İhsan YILMAZ
İslamcılık ideolojisinin farklı versiyonları var. İslamcı bir örgüt olan Hizbut-Tahrir, şiddet ve terörü tamamen reddetmekle birlikte demokrasinin bir küfür sistemi olduğunu iddia eder ve seçimlerde oy kullanmayı reddeder. El Kaide, terörü de benimser. Hayrettin Karaman gibilerse, demokrasinin İslam’a uygun olmadığını, zarureten bu sistemde yer almanın gerekliği olduğunu, fırsat bulununca İslamcı bir sisteme geçilmesi için mücadele edilmesin şart olduğunu ileri sürer.
Adına İslamcılık denmeyen ama biraz analiz edildiğinde İslamcı olduğu görülecek bir anlayış da vardır. Bu, taşıyıcılarının bile çok büyük ihtimalle farkında olmadıkları, bir tür gizil (latan) İslamcılık, “Bürokratik İslamcılık” olarak isimlendirilebilir.
Mevcut literatürde, iktidarı yani devletin yönetimini “İslam adına” bir şekilde ele geçirip, devlet gücünü kullanarak toplumu “İslamileştirme” ideolojisine genel olarak İslamcılık ya da Siyasal İslamcılık deniliyor. İslamcılığı, çok temel olarak, devlet gücü ile toplumu İslamileştirme ideolojisi olarak tanımlayalım. Bu durumda, “Siyasal İslamcılık,” devlet gücünü elde etmek için siyasi parti ya da siyasi örgüt kurup, açıktan iktidara talip olan ideolojiyi tanımlar.
“Bürokratik İslamcılık” ise siyasi parti ya da devrimci vs. bir siyasi örgüt kurmadan, bürokraside etkin olarak, toplumu “İslamileştirme” mantalitesi olarak tanımlanabilir. Bir Bürokratik İslamcı, dinin bir siyasal ideoloji haline dönüştürülmesine karşı çıkıp, dinin siyasi çekişmelerin malzemesi olmasına itiraz edebilir. Ancak, tavırlarına ve hedeflerine bakıldığında, bu kişinin de bir sosyal mühendislikçi olduğunu, devletin gücü ile kendi tasavvurundaki “iyi” toplumu tepeden inme metotlarla inşa etme anlayışının bulunduğunu görebilirsiniz. Yani, bir bürokratik İslamcı, İslamın bence asıl ve ana hedefi olan “iyi” insanlar yetiştirme vizyonunun ötesine geçip devlet gücü ile insanların “iyi” hale getirilmesinin normal, kabul edilebilir ve İslami bir şey ve hatta hedef olduğunu düşünür.
Bir Bürokratik İslamcı, “nasılsanız öyle yönetilirsiniz”den yola çıkarak, “bir toplum iyi bireylerden oluşuyorsa, onlar hak ettikleri iyi sistemi ve yapıları önünde sonunda kurarlar; zorlamak ve hatta şefkatli devlet teşviki bile, insanları münafık yapar” mantıki sonucuna ulaşıp; sadece bireylere ve de sivil toplum faaliyetleri yolu ile ulaşmayı yeterli görmez. Halbuki, kötü bireylerin toplumu, ne iyi bir yönetim kurar ne de bu bir şekilde kurulsa bile bunun sürdürülebilir olmasına fırsat verir.
Bir toplumun çoğunluğu, rüşveti, yolsuzluğu, şikeyi, kamu malının yağmalanmasını, siyaset için yalan söylenmesini, güçlünün zayıfı ezmesini-sömürmesini, devletin insanlara zulmetmesini benimsiyorsa ya bundan rahatsız olmayıp hayatına devam ediyorsa, “iyi” çocukların yetişip de bürokraside güçlü konumlar elde etmesi ile bu toplum “düzelmez”. Bürokrasideki “iyi çocuklar”, adalet, hak, hukuk, demokrasi, şeffaflık, temizlik deyip kâğıt üzerinde kalması için çıkarılmış göstermelik kanunları uygulamaya kalkıştıklarında, toplumun çoğunluğu, siyasi temsilcileri, anketler ya da sessizliği vasıtası ile “iyi çocuklar”a, “sana ne, size ne” der ve onları bir şekilde elimine eder.
Siyasal İslamcılık nasıl İslam’ın temel felsefesine aykırı ise Bürokratik İslamcılık da aykırıdır. Hakkaniyetli bir anlayış olmadığı gibi, kalıcı “sonuç” da getirmez. Kısa vadede sonuç getirse de sürdürülebilir değildir. Çözüm, İslami grupların, devlet ya da toplum merkezli değil insan-birey merkezli tamamen sivil toplum faaliyetine odaklanmasıdır. Devlette elbette her kimlikten ve gruptan kişi olmalıdır ama devlet dini açıdan nötr olmalıdır ve herhangi bir din ya da ideoloji adına toplumu “iyi yapmaya” girişmemelidir.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYanlış hesap hukuktan döner 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanCHP’yi taşerona devretme derdi yüzünden iktidar da ülke de kaybediyor 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciToplum nefes alamazsa… 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKaos nereye açılır… 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUCHP ne yapsın? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçYenilenen CHP iktidarın CHP'sine karşı… 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİAK Parti CHP'ye demokratik dayanışma heyeti gönderse 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYanaşma kültürü ve siyasetin çürümesi 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasÇözüm süreci Suriye virajında 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Muaviye’nin İpleri”ni Değil, Demokratik Toplumu Güçlendirelim... 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Çözüm sürecinin yargı bacağı 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti CHP’siz yapabilir mi? 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKoca Ak Parti ve MHP’de sağduyu ve izan sahibi tek kişi kalmadı mı? 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENereye gidiyoruz? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayKilitlenmiş düzen: Hindistan örneğiyle yol gösterici planlamanın sınırları 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBaba ocağına polis kordonuyla giren evlat! 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTürkiye’nin Kürt Sorununu çözecek yaklaşım neden Suriye’de uygulanmasın? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci bozulmaz, bozulamaz 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSuriye’nin kimlik krizi ve İslamcı hibritizm 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENHayra alamet şeyler değil 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZİktidarın CHP Planı, muhalefetin geleceği 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞGürsel Tekin konusunun pek konuşulmayan tarafı 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYolun sonu 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'nin umudu eğitim: Cumhuriyet’in en önemli başarısı, bugün sınav usulsüzlüğü ve fırsat eşitsi 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKYeni devlet kurulurken 7.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
3.02.2016
26.06.2016
22.06.2016
18.06.2016
16.06.2016
14.06.2016
12.06.2016