Mehmet ALTAN

Mehmet ALTAN
Mehmet ALTAN
Tüm Yazıları
Basın Tarihi: Sahur Pilavı…
26.06.2025
56
Zaman akıp gidiyor ve Türkiye hiçbir temel sorununu çözemiyor. Sorunların Türkiye’yi çözdüğü bir kavşaktayız halbuki

Temcit pilavı, sahurda yenen pilavdır…

Sahurda pilav yapmak zaman aldığı ve uykuyu fazlasıyla böldüğü için pilav akşamdan yapılır. Sahurda kalkınca iş sadece ısıtılmasına kalır.

Bir konunun, her sabah ısıtılarak yenen yemek gibi tekrar tekrar gündeme getirilmesini eleştirmekte kullanılan bir deyiş haline gelmiştir.

Dünya kan revan içinde ama galiba bizim siyasetin ve anayasa tartışmalarının temcit pilavı da gene “baş örtüsü” olacak.

Kestirmeden gidilip “müflis tüccar eski defterleri karıştırırmış” da diyebiliriz.

***

12 yıl öncesinin ilk aylarına adım attığınızda da karşınıza gene “baş örtüsü” çıkıyor.

Danıştay 8. Dairesi’nin avukatların mahkemelerde başörtüsüyle görev yapmalarına olanak tanıyan kararı, gündemin ilk sırasına yerleşmiş…

Danıştay kararı birkaç ay sonra da kesinleşmiş.

Aylarca medyanın baş konusu bu olmuş.

***

O dönemde çok tartışılan bir konu daha var…

Anayasa Mahkemesi, MİT mensupları hakkındaki ceza soruşturmalarını Başbakanın iznine bağlayan düzenlemenin iptal istemini reddetmiş.

Oldum olası buralarda devlet, hukuka karşı kendini nedense zırhlamış.

Kamuda çalışan birini hukukun sorgulayıp sorgulamayacağına bir üst makam karar veriyor…

Bugün de durum aynı.

Dün Askeri Şura kararları yargıya kapalıydı, bugün Hâkim Savcılar Kurulu (HSK) kararları hukuksal denetime kapalı.

Tek bir istisna var, o da “ihraç” kararları…

“Yetmez ama evet” referandumunun ülkeye hediyelerinden biri.

Ama 15 Temmuz süresindeki icraat da bu icraatı uygulayanların çoğu da hukuk devletinin denetiminden azade…

“Türkiye  bir hukuk devletidir.”

***

Temcit Pilavı sadece baş örtüsünde yok…

Kürt Sorununda da var.

12 yıl öncesinin medyasını tararken gene “çözüm sürecine”,  gene  “İmralı Ziyaretlerine” rastlıyorsunuz.

Ocak, Şubat, Mart aylarında hatta daha sonrasında da değişmeyen temel konu bu.

“Çözüm süreci” kapsamında BDP heyeti, Abdullah Öcalan’ı, kaldığı İmralı cezaevinde ilk kez ziyaret etmiş.

Terör örgütünce çeşitli tarihlerde kaçırılan 8 kamu görevlisinin serbest bırakıldığı Mart ayında Diyarbakır’da gerçekleştirilen Nevruz kutlamalarında, Abdullah Öcalan’ın İmralı cezaevinden gönderdiği mesaj Türkçe ve Kürtçe okunmuş.

Öcalan, terör örgütü PKK üyelerinin ülkeyi terk etmesi çağrısında bulunmuş.

“Okunmuş, bulunmuş” diye yazdığıma bakmayın, ben de oradaydım.

Zaman akıp gidiyor ve Türkiye hiçbir temel sorununu çözemiyor.

Sorunların Türkiye’yi çözdüğü bir kavşaktayız halbuki.

***

12 yıl önce de çözüm sürecinin “hediyeleri” söz konusu…

”Anadilde savunma” ve hükümlülerin cezaevinde eşleriyle görüşmesine imkân tanıyan kanun, Cumhurbaşkanı Gül tarafından onaylanmış.

Ve….

Paket kapsamında denetimli serbestlik tedbirlerinde yapılan değişikle yaklaşık 15 bin hükümlü ve 400’e yakın ağır hasta mahkûm için tahliye yolu açılmış.

2025 mi, 2013 mü ayırt etmek çok zor.

Bu arada…

“Susurluk” davasından hükümlü eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar da denetimli serbestlik hükümlerinden yararlandırılarak bir yıl 4 gündür bulunduğu Aydın Yenipazar Cezaevinden tahliye edilmiş.

***

Nisan ayında, kamuoyunda çok konuşulan çözüm sürecinde aktif rol üstlenecek 63 kişilik Akil İnsanlar Heyeti açıklanmış.

Kamuoyunda ”4. Yargı Paketi” olarak bilinen, insan hakları ve ifade özgürlüğü bağlamında bazı kanunlarda değişiklik yapan kanun, nisan ayının son günü yürürlüğe girmiş.

Hep aynı film…

Sağlam bir demokrasi ve hukuk devletine dönüşmek yerine, uygulanan “havuç, sopa” yöntemi ve siyasal rant edinme kurnazlığı…

Bu anlayış Türkiye’yi perişan ediyor ama siyaset kurumunun umurunda değil.

***

Bunlara rağmen terör olayları da aralıklarla ülkeyi rahatsız etmeye devam etmiş…

Türkiye, Şubat ayında ABD’nin Ankara Büyükelçiliği ve Cilvegözü Sınır Kapısı’ndaki patlamalarla sarsılmış. DHKP-C terör örgütü mensubu Ecevit Şanlı, üzerindeki bombayı ABD Büyükelçiliğinin ziyaretçi giriş kapısı önünde patlatmış.

Olayda güvenlik görevlisi Mustafa Akarsu hayatını kaybetmiş.

Şubat ayında, Cilvegözü Sınır Kapısı’nda da bomba yüklü araç patlatılmış. Patlamada 3’ü Türk 10’u Suriyeli 13 kişi hayatını kaybetmiş, 13’ü ağır 28 kişi yaralanmış.

Türkiye, mart ayında da terör eylemlerine sahne olmuş.

AK Parti’nin Söğütözü’ndeki genel merkez binasının karşısındaki bir siteden, lav silahıyla ateş edilmiş. Saldırıda binada maddi hasar oluşmuş.

Adalet Bakanlığının Milli Müdafaa Caddesi’ndeki ziyaretçi girişine de iki el bombası atılmış. Saldırganların DHKP-C terör örgütüne üye oldukları belirlenmiş.

Mayıs ayında Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde belediye ve postane binası önünde bomba yüklü iki araç patlatılmış.

Patlamada 52 kişi hayatını kaybetmiş, 53 kişi yaralanmış.

***

Ve doğanın en değişmeyen yasası: Ölümler…

Şarkıcı Şenay Yüzbaşıoğlu, edebiyatçı Metin Kaçan, ressam Burhan Doğançay, Mehmet Ali Birand, Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, İsmet Kür ve Ferdi Özbeğen 2013 yılının ilk ayında bizi terk etmişler…

Birkaç ay sonra “Müslüm Baba” da daha 60 yaşında olmasına rağmen aramızdan ayrılmış.

***

Türkiye’nin tomografisini mi çekmek istiyorsunuz, basın tarihine bakın.

Hemen iki şeyi göreceksiniz…

Bir, öyle bir geçer ki zaman…

İki, Türkiye temelde hiç değişmez.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar