Halil BERKTAY
1920 ve 30’larda söyleme (faraza hürriyet değil) mefkûre sözcüğü ve karşılıkları hâkimdi. Ömer Seyfeddin’in Hürriyet Gecesi’ndeki sert liberalizm düşmanlığı doğrultusunda, insanlar özgürlük hevesine aldanmak yerine, ortak idealleri benimsemeli; kendi bireyliklerini millet kollektifi içinde eritmeliydi. Halkevleri merkez organı Ülkü adını taşıyordu.
İlkokul çocuklarına ezberletilen “Andımız” şu son dönemlerde biraz olsun tartışılmaya başladı, ama daha çok “Türk” sözcüğü (yani ırkçılık ve “azınlık”ları yok sayması açısından). Bu da var tabii, ama bence asıl nokta biraz ıskalanıyor : varlığını başka ve daha büyük bir varlığa armağan etmek, başlı başına otoriter-kollektivist bir telkin. Doğrudan bireyi, aydını, bağımsızlığı ve özgürlüğünü hedef alıyor. Türklüğün diğer kimlikleri yutması da cabası.
Bu çerçeve içinde, bakalım, kimlerdi Kemalizmin iyi, ideal aydınları ? Atatürk’ün sofrasında yer alanlar, “buyurdu”ları dinleyip kaydedenler, Türk Tarih Tezi ve Güneş-Dil Teorisi’nin inşasına katılanlardı örneğin. Millî-gerçekçi (nasyonal realist) romancılardı, Yakup Kadri ve Reşat Nuri’ler gibi; biraz Kadro’culardı (Şevket Süreyya, Vedat Nedim): eğitimcilerdi (Selim Sırrı, Reşit Galip ve onların istediği fedakâr öğretmen “Çalıkuşu” Feride): millî şairlerdi (Mehmet Emin Yurdakul, Onuncu Yıl Marşı’nı yazan Faruk Nafiz ve Behçet Kemal –ki, 1960’larda lâkabı Hepçet Mekal Çokağlar olmuştu). Bu halkanın az ötesinde, kâh yarı liberallikleri (Falih Rıfkı), kâh geçmişte özerk veya muhalif (hattâ bağımsız feminist) dönemler (nöbetler mi diyelim ?) geçirdikleri için (Halide Edip) daha az güvenilir sayılanlar. Hepsinin ortak yanı, yeni iktidarın rüzgârı ve heyecanıyla onun etrafında kümelenmeleri (belki, başka türlü hayat hakkı bulamamaları): ama dönüp dolaşarak da olsa, “gecikmiş”liği telâfi edecek bir cebrî yürüyüşe varlıklarını armağan etmişlikleriydi.
(Biz şimdi, ulusalcıların olur olmaz kalkıp Onuncu Yıl Marşı’nı söylemelerine gülüyoruz ama, onlar bu efsunlu nakarat, bu incantation ile asr-ı saadete dönüyorlar. Çünkü sözünü ettiğim, hızlandırılmış modernizasyonda yekvücut olma hissinin gerçekten en iyi ifadesi, