Cem SANCAR
Burnum kırıktır benim, fotoğrafa dikkatli bakan anlar...
'Sur içi' denen şeyin, şehrin o zamanki göbeğinin ortasından, İstanbul'un ücra varoşlarına gelmiştim.
Anam babam orada ev yapmışlardı. İlkokul 4.cü sınıftaydım.
İlk ağızda sanki cennetti! Dereler, mısır tarlaları, terk edilmiş gizemli çiftlik, gürül gürül koca bir çeşme. Çam koruları, söğütler, sümbüller. Havalanan rengârenk güvercinler. Çayırda dolaşan atlar.
Arsalar sanırım ucuzdu. Nasıl ucuz olmasın, yol yok, iz yoktu. Bir apartman çocuğu olarak benim umurumda değildi bunlar. Her yer mis gibi çayır, her taraf futbol sahasıydı! Akşama kadar koşturup durdum. Yüzüme renk gelmişti.
Her dünya cenneti gibi bunun da tabii bir sonu vardı...
Anadolu'dan müthiş bir göç başlamış, suskun köylerden bir nüfus akın etmiş, derme çatma evler yapılmış, ağaçlar kesilmiş, çeşmenin suyu kirlenmiş, dereden kolera akmıştı.
Gelenlerden biri de benim yaşımdaki Mehmet Açmaz'dı.
Ailesi içe kapanık insanlardı. Babası Mehmet'i bahçede hortumla döver, yer gök utanırdı.
Fakat çocuk, çok geçmedi kafayı bana taktı!
Pazar günleri kardeşimle minibüse binip Bakırköy'e, sinemaya gidiyor, temiz pak giyinmeye çalışıyorduk.
Mehmet Açmaz önce kıyafetlerimize bulaştı. Ağır lakaplarla ardımızdan bağırıyordu.
Ben, 'lütfen' filan diye konuşan bir çocuktum. "Karı gibi la bu!" diyor, herkesi kışkırtıyor, arkadaş çevremi boşaltıyor, yalnızlaştırıyordu.
Sonra işi daha da azıttı. Mahalleye yeni bir aile gelmişti. Nevzat onların oğullarıydı. Bizim çevreye katılmış, arkadaş olmuştuk. Açmaz bu kez, Aleviler hakkında ağza alınmayacak laflar etmeye, etrafa da ettirmeye başladı.
Nevzat, bu şiddetten çekinip eve kapandı...
Anneannem, Geylani Kadını, oturduğu apartman yıkılıp otel yapılınca bahçedeki müştemilata taşınmıştı. Akşamüstleri duvarla çevrili bahçemize çıkar, oturur güneşlenirdi.
Mehmet Açmaz, "Kocakarı açık saçla dışarı çıkıyor, Müslüman değil Ermeni bunlar!" diye konuşuyordu.
Bardak taşmıştı. Sonunda Açmaz'ı yakaladım, tokat içinde bıraktım! Güldü. "Acımadı ki, kız gibi vuruyorsun!"
Bir hafta sonra bu kez altıma alıp yumruk içinde bıraktım. Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Acıdım, durdum. O yine gülüyordu!
Hayat, bir cehenneme dönmüştü. Kitap okuyor, kompozisyon yazıyor, sporu ve papatyalar arasına yatıp bulutları seyretmeyi seviyordum. Nasıl def edecektim bu belâyı? Hediye vermek filan da vız gelmişti herife.
Bir gün yine küfür etti. Gittim, karşısına dikildim: Vur dedim lan, vur! Vurmaya çalıştı ama bücür boyuyla yetişemiyordu. Eğildim!
Vurdu, vurdu, vurdu... Yüzüm, gözüm kan içinde kaldı. O ter içinde, soluk soluğa, yorulana kadar vurdu.
Ancak o zaman durdu...
Burnum kırılmış, eğilmişti.
Daha sonra peşimi bıraktı. Belki de korkmuştu, bilemiyorum. Hayatın rüzgarları esmiş delikanlı olmuştuk. Duydum ki karanlık işlere girmiş, cinayet işlemiş, hapse düşmüş. İzini kaybettim...
Bugün geriye, çocukluğuma baktığımda beni: Kendi 'sırrına' cahil kalmış olanların ve dayak yemekten ar damarı çatlamış ihtimamsız çocukların efkârı kaplar.
Ne zaman toplumsal uçurumları düşünsem, ne zaman işin başı aklıma gelse:
İçim kanar, burnum sızlar...
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2021
13.09.2020
7.09.2020
30.08.2020
23.08.2020
16.08.2020
27.07.2020
21.07.2020
15.12.2019
18.11.2019