Murat Sevinç
Yazının başlığını sevmeyecek, can sıkıcı bulacak, yazarını ilgisiz konuları halihazırdaki süreçle ilişkilendirmekle itham edecek okur çıkacaktır. Olabilir. Yanıtı belli bir soru ve o yanıtın hiç kimse için sürprizli bir yanı yok. Diğer yandan ülke hukukunun vardığı yeri gösteren en çarpıcı örneklerden olduğu için, özellikle ve sık aralıklarla hatırlatılmalı. Eğer sevgili Can milletvekili seçilmiş olmasaydı, başlıkta, örneğin Demirtaş’ın, Kavala’nın, Kozağaçlı’nın isimleri de olabilirdi. Neden cezaevinde olduklarını herkesin bildiği insanların.
Bir önceki yazı ‘Minder’ başlığını taşıyordu, oradan devam…
Aylardır yeni bir süreçten söz ediliyor, ediyoruz. Kısa sürede önemli gelişmeler oldu, daha da olacağı benziyor. Bolca vergi verdiği ve beş yılda bir önüne konulan sandığa oy attığı için yurttaş olduğu zannıyla yaşayan milyonlarca insan, olup biten konusunda bilgilendirilmiyor. Süreci idare edenlerinden demokrasi, katılım, çoğulculuk gibi sözcükleri işitmek neredeyse mümkün değil. ‘İç cephe’ ve ‘terörsüz Türkiye’ kavramlarını tercih edip, ‘cephe’ sözcüğünü maharetle muhalefetin diline de doladılar, herkes ‘cephe’den söz eder oldu. Herhalde ancak bizim buralarda tanık olunacak bir biçimde, ‘cephe’ sloganına ‘sivil’ anayasa propagandası eşlik ediyor.
Hep yinelemekte zarar yok; böyle bir sürecin başlamış olmasından bir yurttaş olarak mutluluk duyuyorum. Evet, sadece başlaması dahi eski durumun süregitmesinden iyidir. ‘Söz’ün değer bulması gerekiyor ve bu yolda atılan her adım, o ‘söz’e henüz bir alan açılmamış olsa da önemli.
Yıllar öncesinde SBF’de bir Kürt öğrencinin söylediğini unutmadım. Bazı öğrenciler kendilerine yakın hissettikleri hocalarla tartışmayı seviyordu. İlk barış süreci zamanında bir gün birkaç Kürt öğrenciyle tartışırken, bir yerde “Siz bu sürecin sonunda hayrınıza bir şey çıkacağını düşünüyor musunuz?” sorusunu yöneltince, içlerinden biri bana sitem eder bir üslupla, “Hocam hayal görmüyoruz ama bizim oralara birkaç aydır biraz huzur geldi, silah patlamıyor ve bu durumdan çok memnunum” diyerek yanıtlamıştı. Dolayısıyla, vahim siyasal koşullarda da olsa bir yerde silahların susma ihtimali çok önemli bir durum. Ancak mesele, doğusu ve batısıyla ülkenin bütününe ve mümkünse aynı zaman diliminde huzur gelmesi! Doğu’da yaşananları yıllar boyu görmezden gelen Batı’nın hali ortada, tersini deneyip farklı sonuç beklemek pek akıllıca olmasa gerek
Yazının başına, CHP’nin davet edildiği mindere döneyim… Aklı başında milyonlara bıkkınlık veren adaletsizler sürerken ve sona ereceği yönünde ikna edici bir emare yokken CHP’nin ya da diğer muhalefet partilerinin ‘komisyona’ davet edilmesini nasıl karşılamak gerekir? CHP’nin kârına mı zararına mı olur, sorusuna kestirme yanıtlar bulmak mümkün kuşkusuz. Ancak, partilerin kararlarını kendi kurullarında verdiği gerçeği bir yana, şimdilik tüm varsayımları da bir yana bırakalım. Falcılığa heves etmeyen, kulis bilgisi olmayan, sade bir yurttaş olarak, şu yargı düzeninde sürdürülen bir ‘iç cepheyi güçlendirme faaliyetine’ nasıl yaklaşmalıyım?
