Cem SANCAR
Dolandırıcılar gördüm Çekirge, insanlarının ihtiraslarına doğru konuşuyorlardı. Arkadan iş çeviriciler gördüm, bir halka dilini unutturuyorlardı. Milliyetçiler gördüm memleketleriyle gargara yapıyorlardı. Büyücüler gördüm, göz boyacılar.
Kalplerden merhamet çalıcılar gördüm, yerine insafsızlık koyucular.
Sosyalistler gördüm, ulusalcı olmuşlardı. Ulusalcılar gördüm işgalcileriyle kucaklaşmışlardı. Çevreciler gördüm, balinalarla besleniyorlardı, alnından vurulan esma kızlara sırt çeviriyorlardı.
İnsanları sınıflara ayıran hümanist elbiseler gördüm badema, burunlarına Pinokyo estetiği yaptırıyorlardı.
Uçtum, rüya gibi bir semada uçtum. Tarih tüm maceralarıyla serildi önüme. Bir medeniyetin iç tartışmalarını bin bir renkte bir bilgelik olarak boynuma astım.
Büyük bir kütüphane yaptım kendime, dinli dinsiz yobazların yakmak için kıvrandığı birâlim define. Oradan kapsama alanı geniş bir muhabbet büyüttüm fikrimce. Şairler, yazarlar, düşünürler, fikir adamları, dervişler ve yalınkılıç gaziler, gazidervişler çöktü iman tabureme.
Sarı Saltuk oldum, Anadolu'nun 13. Yüzyılını, o ışığı Balkanlara taşıdım. Hallaç gibi attım, savurdum Kadızadeleri. Aldım erkek dinini paraladım. Rahman ve rahim oldu ceylanların gözleri bana.
Aşk bir güvercin gerdanlığıymış meğer. Aşk bir din ta kalbimizde.
Bir nebi koydum başucuma, onun kara gözlerinde 124 bin peygambere bir temenna çaktım.
"Ey insan" diye konuşan o rahmet nuruyla omuz omuza, tam 1.500 yıl sonra aynı hakikatin önünde hürmetle diz çöktüm... Bir imparatorluğu yıkıcılar gördüm sonra. Kendilerine ittihatçı diyorlardı. İstibdat karşıtları gördüm haçlı seferlerine sakalık yapıyorlardı.
Hey benim sürme gözlü ülkem, hey benim Şemsi Tebrizi'm, Yunus Emre'm, bulutlara doğru konuşan minarelerim, kuşlarım, güllerim, ey Nesimi, cemi cümle bilge ülkem.
Hey benim Ahmet Yesevi'yi unutmuşum, hey benim Geylani'yi hatırlamışım. Hey benim Pir Sultan Boylum, Nasreddin edalım. Hey benim çatalkaram, karabiberim, çifte kavrulmuş lokumum hey!
Yollarına özgürlük sereceğim. Dallarına hasretimizi asacağım. Sütler kaymaklar yapıpmaden işçilerine, o halifelere sunacağım. Hey benim Yeni Türkiye'm, barışı sana vallahi de anayasa yapacağım...
Böyle çıktı ağzımdan çıkan. Sonra dilimi hatırladım, muhteşemmiş! Dinimi hatırladım, hatırlatmak için gelip durandan.
"Aptallığın lüzumu yok, hayata bencil bak!" diyen kibirli Hindi yaşlandı, Hollywood dekorları yıkıldı!
Abdal esmer çocuklar ayaklandı. Bir zihniyet kalkışması, bir bebek peltek, ilk sözünü mırıldandı.
Çoklu türkülere itibar eden bir Usul Devrim, küllerinden doğan bir Anka, kim bilir kaç yüzyıldır kapatıldığı mahpushaneden kaçtı.
Hitler'e ilham veren demokrasisiz cumhuriyetlere güldüm de, parfüm sıkmış firavunların Amerikan tıraşlarına yüzümü döndüm de, deniz ortalarında ölüp duran mülteci zencileri, Mısır tapınaklarının etrafına gömülmüş masumları bildim de, Filistin yaramın kanını emdim de, parlak Los Angeles gecelerinde kenar köşelerde kızaran evsizleri duydum da, kulaklarımı darbelere, katliamlara açtım da, Kızılderilileri gündüz rüyalarında gördüm de...
Hepsini kıymeti yeni anlaşılan şu güzelim halka benzettim.
Bereketli bir dua gibi yükseldi içimdeki devrimci.
Kalbi kırklarla, hakkı yenmişlerle, beş vakitçilerle, arada sıradacılarla, dervişlerle, âşıklarla, sufilerle, Aleviler ve Sünnilerle, vicdanlı Ate'ler, aklı başında bilinemezciler, halaycılar ve dans edicilerle, Yeşilaycılar ve mangalcılarla, akşamcılar ve zinharcılarla, olan biten "bağzı" şeylere itirazcılar, marka sevenlerle, marka sevmezlerle, örtülü örtüsüz kadınlar, bıyıklı bıyıksız erkekler, sakallılar ve sinekkaydılarla...
Büyük fotoğrafı gören, saldırıyı idrak eden ciğeri yanmış kim varsa Çekirge, tümüyle kol kola girdim, diz dize oturdum.
De ki: Herkes kendi fıtratına göre davranır. O halde yol olarak kimin daha latif bir yola girdiğini ancak Rabbiniz bilir. Siz iyilikte yarışın...
Diye yazan bir aydınlığın önünde kirloş bir çocuk olarak oturdum. Yanımda arıza ve hicazkâr bir kedi, açılmış bir göz ve pürdikkat halinde oturdum.
Baktım Beyazlara, Jalelere, New York Times'a, Guardian'a, falana filana baktım.
Ayağımdaki terliği kafalarına attım, atacaktım.
Sonra vazgeçtim.
Çünkü yüksek dağın kuşuydum, Anadolu'ya konmuştum.
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2021
13.09.2020
7.09.2020
30.08.2020
23.08.2020
16.08.2020
27.07.2020
21.07.2020
15.12.2019
18.11.2019