Cem SANCAR
Bir kimse kızdığı zaman, yaşam enerjisi su gibi akmak yerine, her iki tarafa doğru itilir ve keskin uçlu bir bıçak haline gelir. Bu doğal bıçak bedene girer ve organlara zarar verir.
Kızgınlık, aynı bedende yara açan ve çıkarılması zor bir mızrak gibidir.
Gücenmenin uçları da sivridir! Uçlarında diken vardır. Onun için insanın içine saplanır ve derine kayar ve uzun süre orada kalır.
Gücenme kızgınlıktan daha zararlıdır. Çünkü ondan daha uzun sürer!
Haset; kıskançlık ya da endişeden daha karmaşıktır. Sancıyı karında düğümler ya da derinin altında olabilir. Nerede olursa olsun sonunda yaşam akışını yavaşlatır.
Üzüntü, sanılanın aksine çok küçük bir bozulmaya neden olur. Ve keder, aslında sevgi sorunu olan bir çeşit üzüntüdür.
Bazı insanlarda ömür boyu sürebilir.
Korku bazı şeyleri sona erdirir. Korku kan akışını, kalp atışını, nefesi, düşünceyi, sindirimi her şeyi bozar.
Korku ilginç bir duygudur, çünkü aslında insansı değildir. Bu duygu, an itibariyle hayatta kalma rolüne hizmet ettiği için hayvanlardan alınmıştır! Hiçbir hayvan korku içinde yaşayamaz. Ve insanların aslında korku duyacakları hiçbir şey yoktur...
Şimdi ise korku, endişe, anksiyete -stres diyorum yani- gezegeni çevreleyen temel enerji gücü haline geldi. Korkunun içimizde yol açtığı hasar büyük.
İnsan yaşamı bir spiraldir. Bizler sonsuzluktan geliriz ve daha yüksek bir düzeyde oraya geri dönmeyi umarız. Zaman bir dairedir. Ve bizim ilişkilerimiz de bir dairedir. Bizler Aborjin çocuklar olarak, yaşamın ilk yıllarında her bir daireyi, her bir ilişkiyi kapatmanın önemini öğrendik. Eğer bir anlaşmazlık varsa biz bu çözümlenene kadar uyanık kalırız.
Biz yarın ya da ileriki bir tarihte çözüm bulmayı umarak gidip uyumayız. Bu, o narin daireyi uçları kırılabilir bir halde açık bırakmak olur. Bize yakışmaz.
Sen bu dünyaya bir ruhsal farkındalık düzeyinde geldin ve buradan daha genişlemiş bir düzeyde ayrılma fırsatına sahipsin.
Kendine gel...
NOT: Bir Çift Yürek-Marlo Morgan'ın Aborjin bilgeliği üstüne söylediklerini biraz bozarak yazdım. Hakikat, mütemadiyen her tarafa aynı oranda yağıyor, bir de onu anladım...
***
Neler geldi başımıza
Her tarafı su bastı, lağımlar taştı. Adalarda bile durum aynıydı. Ada bu, dört tarafı deniz!
Süper akıllı kişiler, yokuşlardan denize akan sel oluklarını kapatmışlardı.
İstanbul şehrinin birçok yerinde olduğu gibi...
Hiç kendimizi kandırmayalım, yan yollara sapmayalım ve bir daha söyleyelim: İklim değişikliğini yaşıyoruz!
İnsanın bitmez hırsına, kurduğu karbon uygarlığına göklerden bir ceza yağıyor desek yalan olmaz. Artık bu selleri hep yaşayacağız.
Mevzu mühim, "İlerleme" kavramına ve ulusal politikalara gidiyor.
Ancak işin tedbir-tertibat kısmına bakarsak;
Bundan böyle belediyeler sel ve kanalizasyon sistemlerini yenilemesiyle tanınacak.
Öyle afet mafet, "elimizden ne gelir" laflarını kimse dinlemeyecek!
Büyük şehirlerin yönetimini bir süre sonunda artık makro siyaset, şu bu değil daha çok bu önlemler belirleyecek.
Bu işte bir hikmet var, bir doğal elenme durumuyla karşı karşıyayız, onu diyorum...
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2021
13.09.2020
7.09.2020
30.08.2020
23.08.2020
16.08.2020
27.07.2020
21.07.2020
15.12.2019
18.11.2019