip durabiliyor. Kırsal bölgelerde biyolojik çeşitliliği korumak, sürdürebilirliği sağlamak için biyogaz üretimi 2020 yılı seviyesinde tutulacak. Biyokütle, hidrolik ve jeotermal gibi yenilenebilir kaynaklar toplamda enerji ihtiyacının en fazla yüzde 5’ini karşılayacak. Güneş enerjisi toplam enerji ihtiyacının yaklaşık üçte birini, rüzgâr enerjisi ise elektrik ihtiyacının yüzde 50’den fazlasını karşılayacak.
Güneş panelleri sadece konutların çatılarında değil, binaların cephelerinde de bulunuyor. Enerji etkin yalıtımlı bina inşası, konutların enerji gereksinimini oldukça azaltıyor. Ayrıca diğer enerji-etkin teknolojiler, mesela şehirlerdeki kanalizasyon ya da metro tünelleri gibi diğer ısı kanallarında 12 derecenin altına düşmeyen sıcaklık seviyesi, ısı pompalarını elektrik enerjisinin yardımıyla sıklaştırarak ısı enerjisini daha yüksek seviyeye taşıyabilen kaynaklardır. Burada ısı pompaları 1 kWh yeşil elektrik ile 3 kWh’ın üzerinde ısı enerjisi üretiyor.
Sadece ısı tedariki değil, trafik de 2020 yılına kıyasla gözle görülür bir şekilde değişiyor: Yollarda elektrikli otomobil trafiği de azalıyor. 2020 yılında trafik gürültü kirliliğine sebep olurken 2045’te arabalar oldukça az gürültüye neden oluyorlar. Yeni trafik konseptleri ve e-mobilizasyon insanların yaşam kalitelerini yükseltiyor. Yakın ulaşım, toplu taşıma ve bisikletlerle sağlanıyor. Ve bunlar için her yerde enerji depolama istasyonları var. Bunun dışında şehirlerde dakika başına, caddelerdeki çizgi hatlarla yönlendirilen sürücüsüz otobüsler dolaşıyor. Bunun dışında, bir aplikasyon ile otonom hareket eden taksiler çağrılabiliyor. Kitlesel ulaşım araçları ile, diyelim şehir dışına gelindiğinde başka yere aktarma yapmak için bir aplikasyon yardımıyla bir aile taşıtı ya da otonom hareket eden araba veya şoförü tarafından sürülebilen otomobil veyahut bisiklet “emre amade” oluyor.
Elektrikle çalışan bütün taşıtlar, pilleriyle birlikte toplamında çok önemli ve geniş bir enerji depolama kapasitesi taşıyor. Çünkü tam dolu olmaları halinde tüm Almanya’yı iki gün boyunca elektrik enerjisi ile besleme kabiliyetine sahipler ve bu özellikleri elektrik tarifesindeki esnekliği destekler nitelikte. Güneşin bol ışıması, rüzgârın kuvvetli estiği anlarda, yani elektriğin uygun fiyatta olduğu durumlarda piller enerji ile doldurulur. Yeşil elektrikteki bu uygun fiyatı ısı pompaları da kullanabilir: Güneşin ve rüzgârın bol olduğu vakitlerde pompalar ısıya ihtiyaç duymasalar bile çalışmaya devam eder; gündüzleri elde edilen ısı enerjisi su tanklarında depolanır, geceleri rüzgârsız ve güneşsiz zamanlarda pillerden gelen yeşil elektrik şebekeyi destekler, böylece gelir elde edebilirler. Aynı zamanda tankta depolanan ısı enerjisi evde ferah ve serin bir ortam sağlar.
