Cem SANCAR
Oysa ne güzel bir gündü. İstanbul yaza girmişti. Bütün parklara laleler ekilmişti. Gül kokuyordu ortalık...
Belediyenin adının yazıldığı bir kültürel etkinliğe gidiyorduk. Kitap imzalayacaktık,gençlerle söyleşi yapacaktık.
İnternette afişten başka bilgi verilmediği için Yenikapı'nın inşaat alanlarına bir dağcı gibi daldık. Toz toprak arasında yol aldık.
Telefondaki kız "Yayıneviniz sizin isminizi verdi" demişti. Ne yazdığımı bilmiyordu! Olsundu. Kendini dev aynasında görmeye lüzum yoktu.
Rica edip "Moderatörüm olur musun? " diye vaktini çaldığım Yazar Ayşe Şener arkadaşımı da peşim sıra sürükleyerek, molozların üstünden aşıp kapıyı zor zanaat bulduğumuzda...
Bilmem neden asabı bozuk korumaların kaş çatmasından, "Ya kardeşim biz konuğuz,davet edildik" şeklinde sıyrıldık. "Allah bizi aydın kibrinden sakınsın" diyerekten ve de la havle çekerekten içeriye girdik.
Ortada ne bir işaret, ne bir görevli, ne de bir şey vardı! Fuar alanını dolaştık. Issız STK'lar, çıplak yayınevi stantları. Bir sürü şey yeni kuruluyordu. Bahçede 'Survivor' bandı yapmışlardı!
Neyse sonunda bizim yayınevini bulduk. Oradaki arkadaş bizden daha şaşkındı. Sonunda boynunda görevli şeysi ters dönmüş bir genç yakaladık. "Bilmiyorum" dedi o! "Ben bütüüün bu alanın sorumlusuyum, tek tek bilemem ki..."
Haklıydı. Ben hiç kendimi üzmeden, haddini hududunu bilen bir serdengeçtinin hissiyatıyla, "Biz gidelim be ya!" şeklinde hareketlendim ama arkadaşım, "Du bi dakka" diye seğirtti, gitti ve başardı! Sonunda bizi telefonla arayan hanım keşfedilmiş oldu. Bize ortalık yerdeki söyleşi platformumuzu gösterdi. Her taraftan müzikler geliyor, dışardaki sahnede dom dom ses kontrolleri yapılıyordu.
Ayşe hanım, "Bu gürültüde nasıl konuşacağız acaba?" diye mırıldanırken, bende 'her işte bir hayır vardır' motivasyonu o an tepe yaptı, araya girdim:
"Madem geldik, hiç olmazsa konuştuğumuz gibi kitabımızın tanıtımını şu ekrana koysak?Belki gelenler için bir işaret şeysi..."
"Yoo!" diye kafasını salladı hatun kişi. Yorgundu. Bezgindi. Belli ki işler karışmıştı. Sesimi olabildiğince yumuşattım: "Arkadaşım telefonda konuştuk ya! Siz tamam demişti..."
"Olacak demedim ama!" diye kesti genç hanım. "Çünkü bilgisayar yok burda. Bağlantılar da..."
Her yerde bir dolu ekran vardı!
"Bir laptop olsa... ama böyle olmaz ki" diye serzenişte bulununca cevabı da aldım tabii: "Siz bilirsiniz valla Jem bey!"
Karşılıklı olarak kültürel iletişimin zirvelerindeydik.
Benim altın kalpli, arabulucu dostum, "Bari TV'ye bi kağıt assak, yazarımızın adını yazsak, he?" diye son nefes atıldı ama, "Yok asamayız!" dedi kız kardeş.
Gitgide gözüme daha bir solgun görünmeye başlamıştı. "Çok yazar var. Her yazarda bir de kağıt toplayamayız..."
Daha fazla uzatmadık. Arkadaşımın kolunun altında sosyal medyadan derlediği soruların kağıt tomarı, benim dertten mihnetten yaka bağır dağılmış canım gömleğim ve birkaç kadim dost oradan kaçtık.
Gömleği toparlarken, yolda düşündüm. İstanbul'un efsane belediye başkanının, bu şehre çok yakışan o beyefendinin, Kadir Topbaş'ın genel olarak bu kültürel vaziyetlerden haberi var mıydı acaba? Kişiler önemli değildi, ama böyle haberler geliyor, bir çok yazar bir süredir bunu yazıyordu. Zihniyet devrimi böyle nasıl olacaktı? Kültürel ayağa kalkış hangi ortak vizyonla başarılacaktı?
Bizi aşan sorulardı bunlar. Sonra, Eminönü'nde bir çay bahçesine oturup şehre baktık.
Şehri İstanbul sanki bizimle: "Unuttun, al bendeki zarafeti, tak yakana" diye konuşuyor...
Nezaket bir irfan oluyor, kaç bin yıllık bu zarif medeniyet geçidine, akşamın narin gölgesi yakışıyordu.
"Daha vakit var" dedi içimdeki ihtiyar. "Daha vakit var, acele etme!"
Genzimde kıpırdayan ve aklına geleni söyleyen asi çocuğun koluna girip sustum.
Sustuk.
Şehrin kalbinde, eski bir soru işareti kadar yorulmuştuk...
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2021
13.09.2020
7.09.2020
30.08.2020
23.08.2020
16.08.2020
27.07.2020
21.07.2020
15.12.2019
18.11.2019