Enver SEZGİN
Parlamentoda temsil edilen üç muhalefet partisinin yöneticileri de henüz ciddi bir muhasebe yapmış değiller. Ya ortada bir başarısızlık olduğunu kabul etmiyorlar ya da olup bitenleri tümüyle “dış faktörlere” bağlıyorlar. Durum böyle olunca sağlıklı bir değerlendirme fırsatını kaçırıyorlar. Sorunların tüm kaynağını dışarıda ararsanız, eksikliklerinizi göremezsiniz. Başarısızlığınıza birtakım “dış gerekçeler” ararsanız mutlaka bulursunuz. Bunların tamamı doğru da olabilir. Ancak sadece bunu yaparak politikanızdaki hataları ve eksiklikleri sağlıklı bir biçimde tespit edemezsiniz; yanlış yapmaya devam eder, yeni başarısızlıklara da davetiye çıkarırsınız. Gerçeklikten koparsınız. Bu ise bir partinin kendisine karşı yapacağı en büyük kötülük olur.
*
Seçim kampanyası sürdüren partilerin içinden en “eşitsiz” parti HDP olmuştur; seçim kampanyasına dezavantajlı bir biçimde girmiştir. Parti binalarına saldırı olmuş, bazıları ateşe verilmiştir. Parti üyeleri, yerel yöneticiler gözaltına alınmış, tutuklanmışlardır. İlçeler ve mahalleler güvenlik güçleri tarafından günlerce ablukaya alınmış, evler kurşunlanmış; masum insanların ölümüne sebebiyet verilmiştir. Ankara Katliamı’ndan sonra ise bir kampanya yürütmeleri daha da zorlaşmıştır. Çok zor bir sürecin yaşandığı apaçık ortadadır. Ancak zaten bu “zor şartlarda” kazanılacak olan bir zaferin anlamı büyük olacaktı. Olmadı. Elbette oy kaybetmelerinde tüm bu baskıların rolü oldu. Ancak bir milyon civarındaki oy kaybını sadece bu “dış faktörlerle” izah edebilir miyiz?
Seçimlere girersiniz ve seçmenden şu veya bu oranda oy alırsınız. Bazen bu oran yükselir; kimi zaman ise düşer. Bu normal. Normal olmayan ise beş ay içinde bir milyon oy kaybetmektir.
Oysa, HDP’nin 7 Haziran seçimlerinde ede ettiği başarı, aldığı oy, çok büyük bir anlam ifade ediyordu. Bu sonuç bize tüm olumsuzluklara rağmen barışçı siyasetin pekâlâ mümkün olduğunu gösterdi. Seçmen bu sonuçla silahı ve çatışmayı reddetti; bunun yerine “demokratik siyaset” çizgisi izlenmesini istedi.
Artık bir tek silahın patlamasına gerek yoktu. Ne yazık ki öyle olmadı. Şehirler savaş alanına döndü. Bu yıkımın siyasi bir sonucu olacaktı. Oldu.
Yıllarca politikanın içinde yer almış olan bir dostum bana, “Biz bu seçimde orta sınıfın bir bölümünü kaybettik” dedi. Sonra da şöyle devam etti: “Bu insanlar 7 Haziran seçimlerinde barajı aşsın diye var güçleriyle HDP için çalıştılar. Son seçimlerde ise nasıl olsa barajı aşıyor diyerek başka bir partiye yöneldiler. Bir yandan da çatışmaların yeniden başlamasına olan tepkilerini dile getirmiş oldular.” Silah ve siyaset bu kez birlikte yürümedi, yürüyemezdi. Seçmenin 7 Haziran’da verdiği mesaj iyi algılanmadı. Silahlı eylemler ile yasal siyasetin birlikte yol alabileceği düşünüldü. Koşulların çok değiştiği gerçeği gözardı edildi. Sonuç böyle oldu.
İngiltere’nin eski başbakanlarından Lloyd George uzun yıllar önce, “Silahlı milyonlarca adamla barışı gerçekleştiremezsiniz. Barış arabası, top ile dolu bir yolda yürüyemez” demişti. Bizde tam böyle oldu. Silah ve Demokratik Siyaset birlikte yürümedi, yürüyemezdi. Silahların gölgesinde “barışçı söylemleriniz” duyulmaz. En önemlisi inandırıcı bulunmaz. Böylelikle şu veya bu sebeple önceki seçimde aldığınız oyun bir bölümünü kaybedersiniz.
Kürdistan’da yıllardır yatırım yapan bir arkadaşım seçim sonuçları ile ilgili şunları söyledi: “Yüzde üç civarında oy nereye gitti? Buharlaşmadığına göre başka bir partiye kaymış demektir. Her şartta ‘benim dediğim olur’ derseniz sonuçlarına da katlanırsınız.”
7 Haziran seçimleri görece barışçı bir ortamda gerçekleşti. Oysa kasım seçimlerine çatışmaların yoğun olduğu koşullarda girdik. Bu seçimin en önemli konusu doğal olarak “güvenlik” oldu.
Birbirine zıt iki seçim atmosferinde aynı politika izlenebilir mi? İzlenirse olumlu bir sonuç elde edilebilir mi?
Asıl soru şudur: HDP son seçim kampanyasında, Haziran ayında izlediği politikadan farklı ne yaptı?
Yazarlar
-
Figen ÇalıkuşuBorçları SDG mi ödeyecek? 28.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolSüreç nereye? 28.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖcalan ziyareti olmuş sayıyor mu? 28.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUBir ziyaretin ardından düşündüklerim 28.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKimse boşuna refah beklemesin 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAPO anıtı yontuluyor 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUİmralı ziyaretiyle hangi noktaya geldik? 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYCHP nereye koşuyor.... 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğluİmralı ziyareti, ‘çözüm süreci’ne sahiplik gerektiğini söylüyor 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanSuriye’deki PKK ne olacak? Bu kanaat önderleriyle işimiz çok zor… 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezYeni Dünya Düzeni: Eski Eğilimler 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİlk adım Öcalan olunca süreç zorlanıyor 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçayİlk yılında Trump yönetimi: Yeni sınıf ittifakları ve alternatifler 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUİmralı kararı bir semboldü! O kadar! 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanGizlice İmralı’ya gidildi ama daha turpun büyüğü heybede… 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİthal ette skandal bitmiyor: Sığırlar da hep aynı şirketten alınmış! 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNÜç görüntü: Amerikan katarı püfleye püfleye ilerliyor 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRLİDER APO MU DEMİRTAŞ MI? 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBir sistem bu kadar yanlış yaparsa kürtler ve aleviler zor durumdadır 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKodlar 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTPrusias ad Hypium’den Akçakoca cezaevine… 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasÖcalan ziyaretinin kilitlediği çözüm 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAİmralı’ya Gidiş; Tarihsel Bir Eşik ve Yeni Dönemin Habercisi... 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan artık masada 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni sürecin ilk büyük krizi: CHP’nin İmralı kararı 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilDevlet Bahçeli, MHP ve Kürt Sorunu: Çelişkiler, strateji ve olasılıklar 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÖrgütüne silah bıraktırırken Öcalan’ın “teröristbaşı” olduğunu hatırlayanlar…. 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEİmralı konusu 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİBB İDDİANAMESİ… 24.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2016
13.04.2016
2.02.2016
16.02.2016
9.02.2016
26.01.2016
13.01.2016
30.12.2015
23.12.2015
8.02.2015