Cem SANCAR
Geçenlerde sahil şeridinde zamanın durduğu bir kıyı kahvesine oturdum.
Sakin insanlar, balıkçılar, tadında bir melankolinin hülyalı iklimi. Karşıda saçlarını denize salmış Kız Kulesi. Şiirli tekneler ve ta içimize vuran o deniz.
Sanki eski bir İstanbul filmindeydim...
***
Birden "Selamünaleyküm yazar efendi!" diyen tok bir ses patladı...
Bu köşenin müdavimleri bilirler. Arada sırada karşıma çıkan bir 'deli veli derviş' vardır. Başına eski bir balıkçı ağından sardığı sarıktan olta iğneleri sarkar. Bol poturlar, uzun gömlekler giyer. Korsanları andıran bakımlı kızıl sakalı, çakır gözleri hınzırca parlar. Filozof adamdır. Sohbeti irkilticidir, dobra sözlüdür, ki herkes çekemez! Onun da umurunda değildir fakat bu. Beykoz'un oralarda, sanırım bir hayır sahibinin verdiği kulübede yaşar...
İşte tırak diye o karşıma çıktı. Hafiften topallayarak geldi, 'destur var mı' diyerekten karşıma kuruldu.
Elbette gelenek olarak çift kaşarlı iki tostunu filan söyledik. Sokağın bilgelerine hürmette kusur edemezdik...
'Geçmiş olsun' dedim 'bacakta bir problem mi var usta?' "Sol bacakta damar tıkanıklığı varmış hacım.
Ağrı olunca acile gittim. Orda söylediler. Haftaya kesecek işte baytarlar, damara tel sokup temizleyeceklermiş." Saniyede iki tostu lüpletmiş, ikinci çaya geçmişti.
'Baytar değil cerrah!' dedim.
"Biliyoruz be canım. Sen de siyasetengiz yaza yaza espri gücünü kaybettin. Çık oradan, bekleme yapma!" "Ya ustacım ne siyaseti? Hayatı yazıyorum. Haftada bir gün yazarak, 5 gün yazan köşelerin çoğuna tur bindiriyorum!" Sinirlenmiştim...
"Bi'dokunuyoruz nasıl çıkıyor ortaya benlik!
Nefs böyle bi'şey işte. Turmuş, turşuymuş! Sen kendinle yarış, seni izleyen insancıklara umut ver, çıkış göster. Bırak bu kokmuş gasteci ayaklarını. Özgür bir kuş ol, tadını çıkar be ya..." Gene fırçayı yemiştik. Gene haklıydı...
***
"Onu bunu bırak da bir rüya gördüm, onu anlatayım.
Bir çay daha söyle sen bana...
Dün gece bir baktım dünya ayaklarımın altında.
Her tarafta savaşlar hastalıklar yoksulluk. Bombalar patlıyor, evler yıkılıyor, yangınlar. Sokaklarda kimsesiz insanlar. Sakatlar garibanlar kaçıyor. Balıkçıların ağlarına ölü göçmenler takılıyor. Kırbaçlı adamlar istismar edilmiş kız çocuklarını gemi ambarlarına tıkıp satıyor.
Fakat aynı zamanda beyaz adam neslinden birileri korumalı kumsalda güneşlenip kokteyl içiyor.
Denizler, köşkler, tekneler eğlenenlerle dolu...
Ulan diyorum, cehennem olsa olsa böyle olur diyorum.
Acele benim fakiraneye kaçıyorum. Bacağım da öte yandan zırıl zırıl ağrıyor. Yeter ya, diyorum, bu kahpe dünyada ne bu yalnızlık. Artık bir yoldaşım olmalı. Ama nerde öyle hatun? Birden aklıma tanıdığım bir hanım geliyor. Gelir gelmez de göğsüme oluk oluk bal akıyor. Niye aramadım ben onu ya, diyorum. Bir arıza mı çıkardım da küstü mü yoksa bana! Arayım ulan, diyorum. Telefona bakıyorum.
Adı aklıma gelmiyor, sadece o bal kokusu. Telefonda büyük harfle 'O' yazmışım. Odur diye arıyorum.
Tambur sesli bir kadın 'Merhaba' diyor.
Ya diyorum, niye aramadım seni bu saate kadar valla anlamadım, diyorum.
'Ah be canım' diyor O. 'Yıllardır senin beni aramanı bekliyordum burda...' İyi ya, buluşsak diyorum, bir çay içsek, tost yesek.
'Olur ama...' diyor, 'ben şu an senden epey uzak bir yerdeyim.' Tamam diyorum ben sana doğru geleyim, sen de bana doğru. Orta bir noktada buluşuruz be ya!
'Peki' diyor 'arayacağım seni. Adımı da unutmuşundur sen: Ben Eda Naz!' İsme bak usta diye düşünürken... Güm diye uyanıyorum...
"E?" dedim merakla.
"E si o telefonu bekliyorum işte..." Tam kalkarken döndü, "Ha unutmadan" diye sakallarını titreterek güldü.
"Rumî pir der ki, cenabı Allah âşıklarına naz ile eda ile yaklaştı. Bilmezler, nazın asıl sahibi hep O'ydu..."
***
Derviş gidince sustum. Kızıla batan güneş, Kız Kulesi'nin saçlarına ışıktan ağlarıyla taç konduruyordu...
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2021
13.09.2020
7.09.2020
30.08.2020
23.08.2020
16.08.2020
27.07.2020
21.07.2020
15.12.2019
18.11.2019