Aslı Aydıntaşbaş
Donald Trump, geçen haftaki NATO zirvesinin ilgi odağıydı. NATO’ya veryansın etti, ‘Bak çıkarız ha!’ dedi, Almanları kızdırdı, yemeyip içmeden Twitter üzerinden herkesi ifrit etmeye devam etti.
Ancak NATO zirvesinde Trump’ın tuhaf tavırları dışında daha önemli birkaç dinamik daha vardı. Birincisi, Avrupa’nın artık bazı konularda ABD’den ayrışmasının kaçınılmazlığının ayyuka çıkması. Belki onlarca yıl alacak bir sürecin daha başındayız; ancak 2020’de ABD’de iktidar değişmezse, Avrupa eninde sonunda ‘kendi kaderini tayin’ etmeye mecbur kalacak.
İkinci önemli dinamik de, Türkiye’nin Batı ittifakına dönüşü için kapının aralanmasıydı. Uzunca bir süredir Batı, adeta Tayyip Erdoğan’a vebalı muamelesi yapıyor, Ankara’ya mesafeli duruyordu. Kurumsal anlamda ilişkiler devam etse de Batılı liderlerde Erdoğan’la aynı fotoğraf karesine girmeme gayreti vardı.
24 Haziran seçimleri bu anlamda bir kırılma yaratmış gözüküyor. Buna ister ‘kabulleniş’, ister ‘temiz sayfa’ deyin Batı başkentlerinde ‘Ne yapalım? Erdoğan’ın bir yere gittiği yok!’ havası hâkim. Kimse Türkiye’deki gidişattan, Ankara’daki otoriterlik ve üçüncü dünyacılık sevdasından mutlu değil. Ancak çıkarlar, yine de Ankara’yla iş yapmayı gerektiriyor. Son yıllarda biriken kızgınlıklar, yerini ‘Ne yapıp edip Türkiye’yi Batı’da tutalım’ şeklinde daha pragmatik ve stratejik bir tutuma dönüşmüş durumda. Bu aşk değil, bir al-ver ilişkisi. NATO zirvesinde Angela Merkel’den Trump’a kadar tüm liderler Erdoğan’la uzun uzadıya görüştü.
Tabii burada Türkiye’nin akıbetini belirleyecek en önemli durum, ABD ile olan ilişkiler. Donald Trump, İngilizce de çok kullanılan bir ifadeyle ‘Erdoğan’la iş tutmak’ istiyor. Türkiye’yi cezalandırmak ya da ekonomik olarak ‘batırmak’ kimsenin çıkarına değil. Bir şekilde karşılıklı senkronize adımlarla ilişkileri uçurumun kenarından kurtarmak ve rayına oturtmak hedefi var.
Bu karşılıklı adımların birincisi, Mınbiç’te varılan mutabakattı. Mutabakat Mınbiç’in Türkiye’ye devredilmesi değil, sınırlarında ortak devriye ve uzun vadede YPG’nin Fırat’ın doğusuna geçmeye ikna edilmesi...
Şimdi adım atma sırası, Ankara’da.
Amerikalılar, Erdoğan’ın seçime kadar herhangi bir adım atmayacağını biliyorlardı. Şimdi Türkiye’deki tutuklu Amerikalıların ve konsolosluk görevlilerinin serbest bırakılmasını istiyorlar. ABD konsolosluğunda çalışan polislerden tutun da NASA mühendisi Serkan Gölge’ye kadar bir dizi tutuklunun serbest kalması, özellikle Kongre’den Türkiye’ye yönelik tepkileri dindirmek için şart gözüküyor.
Bu isimlerden en önemlisi, 20 aydır Türkiye’de tutuklu olan rahip Andrew Brunson. Brunson, misyoner bir ailenin çocuğu ve 24 yıldır Türkiye’de yaşıyor. Absürt iddialarla tutuklanması, Brunson’u kilise cemaati ve evanjelist camiada bir sembol haline getirdi. Amerika’nın her yerinde kiliselerde Brunson için dua ediliyor. Kongre, Brunson’un serbest bırakılmaması durumunda Türkiye’ye yönelik bir yaptırım paketi hazırladı. Trump hükümeti ise hem Kongre, hem de kilise liderlerine bu işi Ankara’yla anlaşarak halledeceğini söyledi.
Şimdi muhtemelen olacak olan, Almanya’yla gazeteci Deniz Yücel için bulunan formül gibi, Brunson’un 18 Temmuz’daki duruşmada ya serbest bırakılması ya da ‘ev hapsi’ alması.
Bu, iki başkent arasında belli bir yumuşama yaratır. Ama yetmez. Eylül itibarıyla ikili ilişkilerde aynı sorunlar yumağı karşımızda olacak. Trump yönetimi, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füze savunma sisteminden vazgeçmesini, onun yerine Patriot sistemlerini almasını isteyecek. Ankara, Halkbank cezasının düşük (yani en fazla birkaç milyar dolar) çıkmasını istiyor. İki ülke de Suriye’de ortak bir formülde anlaşmak, sonra da bunu Rusya’ya kabul ettirmek durumunda.
Anlayacağınız bundan sonrası pazarlık, pazarlık, pazarlık. Bir sorun bitiyor, bir diğeri başlıyor. Türkiye, Batı ile ilişkilerinde onlarca pazarlığı, bir anda, tek elden ve hata yapmadan yürütmek durumunda.
Bakalım nasıl yönetecek bu sorunlar yumağını...
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.08.2018
26.08.2018
23.08.2018
20.08.2018
18.08.2018
13.08.2018
10.08.2018
5.02.2018
3.02.2018
29.07.2018