Enver SEZGİN
Çok değil, iki yıl önce bu ülkenin topraklarında şiddetli bir savaş hüküm sürmekteydi. 2012 yılının temmuz ayında, Hakkâri’nin Şemdinli ilçesi ve çevresinde meydana gelen ve aylarca devam eden çatışmalar yüzlerce insanın ölümüne yol açmıştı.
Kimse bu kötü durumdan nasıl çıkılacağını bilmiyordu. 2013 yılının ilk günleri daha yıkıcı gelişmelerin habercisi olabilirdi. Öyle olmadı. Başbakan Tayyip Erdoğan, Öcalan ile görüşüldüğüne dair bir açıklama yaptığında hava birden değişmeye başlamıştı. Devlet bir kez daha yüzünü “İmralı’ya” çevirmek zorunda kalmıştı. Bu girişim kanlı bir savaşı durdurduğu gibi, yeni bir dönemin kapısını da aralamıştı. Öcalan, artık çözüm sürecinin iki önemli “aktöründen” biriydi. Öcalan’ı “başmüzakereci” konumuna taşıyan en önemli etken arkasındaki güçlü örgüt desteği ve yüzbinlerce taraftarının olmasıdır.
Neredeyse on altı yıldır tek başına, hücrede “mahkûmiyet” yaşayan bir insandan söz ediyoruz. Üstlendiği görev ile içinde bulunduğu koşullar uyum içinde değildi. Burada yapılması gerek şey, bir yanlışlığın giderilmesi ve bu sayede “İmralı sakininin” daha görünür duruma getirilmesiydi. Bu yapılmadı. Süreci Öcalan üzerinden yürütmek isteyen hükümet muhatap aldığı insanın cezaevi koşullarını iyileştirmeye yanaşmıyordu. Hükümetin olumsuz tutumuna rağmen, Öcalan, ısrarla koşullarının iyileştirilmesi talebinde bulundu. Ancak bu sayede “rolünü” daha iyi oynayabileceğini düşünüyordu.
2013 yılının ağustos ayında Selahattin Demirtaş ile yaptığı görüşme sırasında şunları ifade etmişti: “Sürece dair rolümü oynamak istiyorum. Devlet de, halk da, BDP de sürekli baskı yaptı. Bana bu baskıyı yapan, benden ricada bulunanlar şimdi önümü açmalıdır.” Öcalan’ın istediği şey gayet açıktı. Sürece daha çok katkı yapmak istiyordu. Bu imkân sağlanmadı. Önünü açacak mekanizmalar yaratılmadı. Peki, ne oldu? En son ,“Kobani eylemleri” sırasında olduğu gibi, her kritik dönemde başvurulan ilk kişi oldu.
Burası çok açık: Abdullah Öcalan, örgütünü daha rahat yönetmek ve insanlara doğrudan ulaşmak istemektedir. Bu talebini yerine getirmek ona bir ayrıcalık tanımak anlamına gelmiyor. Tersine bir “eşitsizliğin” giderilmesidir sözkonusu olan.
Durum şudur: Hükümet üyeleri ve HDP yöneticilerinin açıklamalarını hemen her gün izlemek ya da okumak mümkündür. Dahası, Cemil Bayık ve Murat Karayılan gibi PKK yöneticilerinin görüşlerine ulaşmak, artık çok daha kolay hâle gelmiştir. Bu aralar, aracısız konuşamayan tek kişi Abdullah Öcalan’dır. Çok şey yapmasını beklediğimiz bir kişinin kısıtlı olanaklarla süreçte yer alması ne kadar doğrudur? Bu yanlışlık giderilmelidir. Yapılması gereken şey Abdullah Öcalan’ın daha görünür olması ve dışarıyla doğrudan temasının sağlanmasıdır.
Barış ve çözüm sürecinin başlamasından itibaren, HDP yöneticilerinin İmralı ziyaretleri ve Kandil’le kurdukları köprü bir işlevin yerine getirilmesi bakımından oldukça faydalı olmuştur. Öte yandan her görüşme sonrası Öcalan’ın görüşleri kamuoyuyla paylaşılmıştır. Ancak, artık bu yeterli olmamaktadır. Öcalan’ı dışarıyla buluşturmak için yeni aktörlere ihtiyaç vardır.
Hükümet üyelerinden Öcalan’ın cezaevi koşulları ile ilgili izahatlar duymaya başladık.
Son olarak, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, “Öcalan’ın cezaevi koşulları iyileştirilebilir” biçiminde bir açıklama yaptı. Bu bir an önce gerçekleştirilmelidir. Abdullah Öcalan, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, gazeteciler, siyasetçiler, akademisyenler ve hatta Kandil’deki arkadaşları ile rahatça görüşebilmelidir. Bu kritik dönemde böyle bir adımın çok büyük bir önemi vardır. Bunun için illa bir “villaya” taşınmasına da gerek yoktur.
Yazarlar
-
Figen ÇalıkuşuBorçları SDG mi ödeyecek? 28.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolSüreç nereye? 28.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖcalan ziyareti olmuş sayıyor mu? 28.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUBir ziyaretin ardından düşündüklerim 28.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKimse boşuna refah beklemesin 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAPO anıtı yontuluyor 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUİmralı ziyaretiyle hangi noktaya geldik? 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYCHP nereye koşuyor.... 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğluİmralı ziyareti, ‘çözüm süreci’ne sahiplik gerektiğini söylüyor 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanSuriye’deki PKK ne olacak? Bu kanaat önderleriyle işimiz çok zor… 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezYeni Dünya Düzeni: Eski Eğilimler 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİlk adım Öcalan olunca süreç zorlanıyor 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçayİlk yılında Trump yönetimi: Yeni sınıf ittifakları ve alternatifler 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUİmralı kararı bir semboldü! O kadar! 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanGizlice İmralı’ya gidildi ama daha turpun büyüğü heybede… 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİthal ette skandal bitmiyor: Sığırlar da hep aynı şirketten alınmış! 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNÜç görüntü: Amerikan katarı püfleye püfleye ilerliyor 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRLİDER APO MU DEMİRTAŞ MI? 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBir sistem bu kadar yanlış yaparsa kürtler ve aleviler zor durumdadır 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKodlar 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTPrusias ad Hypium’den Akçakoca cezaevine… 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasÖcalan ziyaretinin kilitlediği çözüm 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAİmralı’ya Gidiş; Tarihsel Bir Eşik ve Yeni Dönemin Habercisi... 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan artık masada 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni sürecin ilk büyük krizi: CHP’nin İmralı kararı 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilDevlet Bahçeli, MHP ve Kürt Sorunu: Çelişkiler, strateji ve olasılıklar 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÖrgütüne silah bıraktırırken Öcalan’ın “teröristbaşı” olduğunu hatırlayanlar…. 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEİmralı konusu 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİBB İDDİANAMESİ… 24.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2016
13.04.2016
2.02.2016
16.02.2016
9.02.2016
26.01.2016
13.01.2016
30.12.2015
23.12.2015
8.02.2015