Cem SANCAR
İçimizdeki İsrail mi desem, Teksas mı desem ne desem bazen şaşırıyorum. Mecazi kötü karakterim Jale, Nişantaşı enleminden köktenbeyaz Jale bile çoğu kez bunların yanında peri kızı gibi kalıyor!
Bence medyanın sosyali filan toptan, yüzde 60'tan çok daha fazlası "eskitürkiyecilerin" elinde. Kesintisiz süren psikolojik savaşa baktığınızda bunu anlıyorsunuz. Üst yapıda iktidar onlarda!
Biri, "Hrant Sömürüsünden" solcu bir şahsiyet, internet sitesinde bir yazı yazmış, akıllara seza!
"Din eve hapsolsun, babaanneninki gibi kalsın, di mi!' dediniz. Hapsolmasın. Dindar olmayan herkesi önüne katıp kovalasın. Kırbaçlasın.
Kafa da kesebilir. Sokakta döve döve insan da öldürebilir... IŞİD'den bu yana, artık sizden bir şey beklememeyi öğrendim. Kalan son saflık kırıntılarımı da Paris katliamının rüzgârı süpürdü" diyerekten.
Bir çıldırma ki sorma gitsin. İnsan bu metin Charlie Hebdo'da niye yayınlanmamış diye şaşıyor...
Somali'de selefi terör örgütü laik Türkiye'ye karşı bomba patlatıyor. Yürekler ağızda, ölümler var. Kendini liberal özgürlükçü diye tanıtan bir başkası, "Erdoğan'a değil masum insanlara yapılan saldırıyı kınıyorum!" diye tüyleri diken diken ediyor...
Mimarlar Odası Ankara Başkanı, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na dikilen 400 milyarlık lale İsrail'den alındığı "iddia ediliyor" şeklinde edepsizlikte ışık hızını geçince, haklı olarak "Mimarlar odasında fuhuş yapıldığı iddia ediliyor!" diyerek tiye alınıyor.
Sosyal hezeyanın borsası yüksek, iftira piyangosu revaçta...
Yolsuzluk oylamasında, Ak Parti milletvekillerinin gayet usturuplu, dikkate alınması gereken bir cümle serdettiklerini görmezden gelip, bu hakkı teslim etmeyip "işte bölünüyorlar" diye konuşmak, sadece akıl felci geçirmiş, temyiz kudretini yitirmiş insanlara mahsus bir özellik.
Tabii arada farklı kişilere farklı oy verenlere içi geçmiş bir dille "hain" yaftası yapıştıranlar da anlaşılamıyor pek. "Ne var ki bunda?" diye düşünüyor insanlık. Gizli oy demek, zaten bu değil miydi?
Demokrasi çıtası başka nasıl yükselecekti ki?
Parlamentoda MHP ve HDP temsilcilerinin birbirlerine, "ülkenin tapusu bende!" diye yumruk ve hışım sallamalarıyla olmuyor bu işler.
Sokaklar hızla değişiyor, toplum olgunlaşıyor, normal hayatta herkes birbirine düne oranla daha bir kibar davranıyor. Bireylerin çoğu yolda birine çarptığında artık dönüp özür dileyebiliyor, bir yenilenme isteği herkesi sarıyor.
Medyada, sosyal medyada ya da siyasi düzlemlerde sözü, kan çıkaracak bir silah gibi kullananlar değişen sosyoloji tarafından gittikçe itibarsızlaşıyor. Kalender ama siyaseti belirlemeye başladığından beri kendinden emin, daha derinlemesine düşünmeye eğilimli gerçek toplum daha zarif, daha zeki bir dil talep ediyor.
Tıpkı Hrant Dink cinayetinde olduğu gibi!
Yeni Türkiye'nin şifresi büyük ihtimal bu cinayette yatıyor. Ülke buradan daha berrak bir cumhuriyete geçebileceğini hissediyor. Derin devletin mühim kollarıyla yüzleşiliyor, bakış açıları genişliyor. Hukuk aristokrasisi sorgulanıyor, polis müdürleri tutuklanmaya başlıyor...
Uzun lafın kısası, Ahmet Kaya olayında olduğu gibi yine "hepsinin orada" olduğu ortaya çıkıyor! O cinayetin perde arkasında, karartmasında, rantında.
Yeminli düşmanlar, dolap çeviriciler, bomba koyucular, suikastçılar, paralelciler, ulusalcılar, tüm Gladyo. Bütün derinler, Kemalist riya, "Rant Arkadaşları!"
Hepsi...
Türkiye bu davada ne kadar cesur, ne kadar açık davranırsa o kadar çabuk açığa çıkacak söz konusu eskiciler! Saklandıkları son siper de yıkılacak.
Ceberut örgütü, o yedi başlı oligarşiyi görmezden gelerek sözde katil arayanların maskesi o noktada tamamen düşecek...
Tarihsel bir sinir düğümünün üstündeyiz. Sinir savaşlarının değil zihniyet devrimlerinin vaktinde.
Onun için Başbakan şöyle konuşuyor: "Hrant Dink, Ermeni kökeninden de, Türkiye'ye bağlılığından da ödün vermeden Türkler ile Ermenilerin ortak geleceklerini inşa edebilmelerinin yol ve yöntemini arayan değerli bir Anadolu aydınıdır."
Öyle ki Dink cinayetinin çözümü 1. Cumhuriyetin, külliyen vesayetin, ama en önemlisi patolojik nefretin psikolojik çözümü olacak gibi görünüyor.
Barışçı bir Anadolu aydını olarak rahmetli Hrant, belki de tam bu noktada, makul bir çağa doğru ayağa kalkan bizlerin koluna giriyor..
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2021
13.09.2020
7.09.2020
30.08.2020
23.08.2020
16.08.2020
27.07.2020
21.07.2020
15.12.2019
18.11.2019