Enver SEZGİN
İngiliz şair, Robert Browning şöyle söylüyor: “Karşılaştığınız sorunu sadece eleştirirseniz iki katına çıkar, düşünmekte iseniz yerinde sayar, fakat soruna çare bulursanız, sorun olmaktan çıkar.” Bu sözlerden yola çıkacak olursak, iki yıldır sürdürülen “barış ve çözüm sürecinin” özellikle son iki ayını bekleyerek geçirdik. Gerilediğimiz zamanlar da oldu.
6-7 Ekim hadiselerinden sonra, hükümet sürece devam edilmesi için “kamu güvenliğinin sağlanması” şartını ileri sürdü. Bu tutum sorunu büyütür, çözümünü zorlaştırır. Elbette her devlet gibi, Türkiye Cumhuriyeti de “kamu güvenliğini” sağlamak için var gücüyle çalışır, çalışmalıdır.
Ancak, nasıl? Bu güvenliği daha çok karakol inşa ederek ya da “olağanüstü hâl yöntemlerini” hayata geçirerek sağlayamazsınız. Kaldı ki bu konu son iki yılın meselesi değildir. Sorun, uzun yıllara dayanmaktadır. Mardin, Van, Batman veya Diyarbakır’da insanların geceleri dışarı çıkamadığı dönemler yaşandı. Bir kentten bir diğer komşu kente seyahat etmek bile büyük bir risk taşıyordu. Gün oldu, kamu görevlileri görünür olmaktan çekinir oldular. İnsanlar çok büyük sıkıntılardan geçtiler. Geçmiş deneylerden de yola çıkacak olursak, bugün kamu güvenliğini “çözüm sürecinden” ayrı düşünemezsiniz.
Kamu güvenliğini, ancak adım atarak ve insanları rahatlatarak sağlayabilirsiniz. Kaldı ki, “anadilde eğitim, ademimerkeziyetçilik, terörle mücadele yasasının kaldırılması” gibi konuları herhangi bir şarta bağlamadan ve hiçbir pazarlığa girmeden Türkiye’nin kendi kendine yapması icap eden şeylerdir. Bunların tamamı Ankara’da, parlamentoda gerçekleştirilmesi gereken reformlardır.
Öte yandan, başta Başbakan olmak üzere hükümet üyelerinin, “güvenliğin sağlanması” için başvurdukları adreslerden biri de, Halkların Demokratik Partisi (HDP) olmuştur. Demek ki ne olursa olsun, neler yaşanırsa yaşansın, yapacağımız en doğru şey diyalog kapılarını her zaman açık tutmak ve bu yolda ilerlemeye çalışmak olmalıdır. Diyalog kanallarını açık tutarak bu ülkede “güveni ve güvenliği” sağlayabiliriz. Ne kadar zorlu olursa olsun sorunlarımızın üstesinden gelebiliriz.
Şu iki yıl içinde elde ettiğimiz en önemli kazanımlardan biri “çatışmasızlık ortamının sağlanması” ise bir diğeri, her şeye rağmen görüşmelerin sürdürülmesi olmuştur.
Diyalog, işbirliği ve müzakere zeminini sağlamlaştıracak yegâne yöntemdir. Çok daha fazlasını da yapabiliriz. Pek çok zorluklar var. Bunlardan biri ise taraflar arasında önemli, görüş ayrılılarının olmasıdır. Hükümetin elinde bir “yol haritasının” olduğunu biliyoruz. Bu harita herhangi bir koşula bağlı kalmaksızın, “mutlak eylemsizliği” öngörüyor.
Oysa, Abdullah Öcalan’ın ileri sürdüğü görüşler sözkonusu yol haritasıyla örtüşmüyor. Onun da kendi şartları vardır. Öcalan, HDP heyeti ile yaptığı görüşme sırasında dört ana başlıktan oluşan, “Barış ve Demokratik Müzakere Süreci Taslağı” sundu. Sözkonusu taslağa göre Öcalan, atılacak her adımın yasal altyapısının oluşturulmasını talep ediyor. Diğer bir ifade ile sürecin her etabının parlamentonun kararına bağlanmasını istiyor.
Abdullah Öcalan’ın bir şartı ise bir gözlemci grubunun sürece dâhil olmasını içeriyor. Bazıları bu görüş ayrılılarını öne çıkararak, gözümüzü korkutmaya çalışabilir. Moralimizi bozmamalıyız. Sürecin “tarafları” olduğuna göre, farklı yaklaşımlar da olacaktır. Ancak, ortak noktalar bulmak ve bir mutabakat metni üzerinde anlaşmaktan başka bir yol da gözükmüyor. Bu ise sadece diyalog ile gerçekleştirilebilir.
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2016
13.04.2016
2.02.2016
16.02.2016
9.02.2016
26.01.2016
13.01.2016
30.12.2015
23.12.2015
8.02.2015