İsrailli eski futbolcu Eyal Berkoviç, Türkiye'yi hedef almış. Bir İsrail kanalında diyormuş ki:

"Çeyrek finalde Hamas’la berabere kaldık ve onları penaltıda yendik. Yarı finalde İran’ı yendik. Finalde Türkiye var."

İktidar medyası ve propagandistleri bu videoyu sevdi, hem dolaştırıyorlar. Hem de ciddiye alınsın, diye Berkoviç'i İsrailli gazeteci olarak sunuyor çoğu.

Vaat edilmiş toprakların Türkiye'ye uzandığına, her ne kadar inkâr etse de İsrail'in Siyonist hayallerle Türkiye'yi tehdit ettiğine, asıl hedefin biz olduğumuza inanmayanlara kızıyorlardı zaten.

Gerçi Diyanet’in İslam Ansiklopedisi, Arz-ı Mev’ud maddesinde aksini söylüyordu.

Vaat edilmiş toprakların doğu sınırı, en geniş olduğu Hz. Süleyman devrinde bile asla Fırat’a ulaşmamıştı. Kuzey sınırı da eski Ahit'in hiçbir yerinde Lübnan'ı aşmıyordu.

İslam Ansiklopedisi'nde yazana bakılırsa "doğu sınırının Fırat’a kadar uzatılması, ideal ölçülere göredir ve Yahudi tarihinde hiç gerçekleşmemiştir..."

Ama bunu dahi hatırlatamıyordunuz. Yine de gafletle, hainlikle, hatta İsrail adına etki ajanlığıyla suçluyorlardı.

Şimdi ellerinde İsrailli bir herzevekilin ağzıyla itirafı da var, lâfları üstüne daha lâf söyletirler mi!

Halbuki ikna olmuştuk çoktan. İkna eden de MHP lideri Bahçeli'ydi. "İsrail'in amacı Anadolu coğrafyasını çevrelemek, terörsüz Türkiye hedefini baltalamaktır" diye uyarıyor kaçtır.

Evet, terörsüz Türkiye sürecini baltalamak İsrail'in işine gelir. İşte bu inandırıcı.

Peki bu bilgiyle ne yapmamız bekleniyor?

SİZ DE İNANIN ARTIK SIRANIN BİZDE OLDUĞUNA

Yani tamam, inandık İran'dan sonra sıranın bizde olduğuna. Kuşatmaya alınıyoruz, çember daralıyor. Âmennâ da, yarma harekatı için ne yapmalıyız?

Siz baştan beri savunanlar da inanıyorsanız İsrail tehdidine, Bahçeli'nin bir önerisi var. Bu öngörüyle ne yapmamız gerektiğini anlatmaktan dilinde tüy bitti.

Önerisi, terörsüz Türkiye sürecini hızla tamamlamak. Herkes için hukuk ve demokrasiye dönerek iç cepheyi güçlendirmek...

Bunun için bastırmakta, acele etmekte Bahçeli'nin ne kadar haklı olduğunu görüyoruz.

İsrail tehdidini, milleti korkutup iktidarın arkasında toplamak için kullanılacak bir şey zannedenler ikna olmadı mı yoksa? Çünkü tehdidi köpürtüyor ve fakat hangi tedbirle, nasıl korunacağımızı umursamıyorlar.

İlk Çözüm Süreci, IŞİD'le mücadele üzerinden PKK'ya Suriye'de meşruiyet ve toprak sunan bir fırsat penceresi açılarak baltalanmıştı.

Şimdi İsrail'in İran'a saldırısıyla Kandil'e, tarafını güçlüden yana doğru seçerse o pencerenin hâlâ açık olduğu gösteriliyor. Ayartmayı başarırlarsa Bahçeli'nin endişesi haklı çıkacak, süreç yine baltalanacak.

MHP liderinin acelesi, sürecin üstüne titremesi bundanmış.

Haydi öyleyse, siz de sözle kalmayıp ikna olun artık.

İmamoğlu'yla Demirtaş'ın bile cezaevinden omuz verdiği, CHP'nin dahi iteklediği süreci tekleten, aksatan, zamana yayan, ağırdan aldıran iç kavgayı bırakın da el atın şuna, iç cepheyi güçlendirelim.

Bakın, bahsettiğiniz o İsrail tehdidi kapıya dayandı. Savunduğunuz şeye sizin kendinizi inandırmak için daha ne yapmalı?