Enver SEZGİN
BBC’den Mahmut Hamsici’nin, KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık’a sorduğu sorulardan biri şöyle: “Bölgeye giden gazeteciler olarak şunu görüyoruz. Burada halk asıl olarak, yaşananlardan devleti sorumlu tutuyor. Ama onların içinde, ‘devlete tepkiliyim, ama gençlerin, YDG-H’nin süreci bu şekilde yürütmesine çok sempatiyle bakmıyorum’ diyen insanlara da rastladık. Bu eleştirilere nasıl bakıyorsunuz?”
Bayık’ın yanıtı şu: “Halk homojen değildir. Halkın içinde benimseyen olur, benimsemeyen olur. AKP yanlısı var, korucular var, çatışmalarda çıkarı sarsılan var.”
Oysa devam etmekte olan eylem biçimlerine karşı genel bir eleştiri olduğunu rahatlıkla görmek mümkündür. HDP Eşgenel Başkanı Selahattin Demirtaş ve bu partinin pek çok yöneticisi “hendek kazmak” gibi eylemlerin doğru olmadığını defalarca dile getirdiler.
Güvenlik güçlerinin sert tutumu, günlerce devam eden sokağa çıkma yasakları, duvarlara yazılan ırkçı yazılar; bütün bunlar halkta var olan tepkiyi daha da artırıyor. Kızgınlığı nefrete dönüştürüyor. Ama tüm bunlar toplumun çatışmalardan memnun olduğu anlamına gelmiyor.
Şehirlerde sürdürülen “sokak eylemleri” insanların “devrimci halk savaşına” katılmalarını sağlamaksa, bu en azından şimdilik amacına ulaşamamıştır. Bazıları çareyi evini terk etmekte buluyor. Mahalleler, şehirler boşalıyor. İnsanlar “savaşın bir parçası” olmak istemiyorlar. Asıl gaye savaşı daha da sürdürerek toplumu “tercih yapmaya” zorlamaksa tehlikeli bir sürecin içindeyiz demektir. Bu zorlama gelecekte çok daha yıkıcı sonuçlara yol açabilir.
Patlayan bombalar, kazılan hendekler, özyönetim ilanları, günlerce süren sokağa çıkma yasakları, güvenlik güçlerinin operasyonları, ölümler.
İyi bir yere gitmediğimiz çok açık. Geçen yıl bu vakit çözüm için atılması gereken adımları konuşuyorduk; bugün ise savaş sarmalından nasıl çıkacağımızı konuşuyoruz. Barış ve çözüm çok uzakta gözüküyor. Bu kötü gidişten nasıl kurtulabiliriz? Pek çok kişi bu sorunun cevabını arıyor.
Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin katledilmesi, bize bir kez daha bu savaşın anlamsızlığını göstermiş oldu. Sıkılan her kurşun, yaşanan her çatışma, geleceğimizi karartmaktan başka hiçbir işe yaramıyor. Bu savaş kimseye herhangi bir gelecek sağlayamaz, mutluluk getiremez.
Savaşın yıkıcı etkileri en çok Kürtlere zarar verdi. Artık savaş koşullarında yaşamak istemiyorlar. Onlar, silahla sorunların çözülemeyeceğini çok iyi biliyorlar. Haksızlıklara, baskılara “yasal siyaset” yolu ile yanıt vermek istiyorlar. Artık kan ve silah görmek istemiyorlar.
7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri Kürtlere çok şey öğretti. “Halk gücünü sandıkta gösterdi.” Silahlı mücadele anlamını yitirdi.
Aylardır, Kürdistan’ın şehirlerinde çatışmalar yaşanıyor. Sonuçta ne oldu? Yıkım ve göç.
Günlerce dükkânını açamayan esnaf zor günler yaşadı, yaşıyor. Dükkânını kapatıp gidenler var. Bir esnaf şu soruyu soruyor: “Bu gençler benim için mi savaşıyor?”
Evlerin tam önüne hendek kazarak, esnafa zorla kepenk kapattırarak, vatandaşlara “evlerinizin kapısını açık bırakın” diyerek bir başarı elde edemezsiniz. Kürt meselesini bu yolla çözemezsiniz.
Deneyimli bir politikacı olan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, “Hendek kazmanın da, sindirme politikasının da para etmeyeceğini elbet herkes anlayacak” diyor.
Çok geçmeden bu gerçeği anlamalıyız.
Cemil Bayık, yakın tarihte yaptığı bir başka açıklamada şu ifadelere yer veriyor: “Silahlı mücadele amacına çoktan ulaştı. Amaç Kürt sorununu gündeme getirmekti ve biz bunu başardık. Biz artık savaşmak istemiyoruz. Biz müzakere ve siyasi çözüm istiyoruz.”
O hâlde, yasal siyasetin önünü açın.
Demokratik siyasete şans tanıyın.
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2016
13.04.2016
2.02.2016
16.02.2016
9.02.2016
26.01.2016
13.01.2016
30.12.2015
23.12.2015
8.02.2015