Yaşam sürelerinin yüzde 90’nını park halinde geçiren arabalar, yeterli güneş ve rüzgâr enerjisi olduğu anlarda elektrik yüklemek ve bunun bir kısmını şebekeye vererek onu desteklemek için önemli depolama kaynaklarıdır. Elektrik enerjisi ihtiyacının güncel enerji arzına esnek uyumu, yenilenebilir enerjilerin yaygınlaştırılmasını muazzam ölçüde destekler. Endüstri de kendi enerji ihtiyacını esnek bir şekilde organize edebilir, sanayinin yüksek enerji tüketen makineleri, öncelikle çatılardan paneller yolu ile yeterli yeşil enerji geldiği ya da şebekede çokça yeşil enerji olduğu zamanlarda, yani elektrik fiyatının uygun olduğu anlarda çalışmaya başlar. Fabrikalarda üretimde sıkça uygulamada olan basınçlı hava tankları ya da azot, fabrikanın çatılarında üretilen güneş enerjisi miktarına ya da uygun elektrik fiyatlarına göre ayarlanarak yenilenebilir enerjileri depolama araçları olarak kullanılır. Sonuç: Zamana ve yerine göre esnek üretim biçimi, kendi imkânları ile üretilen enerji, elektrik ihtiyacının büyük bölümünü karşılamaya yeter. Böylelikle yüksek verimle çalışan solar hücrelerin işletmelere maliyeti, kW başına sadece birkaç senttir. Esnek uyum ya da uyarlanma, büyük enerji depolama tesislerine olan ihtiyacı oldukça azaltır, böylelikle maliyetler düşürülmüş olur.
Tüm bu esnek uyumlara rağmen yılın belli günlerinde, büyük elektrik depolama tesislerinde enerjiye ihtiyaç vardır. İklim-nötr olarak üretilen enerjiyi doldurmak üzere elektrolizler, yeşil enerji ile tatlı suyu ayrıştırarak yüksek enerji ihtiva eden hidrojen üretir; güneşin ve rüzgârın bol olduğu zamanlarda toplanan enerji yeşil hidrojen gazına dönüştürülerek, önceleri doğal gazın saklandığı yeraltındaki oluklarda saklanır; yenilenebilir enerjilerin az üretilebildiği zamanlarda, hidrojen gazı boru hatları ile enerji çevrim santrallerine getirilerek buralarda elektrik enerjisine dönüştürülür. Uzun “karanlık” ve rüzgârsız “sakin” günlerde şehirlerdeki Kombine Isı ve Enerji Santralleri yeşil hidrojeni kullanır. Bu santraller sadece hidrojen gazından elektrik üretmekle kalmazlar, aynı zamanda dolaylı olarak ürettikleri atık ısı ile şebeke üzerinden komşu konutları besleyebilmeleriyle etkin ve fonksiyoneldirler.
İklim-nötr olarak üretilen hidrojen enerjisi sadece yenilenebilir enerji kaynaklarının yetersiz kaldığı zamanlarda değil, kimya endüstrisinde önemli temel maddelerin (mesela amonyak) üretiminde kullanılır, demir-çelik üretiminde eskinin kömürü yerine kullanılan enerji taşıyıcısıdır; bir zamanların uçak yakıtı olan keroseni ikame eden sentetik yakıtlarda (synfuels) uygulanır.
Rüzgâr ve güneş enerjisinin elektrolizler vasıtasıyla hidrojen gazına dönüştürülmesi, taşınmak üzere sıvılaştırılması muazzam miktarlarda enerji gerektirmesi nedeniyle yeşil enerjiyi direkt olarak kullanmak ekonomik ve ekolojik açıdan en anlamlısıdır. Bu açıdan ısının mobilizasyonunda ve endüstride yeşil enerji, hidrojen gibi başka enerji taşıyıcılarına başvurmadan mümkün olduğunca doğrudan kullanılır. Hava ve deniz ulaştırmacılığında iklim-nötr enerji taşıyıcıları (synfuels) kullanılır.
Böylesi elektrifikasyona dayalı enerji dönüşümü çok etkindir ve tek tek yenilenebilir enerji tesislerinin “akıllıca” birbirleriyle bağlanmasında tayin edici rol oynar. Bunun için şimdiye kadar Avrupa’da var olan elektrik ağları daha da yaygınlaştırılıyor. Ve bu sistem ek olarak özel hatlar ile tamamlanarak Yüksek Gerilimli Doğru Akım İletimi destekleniyor; Portekiz’e ya da Kuzey Denizi’ne ulaşan bol rüzgârın ürettiği enerjinin fazla kısmı doğrudan uluslararası şebekeye verilip Avrupa’nın diğer yerlerinde ihtiyacı olan tüketicilere ulaştırılıyor.
