Erol KATIRCIOĞLU
Yeni milliyetçilik farklı ulus-devletlerde farklı zamanlarda etkisini gösterdi ve iktidara geldi. Örneğin Brexit’de İngiliz milliyetçiliği, Amerika’da Trump milliyetçiliği, Macaristan’da Orban milliyetçiliği, Türkiye’de de Erdoğan-Bahçeli milliyetçiliği farklı zamanlarda da olsa kendi ulus-devletlerini millliyetçi ideolojiyle yönetir oldular.
İnsanlık tarihinde “milliyetçilik” milyonlarca insanın ölümüne neden olduktan sonra kendi sonuna doğru hızla ilerliyor. Gördüğümüz bu son milliyetçilik dalgası da bir süre sonra yine çok sayıda insan hayatına mal olarak bitecek ve insanlar yeni bir hayata gözlerini açacaklar. Gözlerini açacakları dünya ise, herkesin milliyeti, etnik kökeni ve inancını birlikte yaşayabilecekleri yeni bir dünya olacak.
Biliyoruz ki “küreselleşme” adı verilen süreç “ulus-devletlerin” “norm” ve “değer üretme” kapasitesini sınırlayarak onları homojenleştirdikçe ulus-devlet içinde yaşayanların kendi kimliklerini sorgulamalarına yol açtı ve sonuçta kendilerine dil, din ve kültür bakımından yakın insanlarla daha yakın olma duygusu yarattı. Bu süreç iki ayrı ulus-devlet tiplerinde farklı yürüdü. Batı’nın homojen ulus-devletleri aldıkları göçlerle heterojenleşirken, Doğu’nun daha kurulurken farklı ulusların üzerlerine kurulmuş olduklarından dolayı zaten heterojen olan ulus-devletleri küreselleşmenin etkisiyle kimlikleştiler.
İşte bu gelişme, ulus-devlet içinde, ulus-devletin kendisine (ya da kendilerine) ait olduğunun düşünen kimlikle (ya da kimliklerle), iddiaları ulus-devletin hala devam eden sınırlamalarına ya da dayatmalarına karşı kendi kimliklerini daha özgürce yaşamak olan kimlikler arasında siyasi gerilimlere ve çatışmalara yol açtı. Bu siyasi gerilimler zamanımızın ulus-devletlerinde bir ucu “yeni bir milliyetçilik”, diğer ucu “daha radikal bir demokrasi” ima eden yeni siyasetler oluşturdular.
Bu yeni milliyetçilik farklı ulus-devletlerde farklı zamanlarda etkisini gösterdi ve iktidara geldi. Örneğin Brexit’de İngiliz milliyetçiliği, Amerika’da Trump milliyetçiliği, Macaristan’da Orban milliyetçiliği, Türkiye’de de Erdoğan-Bahçeli milliyetçiliği farklı zamanlarda da olsa kendi ulus-devletlerini milliyetçi ideolojiyle yönetir oldular. Daha henüzAlmanya’da AFD’nin, Fransa’da Le Pen’in iktidara gelmelerine tanık olmadıysak da bunun da çok uzak olmadığını söyleyebiliriz.
Bu tarihe karşı çılgın gidişi durdurmak mümkün mü? Bence mümkün ama kolay değil. Topyekün bir zihni devrim gerekiyor. Peki içinde bulunduğumuz bu “yeni milliyetçilik” döneminde ki sonucun bundan öncekilerden farklı olmayacağı ve milyonlarca insanın ölümüyle sonuçlanacağı ortada olduğuna göre, böyle bir sonu önlemek için yeni bir şey söyleyen var mı insanlık adına?
Tabii ki var! Etkileri sınırlı olmakla birlikte “Radikal Demokrasi” düşüncesi üzerine yazan çizen ve düşünen birçok insan var. Böyle bir ihtiyaç çerçevesinde bu toprakların bir ferdi olarak Abdullah Öcalan’ı da saymak gerek. Her ne kadar hala “Bebek katili” gibi aşağılayıcı bir ifadeyle anılıyor olsa bile Öcalan’ın “Demokratik Konfederalizm” konusunda önerdikleri üzerine düşünmekte yarar var.
Var çünkü, yazımın girişinde de söylediğim gibi “ulus-devlet” formunun geleceği kalıcı bir form olarak görünmüyor. Nitekim bugünlerde yükselen “yeni milliyetçiliğin” ve bunun sonucu olan savaşın giderek insanlığı büyük bir yıkıma götüreceği ortada. O nedenle de “milliyetçiliklere” karşı, ulus-devletlerin ulaştığı çok-kimlikli yapıların yeni bir vizyonla yeni bir toplumsal düzen düşünmesi ve yaratması gerek. İşte bu çerçevede Öcalan’ın da önerisini dikkate almak ve böylelikle farklılıklarımızdan milliyetçi olmayan yeni bir “biz” yaratmak tartışmasına katkıda bulunmak mümkündür. Öcalan diyor ki:
“Demokratik konfederalizm bir devlet sistemi değil, halkın devlet olmayan demokratik sistemidir. Başta kadınlar ve gençler olmak üzere halkın tüm kesimlerinin kendi demokratik örgütlenmesini yarattığı, politikayı doğrudan ve özgür-eşit konfederasyon yurttaşlığı temelinde, yerelde kendi özgür yurttaşlık meclislerinde yaptığı bir sistemdir”.
Haksız mıyım?
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.07.2025
23.07.2025
19.06.2025
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025