Cem SANCAR
Toplumsal şizofreni, çoklu kişilik bozukluğu, kimliksizlik, bireyin yarılması ya da profanlaşma kavramlarını ne çok duyuyoruz, farkında mısınız?
Terapistlerin odalarını dolduran 'bipolar' dertten mustarip insanların -daha çok kadınların- sayısının bir izdiham kesp ettiğiyse aşikâr.
Profanlaşma; destek noktalarını, din veya ahlâkını, kutsallarını yitirmek demek. Biz buna lâkaytlaşma desek ziyanı olmaz.
Bireyimizin bu dağılışı, resmi Batılılaşma projelerinin tahribatı kadar, Muhammedî İrfanın yenileştirici enerjisinden mahrum oluşumuzun da bir sonucu.
Fakat irfanın olmazsa olmazı hür tefekkürün önünde, gözüne kan oturmuş adamlar var!
Hâlâ cemaat ve tarikat maskesi takmış bazı kişiler beğenmedikleri âlimlerin linç edilmesinden yanalar. Tıpkı 17. Yüzyılın bağnaz, selefi Kadızadelileri gibi. Hacı Bayram-ı Veli'nin yetiştirdiği Melami bilgelerin derilerini soydurtanlar gibi. Farklı fikir serdeden bir ilahiyatçı yazar için sosyal medyada 'katli vaciptir' diyebilme cüretini gösterebiliyorlar.
Bazı meseleleri yeniden tartışmak gerekiyor...
Yeni Muhafazakârlar hem bu semptomlara, hem de Özel Harp Dairesi adı altındaki Gladyoya çalıştığı iddia edilen Gülen ve Eygi meselesine, illa ki "hepimiz kullanıldık" diyen Dilipak'ın, "içinde olduğumuz komünizmle mücadele dernekleri neydi peki?" sorusuna ihtiram göstermeliler.
Hakaret hürriyeti demiyorum -troller yerinde otursunfikir hürriyeti temel hürriyet olmadan kimseye kalben huzur yok.
Kişilik parçalanması, şahsiyet dağılması için tarihe bakmalı mı, bakmalı. Mesela Şeyh Galip'le, Namık Kemal arasındaki çelişkiye. Şeyh Galip büyük fotoğrafta insanı kâmile, tamamlanmış insana konuşurken, Namık Kemal siyasal düzleme konuşur. Birinin hedefi başı bulutlara değen eşref-i mahlûkat tahayyülü iken, diğerinin gayreti sokaklaradır. Aralarındaki fark boyut farkıdır.
Siyaset ile dünyayı kavrayanla, ilahi kudretin nefesinden müteşekkil bir varlıktan, o zaviyeden bakan aynı olamaz.
Galip, bugün yeniden ele almamız gerek hikmetleri üstümüze saçabilmiştir.
O yüzden Galip çağlarla konuşur, Namık Kemal yaşadığı yıllarla.
Temel meseleler üstüne düşünenler böyledir. Aynı Robinson Crusoe ile Cuma gibi ya da o romanı belirleyen İbn Sina ve İbn Tufeyl'in Hayy bin Yaksan'ı gibi.
Tufeyl, Hayy bin Yaksan'da 'Hudayinabit' bir insanı anlatır. Defoe, Robinson 'da Cuma'yı aynı kategoride çizmiştir. Fakat Hudayinabit adayı yüksüz terk ederken, Robinson adanın tapusunu üstünde taşır.
Doğu ile Batının, erdemliyle ecnebinin ayrımı budur.
Günün insanı tapusuz hareket etmez. Dolayısıyla erdem peşindeki Hudayinabiti küçük görür, beğenmez.
Hudayinabit nedir derseniz, kaba sözlük anlamını verebilirim: "Kendiliğinden yetişen bitki. Eğitim görmemiş, kendi kendini yetiştirmiş kimse."
Mealen biz buna 'Allah'ın adamı' veya 'doğal insan' diyebiliriz. Doğal insan dağılmayan, bölünmeyen bütün insandır.
Bunalımların kapısında beklemez, mala mülke, şana şöhrete tapmaz. Zaten niye tapıldığını da anlamaz. Bir tanrısı vardır, bir de şu yalan dünyada hakkını vereceği macerası...
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2021
13.09.2020
7.09.2020
30.08.2020
23.08.2020
16.08.2020
27.07.2020
21.07.2020
15.12.2019
18.11.2019