Cem SANCAR
Geçen gün Cumhurbaşkanı "geçmişte ilkokul çocuklarına 'bira' özendiriliyordu" deyince bir sarsıntı oldu bazılarında. Hele Milli Şefin kucağındaki manevi kızına bira içirirken ki fotoğrafı internet ortamında yayınlanınca büyük patırtı koptu. Kemalist radikaller "o bira değil malttı!" filan diye uzun yazılar yazdılar...
60'lı yıllarda geçen çocukluğumu hatırladım gayri ihtiyari. Hafta sonları ortalarda pek görünmeyen pederimiz, bir cumartesi günü evi şenlendirmeye karar verince, çalışmaktan bacak yerine varis taşıyan anam mükellef bir akşam sofrası hazırlardı ona. Balkondaköfteleri kızartır, patlıcanları közlerdi. Ama bir işkence de olurdu hep sırada!
Biz çocuklar ağzımız sulanarak babamızın şerefine hazırlanan muhteşem sofrayı izler, ancak o rakısını koyup oturduğunda oturabilmek için, biraz önceki mahalle maçından yorgun "hazır ol" vaziyetinde gözlerimizi kedi gibi diker, beklerdik. Zatı şahaneleri ilk çatalı almadan köfteye yumulmanın bedeli kafaya bir şey yemekti! Hatta bir keresinde tombili kardeşim merasime dayanamamış, açlıktan tık diye tabağa kafayı koyup bayılmıştı. O kadardı yani...
Küçük likör kadehlerine bira konurdu! Bira acı bir şeydi. İçmek istemezdik. Ama kurallara uymamanın bedeli masadan kalkmaktı. Annem, "babanızı memnun etmek için ne var yani dudağınızı değdirseniz" diye dertlenirdi.
Daha sonraki yıllarda likör kadehlerine su koyup rakı damlatıldı. Cızbız köfte aşkına burnumuzu tıkayıp içerdik. Peder ikinci kadehte keyiflenir, "işte cumhuriyetin medeni ailesi" diye çalımlanırdı...
Anneannem bir keresinde cumhuriyette vali vekilliği yapmış dedemin sohbet masalarını anlatırken şöyle demişti: "Karı koca oturulur sohbet yapılırdı. Herkesin önünde rakı kadehi olurdu. Dedenin yanına bir saksı koyardık, konuşurken dikkatleri başka yöne çeker, oraya dökerdi gizlice." "Niye anane?" diye sorardım.
"Çünkü Ankara izliyordu. Karısı masaya oturmayan, içki içmeyenlerin akıbeti iyi olmuyordu. Kıtlık vardı o zamanlar. N'apıcaksın? Onun için Menderes'e oy verdi millet..."
Açık konuşmalı: Kurucu cumhuriyet milleti alkole teşvik etti. Alkol bir tür din muamelesi gördü.
Bunun bir uygarlaşma göstergesi olduğu zannedildi.
Kaşları kıvrık babam, "sigara içmeyin ama kadeh tutmayı öğrenin, medeniyet budur" derken devrildi gitti! Cümlesi yarım kaldı. Muasır medeniyet seviyesine çıkmak isterken karaciğer yetmezliği standardına çıkmıştı...
The Guardıan gazetesinde 2005 yılında William Dalrymple, "Kendi Yurdunda Garip ve Yasaklı: Mevlana" başlıklı yazısında Türkiye'de sufilerin ve dindarların laik cumhuriyetçilerden zulüm gördüğünü yazmıştı. Hatırlayalım:
"1925 yılında Atatürk'ün modern, Batı kaynaklı laik bir devlet oluşturma arzusu adına her türlü dinî vakıf askıya alındı ve kamulaştırıldı. Sufi zaviyeleri kapatıldı ve içindekilere el konuldu. Türk münevverleri Batı klasikleri üzerinde çalışmaya teşvik edilirken Mevlana'nın eserleri çürümeye terk edildi. 1937'de de her türlü geleneksel müzik özellikle sufilerin flüte benzeyen kamış neyini üflemek kanunla yasaklandı. Mevleviler, Cumhuriyetin ilk yıllarında sema için toplandıklarında polis baskınına karşı gözcülük yapmak üzere sokağın her iki ucuna derviş dikerlerdi. Sufiler, baskınlarda Mevlevi kimliklerini saklamak için dolaplarında içki bulundururdu. Çünkü alkol, cumhuriyetin simgesi haline gelmişti..."
Kimsenin yediğine, içtiğine, giydiğine karışmayan, sadece kendi fikrini serdeden insanların diliyle söylersek: Alkolü bu şekilde dayatmanın bir DAEŞ kafası olduğu, "tersinden" aynı despot eğilim olduğu açık değil mi? Aynı baskıcı hâl...
"Çünkü alkol, cumhuriyetin simgesi haline gelmişti!"
Bu cümle önemli. Gerisi ise sakin kafa bir yüzleşme gereksinimi...
Bir süredir Pazar günleri TRT Radyo1'de "Yol Arkadaşı" isminde naçiz bir program yapıyorum.
Vaktiniz olursa 12.32'de 95,6'ya bir kulak vermenizi öneririm. İnternetten dinlemek için ise adres şu: http:// www.trt.net.tr
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2021
13.09.2020
7.09.2020
30.08.2020
23.08.2020
16.08.2020
27.07.2020
21.07.2020
15.12.2019
18.11.2019