Cem SANCAR
Çağlayan saldırısını alkışladınız. O masum savcıyı, iki küçük yetimi, o anayı düşünmeden, daha dün vurulan, tecavüz edilen güzel insanlarımızın babalarının, savcının babasının dilindeki Hak sözün vakarına kulağınızı kapattınız. Kalbiniz gram titremeden, teröre terör diyemeden, önce alkışlayıp sonra bu iş AKP'ye yarar diye dank edince, MİT yaptı dediniz. AKP'ye kaç oy getirir diye yazdınız...
Sahi siz gece nasıl uyuyorsunuz bayım? Eşinize, çocuğunuza nasıl sarılıyorsunuz?
Doğan Medya'nızla Birgün'ünüz, Cumhuriyet'inizle, beş para etmez artistleriniz, yabancı istihbaratlar için yetiştirilmiş paralel din adamlarınızla, ecnebi beyazlarınız, milliyetçileriniz, Cihangir Kürt Partinizle şimdi sadece Kemalist bir despotik değil, katliamcı bir örgüt de oldunuz ha? O kalpsiz fotoğrafta rol aldınız ha?
12 Eylül darbesi için kurdurulmuş, kendi insanlarını seri cinayetlerle öldürmüş, derin devletin tetikçisi olmuş, Kürt barışı diyen Sabancı'yı vurmuş bir Gladyonun sol, paralelin sağ düzenbazları, ölüsevici medya soytarıları ile aynı resimde birleştiniz bütün "elitist!" şeyinizle.
Bizim için IŞİD de bir, DHKPC de, Esad da bayım. Siz ne zaman demokratik kurallar içinde rekabet etmeyi, iyilikte yarışmayı öğreneceksiniz asıl orası mühim...
Biliyor musunuz bu soru yakıyor ciğerimizi! Nasıl yaşayacağız birlikte?
Katliamdan sonra hala aranmadan adliyeye girmek isteyen ve öfke krizi geçiren avukatlarınızla birlikte nesiniz siz allasen? Hangi vampirle yatağa girdiniz de nerenizden ısırdılar sizi?
Bu beyni alınmış katliamcılara terörist demeyeceğiz de ne diyeceğiz söyleyin lütfen. Halka karşı, ülkenize karşı mezhep savaşı için, etnik savaş için, kentleri yakmak, insancıkları öldürmek için ayaklanıyorsunuz. Hiçbir kural kaideniz yok. Kan istiyorsunuz, iç savaş istiyorsunuz, kutuplaştırmayı boş verin asıl siz kindar bir kutup olarak savaş açıyorsunuz vatana. Vatan hissiniz çürümüş.
Ama bakın bu ülke terör PR'cılarına hukuk çerçevesinde davranıyor. Çünkü artık gittikçe daha çok sakiniz bayım. Kol kolayız, yan yanayız, alnımızda müşterek bir güneş parlıyor. Çünkü biliyoruz ki haklıyız...
Şehrin arka sokaklarını, oradaki sahipsizleri, o sümüklü gariban çocukları nasıl bir yalan uğruna alıp önce futbol takımı kurup dangalak konserlere götürüp sonra nasıl şiddete bulaştırdıklarını, gözaltına aldırıp robotlaştırdıklarını, vurulsunlar, kemikleşsinler diye öne sürdüklerini, nasıl bir intihar bombacısı haline getirdiklerini çok iyi biliriz biz bayım.
İster subay üniformasıyla gezen Deniz Gezmişlerden, ister din düşmanı Mahir Çayanlardan, isterse demokratlara karşı kurulan, önce kendi bölgesindeki Kürt aydınlarını yok eden PKK'dan gelsin fark etmez. Leninist örgüt dediğiniz şeyin insan haysiyetine aykırı bir kötülük olduğunu biliriz, nasıl şiddete tapan bulaşıcı bir iblisleşme olduğunu...
Biz korunmuş odalarda, akademik koridorlarda, mezhepçi içe kapanıklıklarda, güvenli kapılar ardında yaşamadık ki bayım. Bizim bastığımız toprak titriyordu mütemadiyen. Çatımız akıyordu, paçalarımız hep çamurluydu ve bitmez bir zelzele içindeydik. Deli depremlerin kuşağıyız bayım.
Kuytu yerlerimize beklenmedik yumruklar yedik bayım, etimiz morardı. Ondandır sesimizdeki bu bariton hüzün.
Ve bu oylar onun için çoğalıp duruyor...
İslamcısı, sağcısı, solcusu, ülkücüsü, liberali... O şarkıdaki gibi "masum değiliz hiçbirimiz" evet ama bugüne bakmak istiyoruz artık. Tahammül etmeyi öğreniyoruz, tövbe ediyoruz, yeni bir ülke kuruyoruz bayım. Hiç oralı değilsiniz siz...
O büyük Barışın, o güzel peygamberin Konstantinopolis'e gönderdiği mektup araya giren muaviyeler yüzünden postada bekletildi, elimize biraz zor geçti. Gecikme oradan. Duyduk ve iman ettik bayım. Esas mesele bu! Gerisi tıraş...
Türk solu evet faşisttir bayım. Örgütleri de, dayandıkları ülkeler de, ruhlar da öyle. Franco'nun İspanya'daki ölüme-tapar milisleri gibidirler. Stalin gibi, Mao gibi, Hitler ve Mussolini gibi.
Sosyalizm ve dahi liberalizm için sabah ayazında çamaşır iplerine astığımız sözlerimiz vardır bayım! Yeri değil belki şimdi.
Ondandır fakat bu bizdeki delişmen Didem Madak resti! Ödleri patlatan şey belki de budur...
Allah'la samimi oldum geçen üç yıl boyunca / Havı dökülmüş yerlerine yüzümün / Büyük bir aşk yamadım
Hayır
Yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım / Gözyaşlarım bitse tespih tanelerim vardı / Tespih tanelerim bitse gözyaşlarım...
Saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı.
Aşk diyorsunuz ya Ben istemenin "Allah'ını" bilirim bayım...
…
Şiir: Siz Aşktan N'anlarsınız Bayım-Didem Madak
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2021
13.09.2020
7.09.2020
30.08.2020
23.08.2020
16.08.2020
27.07.2020
21.07.2020
15.12.2019
18.11.2019