Aslı Aydıntaşbaş
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bugün yapılacak yemin töreninden sonra yeni bir sistemle yönetilecek olan Türkiye Cumhuriyeti’nin başına geçecek.
Siyaset bir yana, yeni sistemin günlük hayatlarımız için ne anlam ifade ettiğini, gazetelerde okuduğumuz devasa bürokratik değişikliklerin sıradan vatandaşı nasıl etkileyeceğini henüz bilmiyoruz.
Ancak kuşkusuz, sistemde tüm güç, devlette tüm yetki, eskiden Çankaya, bugün ise ‘Beştepe’, ‘Saray’ ya da ‘Külliye’ diye anılan Cumhurbaşkanlığı’na geçecek. Bu da bildiğimiz anlamda birbirini dengeleyen, zaman zaman frenleyen ya da ifrit eden farklı devlet güçleri arasındaki ‘ortaklık’ döneminin kapandığı anlamına geliyor. Artık farklı güçler yok, tek bir güç var.
Yeni sistem, denge-fren ve demokratik kurumlar açısından kusurlu ve eksik olsa da artık neredeyse geri döndürülmesi imkânsız bir değişim getiriyor. İleride iktidar değişse dahi bu noktadan sonra parlamenter sisteme geçiş pratikte zor.
Bir anlamda bugün itibarıyla ‘ikinci cumhuriyet’ dönemine geçtik demek, abartı olmaz sanırım.
Ancak ‘başkanlık sistemine’ geçmiş olmak, Türkiye’nin sorunlarının azaldığı anlamına gelmiyor. Tam tersine, dün bizi bekleyen devasa sorunlar, bugün de karşımızda.
Bu sorunlar ekonomi, Batı ile sancılı bir kırılma süreci ve demokrasi eksiği; hepsi birbiriyle ilintili üç temel mesele. Bunlar, hangi sisteme geçersek geçelim, Türkiye’nin çözmeden rahat edemeyeceği sorunlar.
Dün iktidara yakın gazetelere göz attığımda, hepsinde bir ‘yumuşama’ mesajı verilmeye çalışıldığını gördüm. İyimser bir hava veren manşetler var. Bizde âdettir, seçimden sonra hep iyimserlik rüzgârı eser. Bunun birkaç ay sürmesi beklenir.
Ancak haberlerin detaylarını okuduğumda, bu ‘yumuşama’ vaadini fazlaca ürkekçe buldum. Cesur bir reform sözü yok. Hatta ‘reform’ lafı dahi yok. Gazeteler Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Partiler üstü kabine’ ve ‘Şimdi tevazu ve gönüllere girme zamanı’ mesajlarını öne çıkarıyor. Ancak Erdoğan’ın aynı konuşmasında, HDP bölücülükle, CHP ise ‘bölücüleri Meclis’e taşımakla’ suçlanıyor. Kabataslak bir bakkal hesabı yapsanız, bu açıklamalarla nüfusun neredeyse yüzde 40’ı şu ya da bu şekilde terör ve devlet düşmanlığıyla suçlanıyor. Bu da kutuplaşmayı devam ettiren bir üslubun tercih edildiğini gösteriyor.
Gerçek bir yumuşama için, Erdoğan’ın bugünkü konuşmasında CHP ve HDP seçmenine siyasi tavrından dolayı saygı göstermesi gerekiyor.
Ancak bu da yeterli değil. Bundan sonraki haftalarda atılması gereken somut adımlar var. Bir an önce ‘siyasi tutuklular’ meselesini gündeme almak lazım. Cezaevleri, yazdığı yazı, attığı twit, yaptığı paylaşım, taşıdığı pankart yüzünden hapiste olan insanlarla dolu. Osman Kavala ya da Nazlı Ilıcak’tan tutun da Grup Yorum’a kadar farklı renk ve ideolojik görüşte siyasi tutuklular var. Türkiye’nin artık ‘normalleşme’ ihtiyacı var.
Yeni hükümetin ilk gündemi ‘genel af’ olmalı.
Yine gazeteler, ekonomi yönetimine kabine dışından birinin geleceğini söylüyor. Olumlu. Anladığım kadarıyla istenen, Mehmet Şimşek olmayan bir Mehmet Şimşek. Coca Cola CEO’su Muhtar Kent ya da Goldman Sachs kökenli Çağlayan Çetin’in ismi geçiyor kulislerde.
Ancak yine aynı sorun var. Mehmet Şimşek olmayan bir Mehmet Şimşek, Mehmet Şimşek’in dediklerinden farklı bir şey söylemeyecektir. Piyasada 3 hafta iyimser bir rüzgâr estirebilir ancak nihayetinde, Türkiye’nin düşük büyüme, yapısal reform ve mali disipline gitmesi gerekiyor. Mesele kimi getirdiğimiz değil, onun bir ağırlığı olup olmayacağı...
Dış dünyayla ilişkiler, bir başka öncelik. Avrupa Birliği yolu artık kapandı; ancak Türkiye’nin AB ile ‘gümrük birliği güncellemesi’ gibi mütevazı bir hamle için bile siyasi normalleşme yolunda adım atması gerekiyor.
ABD’yle ilişkiler, çetrefil olmaya devam ediyor. Ankara’nın bir pazarlık unsuruna dönüşen tutuklu ABD vatandaşlarını bir an önce ‘Deniz Yücel formülü’ ile serbest bırakıp Halkbank’a ceza ya da S-400 gibi daha temel konularda Washington’la masaya oturması lazım.
Bütün bunlar için etkili bir kabine ve reform iradesi lazım.
Demokratikleşme hayali kurmuyorum bile; ancak Türkiye’nin düzlüğe çıkmak için mevcut sistemde bile ‘normalleşmesi’ lazım.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.08.2018
26.08.2018
23.08.2018
20.08.2018
18.08.2018
13.08.2018
10.08.2018
5.02.2018
3.02.2018
29.07.2018