Cem SANCAR
Türk solu daima ecnebiydi, halktan tiksinirdi. Millete 'İrtici' adını takmışlardı! Kendilerine sos-aydın diyebileceğimiz bu kişiler, kitapsız akademisyenler filan an itibariyle çığırıyorlar: "Seveşe heyir!"
Ezber numaralar.
Ülke meşru müdafaasını yapıyor. Hem de duaların korkusuz, alnı ak çocuklarıyla birlikte...
Çözüm süreci için tarihte görülmemiş bir riski alan siyasi lidere tuzaklar kurup şehirleri yakan, hendekler kazanların ne Kürt halkıyla ne de Türk halkıyla bir irtibatı, bir ünsiyeti olmadığını bilmeyen kaldı mı? Onların meselesi asla barış olmadı. Onların meselesi işgalci bir gücün paralı askerleri olmak. Tıpkı FETÖ gibi, tıpkı DEAŞ gibi. Leş bir 'idiotloji!'
Türkiye hiçbir ırkçı yönelişe izin vermeden katilleri sınırından temizliyor. Bu tehdit ortadan kaldırılmalı ki biz evimizin içinde demokratik bir sistemi inşa edelim. Mesele insaf sahipleri için budur.
Abuk sabuk riyakâr bildiriler üretenlerin tümü bu gerçeği bilen ama "domuzuna" görmezden gelenlerdir...
***
Leyla İpekçi Yenişafak'ta geçen gün şöyle yazdı:
"Gençliğimde Kemal Tahir'in işgal günlerini anlatan Esir Şehir Üçlemesi'ni okurken ülkemizi işgale gelen askerlerle gönül eğlendirip onlara hayran hayran kızlarını vermeye çalışan, paracıklarını çoğaltacak menfaat ve ikbal peşinde koşan insanların varlığına (...) hiç inanamazdım. Kimdir, nerededir onlar? Yaşadığı yeri bu kadar sevmeyen birileri olabilir mi diye şaşırırdım. Uzun zamandır biliyorum. İçlerindeymişim meğer."
Prof. Dr. Berat Özipek yıllar önce Star gazetesinde şöyle yazmıştı:
"Eskiden işleri çok kolaydı onların. İstedikleri ve onayladıkları bir rejim vardı. Bu rejim, içinde yer aldıkları ve sülale boyu nasiplene geldikleri zümrenin ayrıcalıklarını koruyordu. Onlara düşen, bugünlerini sağlayan rejime muhalif rolü oynamaktı.
Bir yandan düzenin muhalifi gibi görünecekler, diğer yandan da yazıp çizdikleriyle ona sahici bir zarar vermeyeceklerdi. Uzun süre bu muhalif demokrat aydın rolünü başarıyla oynadılar. Kimse de onlara, 'kapitalist sistemin muhalifi' olmalarına karşın oligarşinin büyük medyasında nasıl olup da yazabildiklerini sormadı. Belli ki 'sistem' onların ne kadar tehlikeli olduklarını fark edemeyecek kadar aymazdı. Ya da her şeye rağmen bu sistemin sahiplerinin de entelektüel derinliğe saygısı vardı!
Bu iki gerekçeden birine inanmak, zokayı yutmak için yeterliydi. Böylece onlar uzun yıllar boyunca bir muhalefet illüzyonu oluşturarak, sahici bir muhalefetin yeşermesini engelleme rolünü başarıyla oynadılar.
Uzun yıllar tuttu da bu. Ama ne zaman ki kenar mahalle çocukları oligarşinin güçleriyle itişe itişe iktidara geldi ve bütün eksikliklerine ve hatalarına rağmen sistemi demokratikleştirmeye başladı, işte onlar için zor günler de başladı."
***
Lacivert dergisinin çok konuşulan son sayısında ise 'Bir deli gömleği olarak Türk solu' başlığında naçizen şunları yazdım:
"Türk solunun Marksizm'le alakası olmadığı söylendi. Söylendi de, bir alakası olsa ne olurdu?
Marks, Doğu Sorunu kitabında şöyle yazmıştı; "İngiltere'nin, Hindistan'da bir toplumsal devrimi yaratırken en iğrenç çıkarlara göre hareket ettiği... doğrudur ama sorun bu değildir(!) Sorun, Asya'nın toplumsal durumunda köklü bir devrim..." yapıp yapmayacağıdır. Eğer yapacaksa (Mesela Baba Bush gibi!) "suçu ne olursa olsun, bu devrimi getirmekle İngiltere, tarihin bilinçsiz aleti olmuştur. İngiltere'nin ikili bir görevi vardır; biri yıkıcı, öteki yenileyici." ( Devrimci diyor!) "Eski Asyatik toplumun ortadan kaldırılması ve Asya'da Batı toplumunun maddi temellerinin atılması..."
Olay bu kadar basit. İngiltere yerine 'Amerika' kelimesini koyarsanız, Marks yerine gözü kara bir Batı ırkçısı görürsünüz.
Marks, Doğu'nun dümdüz edilmesinden yanaydı...
***
Onun için babası Marks olan (ve yakinen tanıdığımız) bu zevata şaşırmamalı. Bunlar, yerli halkın çocukları söz konusu olduğunda, vatanın menfaatleri gündeme geldiğinde dün İngiliz idiler, bugün Amerikan.
Batı cephesinde değişen bir şey yok yani, onu diyorum...
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2021
13.09.2020
7.09.2020
30.08.2020
23.08.2020
16.08.2020
27.07.2020
21.07.2020
15.12.2019
18.11.2019