Enver SEZGİN
Kadim yerleşim yerlerinden biri olan Sason (Sasun) tarihte birçok uygarlığa evsahipliği yapmıştır. Geçmişte farklı isimler almış, Cumhuriyet sonrasında ise buraya Sason adı verilmiştir.
Yüzyıllarca Ermeniler; Kürtler, Araplar vb. burada birlikte yaşamışlardır.
Geçen yüzyılın başı itibariyle, Ermeniler orada önemli bir nüfusu teşkil etmekteydiler.
Eskiden buralarda “zanaatkârlık” denince akla Ermeni ustalar gelirdi.
Bu ustalardan biri de Demirci Sako’dur. Hikâyemiz de onun hikâyesidir.
Sako, Sason’un Herend (Acar) köyünde yaşar, işini en iyi şekilde yapmaya çalışırmış.
Gün gelmiş buralarda acı ve ölüm kol gezmeye başlamış.
Herend Köyü sakinleri, çevre köylerde Ermenilere ait evlerin yakıldığını duyarlar.
Sonra ölüm haberleri gelir.
Bunca yılın bazı tanıdıkları “düşman” olmuştur.
Sonra jandarmalar ortaya çıkar. Köyler basılır. Ermenilerin topluca “belirsiz” bir yere götürüldüğü söylenir. Sako ve yakınları endişelidirler.
Çok geçmez sıra Herend’de yaşayan Ermenilere gelir. Sako’yu da alıp götürmek isterler.
“Şansı yaver gitmiştir” Sako’nun.
Komşu köylerin “ileri gelenleri” resmî görevlilere Sako ve yakınları için ricada bulunurlar. Civarda neredeyse demirci ustası kalmamıştır. Öyle ya köylülerin ihtiyacını kim karşılayacaktır?
“Rica” yerini bulmuş. Sako ve bazı akrabaları “kıyımdan” kurtulmuştur. İşlerine devam ederler. Oğlu Murat çocuk yaşta babasının yanında çalışmaya başlar.
Murat on yedisine geldiğinde kendi rızası dışında yaşı büyütülerek askere gönderilir.
Asker dönüşü işine devam eder.
Murat bir yandan da tarımla uğraşmaktadır. Ancak işler o kadar rahat yürümemektedir.
Komşu köylülerle arazi anlaşmazlığı ortaya çıkar. Her iki taraftan da insanlar ölür. Bu olaylardan sonra Ermenilerin hayatı daha da zorlaşmıştır.
Ancak dayanmaktan başka çare yoktur.
Buraları bırakıp nereye gideceklerdir?
Bir yandan da sürekli olarak, Müslümanlığı seçmeleri için “telkinlerde” bulunurlar. Din değiştirmeleri hâlinde “cennete gidecekleri” söylenir.
Aradan yıllar geçer bu kez başları Köy Korucuları ile beladadır.
Ölümle tehdit edilirler.
“Ermeni öldürmek günahtan sayılmaz” ne de olsa.
Baskılar ve ölüm tehditleri karşısında daha fazla dayanmak mümkün değildir.
Murat eşi ve çocuklarıyla birlikte İstanbul’a göç eder.
Sorunlar burada da peşlerini bırakmaz.
Sekiz ay bir kilisede yaşadıktan sonra kiralık bir eve taşınırlar.
Ailenin en büyük çocuğu on iki yaşındadır.
“Büyük kız”, İstanbul’a geldiklerinin ikinci günü bir tekstil atölyesinde çalışmaya başlar. Artık okula gitmek onun için imkânsızdır.
Murat Usta şu anda seksen üç yaşındadır.
Devletin verdiği aylık ikiyiz elli lira ile yetinir.
Ya çocuklarının eve getirdikleri birkaç kuruş para olmasaydı...
Murat Usta yirmi yedi yıl önce terk ettiği baba toprağına bir daha dönmemiştir.
Esasen köyü gözünde tütmektedir.
Doğup büyüdüğü toprakları özlemiştir.
Ancak asla köye gitmeyi düşünmemektedir.
Kaldı ki Herend, komşu köylerde yaşayan bazı köylüler tarafından “sahiplenilmiş” durumdadır.
Artık bir köyleri de yoktur.
“Ben Herend’i rüyalarımda yaşıyorum,” diyor. Ve ekliyor: “Köy anılarımdaki gibi kalsın istiyorum.”
Salt Ermeni oldukları için yaşadıkları sıkıntılar İstanbul’da da devam eder.
Bir yandan yoksulluk, öte yandan sürüp giden baskılar.
Ermenilere yönelik tehditler Murat Usta’nın çocuklarına kadar ulaşır.
Tehditler karşısında pek çok Ermeni gibi bir süre “görünmez” olmuşlardır.
Bunca acıdan sonra Murat Usta’nın çocukları soruyor: Bu zulüm niye?
[email protected]
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2016
13.04.2016
2.02.2016
16.02.2016
9.02.2016
26.01.2016
13.01.2016
30.12.2015
23.12.2015
8.02.2015