Cem SANCAR
Saz bedenli bir kız, insanlığı terk etmiş canavarlar tarafından yakılınca...
Bakıyorum sosyal aleme, ekrana, medyaya. Herkes birbirine düşman! İdam diye bağırıyor birileri. Diğerleri faile içerde tecavüz edilsin derdinde. Ölümlerin üstünde dans edenlerce zaten -atmosfer olayları dahil her şeyden- Erdoğan sorumlu!
Bazılarıysa korkuyorlar içlerinde yaşattıkları mahlûkattan ondadır onlar için etek boyu suçlu.
Dinli, dinsiz, laik, anti laik aynı çukurun içinde! Ev içlerine sığmayan şiddet sokağa taştığında; kadına kadın olmayı öğreten zevzekle, kadını ya çırılçıplak soymak ya da ayak topuğuna kadar giydirmek peşinde olan kol kola ikiz kardeşler gibi kayboluyorlar karda boranda.
Bu kara kışın ortasında bir tek o Baba'nın sözlerini duyuyorum. Maun, Ali İmran ve Asr surelerini açıyorum önüme. Sevgi için, aşk için, merhamet için Kitaba yeniden başlıyorum. Dışarıda kar, erkek cinselliğine tapan pagan bir bilinçaltı, içimde insani bir yüzleşme umudu var.
Bütün bu karışıklıkta Özgecan'ın babasının sesi hayırlı bir haber olarak sarıyor yüreğimizi fakat. Eşref i mahlûkat varsa, "umut daima var" oluyor. Aklıma çocukluğum geliyor!
Anneannemin bize verdiği kadına hürmetli, insana minnetli güzellik geliyor. Toplumun karanlık yüzüyle karşı karşıya gelişim geliyor. O büyük hayal kırıklığı!
Kardeşimle birlikte Aksaray - Yusuf Paşa durağından sabah saat 6'da otobüse biner okula giderdik. Küçücük çocuklardık. İlkokula gidiyorduk.
Temiz pak, terbiyeli.
Otobüsler konserve şeklindeydi. İnsanlar üst üste.
Kardeşimi ve kendimi abilerin, amcaların cinsel tacizinden nasıl koruyacağımı şaşırır, olan bitene inanamaz, büyüklerime sormaktansa utanırdım. Sonunda otobüse binmemeye, daha geç otobüslere kalmaya, öğretmenlerden fırça yemeye, sonunda okulu kırıp sinemaya gitmeye başlamıştık. Tabii ki yakalandık!
Durumu anlattığımda, evet demişti anneannem, çok sapık var maalesef!
Otobüslerde tacizden ağlayan liseli ablalar görürdük. Samatya'dan göç ettiğimiz Bahçelievler'de durum daha fenaydı. Hayvan tecavüzleri, kirletilmiş küçük çocuklar ve kadını aşağılayan küfürleri öğrenene kadar erkek olamamak!
Bırakın kızları, erkek çocukların durumu buydu bu cumhuriyette. Ahlak ve merhamet ev hapsindeydi, bilmem neden! Bir yerde insanlığımızda bir kırılma olmuştu hakikaten.
Adam öldürerek, idamı geri getirerek bitmiyor lakin bu işler. Artık o şiirli, o insan canlısı medeniyetimizin altına; toplumumuzun dip dehlizlerinde yaşayan o akreplere, kırkayaklara, hayvandan miskal farkı olmayan yaratıklara, onları besleyen lağım sularına, o karanlık ideolojiye kalbimizin ışığını tutamazsak yazık olur bize...
Geçen gün Twitter'da, bir köşe yazarı bir video paylaştı. ABD'li genç bir adam, sakal filan yerinde, bir kanaat önderi sanırsam. Üniversiteler üstüne konuşuyordu.
"Kızlar ile erkekler arkadaş olamazlar, erkeğin içinde ne var bilmiyorlar!" diye kethüda bir edayla kafa sallıyordu.
İşte böyle dökülüyor ağzımızdan içimizdeki iltihap, diye düşündüm.
Evet, toplumsal korumacı defansta, "kadının saklanması" öyle derecelere varmıştır ki sanırsınız kadın neslini sapık erkeklerden korumak için yazılmıştır bütün o kitaplar, ilmihaller.
Kötülüğe teslimiyetin zımni kabullenilişi değil de nedir bu?
Medya -açık veya kapalı- kadın bedeni üstünden tiraj kumarındayken... Sahnede, sinemada, mizahta belden aşağı argo servet yaparken...
Ve gizli bir "erkek dininin" putperestliği ve en çok da kadını kadının zihninde bile küçümseyen bir kuyruk sallama parodisi evlere, kafelere, kıraathanelere sirayet etmişken...
Okey oynayan çoluk çocuk sahiplerinin nasıl şakalar yaptıklarına; mahremiyeti incitici esprileriyle magazine, öğrenci kızlara etek boylarını şaşırtan televizyon kültürüne; dizilerde 7 Kocalı Hürmüz rolü yaptırılan genç kızlara, onları izleyen normal insanlara bakalım.
Gün geldi, "modernlik" yaftası altında istismarı, tecavüzü normalleştirenleri İstiklal Caddesi'nde "pornoma dokunma" diye yürürken gördük...
Dokunaklı durumlar, yüzleşmek gerçekten mühim mesele!
Bize Sünni, Şii, Alevi değil, büyük acısı sırasında Allah'ın diliyle konuşan o erdemli Baba gibiler, "Birbirimizi sevmekten başka çıkar yolumuz yok" diyenler, o Anadolu Bilgeliği lazım.
İşte tam da bu noktada Asr Suresi dile gelip şöyle giriyor koluma:
Asra ant olsun ki, insan gerçekten hüsrandadır, arızadadır.
Bu dünyada merhametle sınanacaklarını bilenler dışında...
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2021
13.09.2020
7.09.2020
30.08.2020
23.08.2020
16.08.2020
27.07.2020
21.07.2020
15.12.2019
18.11.2019