Kuzey ve Doğu denizlerindeki deniz-üstü RES’ler Almanya’nın elektrik enerji ihtiyacının yaklaşık dörtte birini karşılar. Bu enerji, deniz kabloları vasıtasıyla karaya ya da özel olarak oluşturulmuş, elektroliz tesislerinin olduğu bir enerji adasına, burada bol olan rüzgâr enerjisi vasıtasıyla hidrojen enerjisine çevrilmek üzere iletilir, iklim-nötr olarak üretilen yeşil hidrojen boru hatları ile karaya taşınarak şebeke ile ilgili yerlere ulaştırılır. Hidrojen ağı, elektrik şebekesinin yanı sıra vardır ve önemli endüstri bölgelerini, mesela çelik üretiminin olduğu Ruhr havzasını ve Orta Almanya’nın kimya endüstrisini birbirine bağlar. Bu şebekeye sadece Almanya’da üretilen yeşil hidrojen enerjisi akmaz, güneş ve rüzgâr enerjisi ile Avrupa ülkelerinde ve Kuzey Afrika’da üretilen hidrojen gazı da verilir. Buradan ithal edilen hidrojen enerjisi ihtiyacın yaklaşık yüzde 20’sini karşılar, enerjinin yüzde 80’i ise ülke içinde üretilir.
2045 yılında ulaşılması hedeflenen bu yol, bir endüstri ülkesi olan Almanya için ekolojik-ekonomik ve toplumsal açıdan bir şansı ifade ediyor. Bunun için üretilen yeni teknolojiler ülkenin gelişmesini destekliyor, bunun sürdürülebilirliğini sağlıyor. Trafikte “akıllı” dönüşüm, yenilenebilir enerji arzına göre elektrik tüketimini ayarlayan bir sistemle sağlanan esnek elektrik tarifeleri, yeni enerji depolama teknikleri, Avrupa çapında elektrik ve yeşil hidrojen hatları Enerjide Dönüşüm’ün köşe taşları.
Elektrifikasyona dayalı enerji dönüşümünün 2045 vizyonu pratikte ana hatları ile bu şekilde. Kimilerine rüya gibi gelen bu vizyonun dayandığı bilimsel temeller, onun tasavvuru mümkün reel bir gelecek olduğunu gösteriyor. Ekoloji politik açıdan sürdürebilir bir gelecek için eksik olan tek şey, küresel enerji ve çevre krizinden hareketle çözümü iklim-nötr bir düzende gören politik anlayışın inisiyatif almasıydı. Şimdi yol haritası ve çerçevesi çizilen bu vizyon ile yola çıkıldı. Peki maliyetler?
Her yerde olduğu gibi Almanya’da da fosil enerji kaynakları, fiyatları suni şekilde düşük tutmak üzere sübvanse ediliyor. Bu miktarların Enerjide Dönüşüm nedeniyle ortadan kalkması durumunda, dönüşümün getirdiği ek yatırımların yaklaşık üçte ikisini karşılayan bir miktar ortaya çıkıyor. Dönüşüm için 5 trilyon euro olarak tahmin edilen yatırımların ekonomik büyümeyi pozitif yönde etkilemesi bekleniyor; ki burada dönüşüm tedbirlerinin alınmaması durumunda daha da artabilecek olan küresel ısınmanın olası maliyetleri göz önüne alınmamış! Uzmanlar, ülkenin bu miktarı kotarabileceğini tespit ediyor.
Almanya’da Enerjide Dönüşüm sürecinin geçmişini yerel ve küresel bağlamında ele alarak makro açıdan açıklamaya çalıştık. Süreci ilerleten tabandaki toplumsal-ekonomik mikro birimler, bölgesel-yerel Halk Enerji İnisiyatifleri ve tarihsel kooperatif geleneğinde yeşeren Enerji Kooperatifleri, yani Halk Enerjisi, Enerjide Dönüşüm konusunda özellikle öne çıkıyor. Bu da gelecek yazımızın konusu olsun!
__
¹Florentin Krause / Hartmut Bossel / Karl-Friedrich Müller-Reissmann, Energie-Wende: Wachstum und Wohlstand ohne Erdöl u. Uran; Alternativ-Bericht d. Öko-Inst., Freiburg, 2.Auflage, Frankfurt a. M. 1980.
²WWF Deutschland und Lichtblick SE, Megatrends der globalen Energiewende, Berlin 2015, s.22.
³https://www.bundesregierung.de/breg-de/schwerpunkte/klimaschutz/energieeffizienz–1755970
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.04.2025
25.02.2025
4.02.2025
22.12.2024
1.07.2024
12.05.2024
15.04.2024
3.02.2024
24.11.2023
6.08.2023