İnsan tanık olduğunu, bildiğini değerlendirebilir, tahmin ettiğini değil. Ayrıca, neden sürekli bir şeyleri varsaymalıyım, neden hiç tanımadığım insanların bilmediğim ilişkilerini çözmek zorundayım, neden gözümün önünde kanlı canlı gelişmeler yaşanırken birilerinin ‘bilgeliği’ne ya da ‘çok bilmişliği’ne bel bağlamalıyım?
Bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçiminin en güçlü adayı cezaevinde mi, evet. CHP’li çok sayıda belediye başkanı şu anda tutuklu mu, evet. Bir diğer cumhurbaşkanı adayı ve Kürt siyasal hareketinin en parlak siyasetçisi, eski eş genel başkanla birlikte cezaevinde mi, evet. Kavala ve diğer Gezi hükümlüleri hâlâ cezaevinde mi, evet. On binlerce KHK’lı canına okunmuş vaziyette unutulmaya terk edildi mi, evet. Barış sözcüğünün ağza alınmaya dahi korkulduğu bir dönemde barış talep ettiği için yaklaşık dokuz yıldır çok ağır bedel ödetilen imzacı akademisyenlerin yargılaması ve mağduriyeti sürüyor mu, evet. Kozağaçlı cezaevinde mi, evet. Anayasayı toptan askıya alma pahasına eziyet edilen Can Atalay cezaevinde mi, evet.
Peki bu koşullarda, herhangi bir süreç hangi hukuksal güvence ve öngörülebilirlik duygusuyla sürdürülecek? Kim, neye güvenerek tartışmaya dahil olacak? Daha açık sormak gerekirse, iktidar çevresi bir tartışma ortamı talep ediyor mu, böyle bir derdi tasası var mı? Bugün dile getirilen bir düşüncenin önümüzdeki yıl fantastik bir iddianamenin konusu olmayacağını söyleyebilen?
Her şey göründüğü gibi değil mi? Kabul, bazen her şey göründüğü gibi olmaz. Doğru olmasına doğru da, şimdi görünmeyeni tahmin edip bir de üzerine kendi tahminlerimizde hikmet mi aramalıyız? Görüneni, gözümüzün önünde yaşananı ne yapacağız?
Her şeye rağmen iyimser (en ihtiyatlısından!) olmaktan yanayım. Tanıl Bora’nın aşağıda önereceğim yazısına başlarken dediği gibi, “Türkiye evlatlarına ihtiyatlı iyimserlikten fazlasını bahşetmiyor.” Ancak iyimserlikteki inadım, bilmem kaç kez tanık olunan komisyon denemelerinden, filancanın konuşurken kaşını şu yönde kaldırırken dudağını bu yönde eğmiş olması ya da falancanın soğan derken aslında sarımsak demek istediği tespitlerinden değil, ‘insanın, önüne ancak çözebileceği sorunları koyduğu’ tarihsel gerçeğinden kaynaklanıyor. Türkiye bu sorunları tartışabilecek olgunluk ve deneyime sahip bir ülke.
Devam edeceğim…
Yazı önerisi: Tanıl Bora’nın ‘İhtiyatlı iyimserlik’ başlıklı yazısı.
Taziye notu: Ankara şehri, kendisi için çok değerli bir insanı, vefakâr bir arkadaşını kaybetti. Hepimizin yaşamına dokunan ve çok güzel anılar bırakan sevgili Alper Fidaner vefat etti. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.
Yazarlar
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKürt sorunu: Aslında çözülmesi en basit sorunumuz 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİyi yönetimi hak ediyor muyuz 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.07.2025
7.07.2025
4.06.2025
1.06.2025
18.05.2025
10.05.2025
1.05.2025
22.04.2025
24.03.2025
20.03.2025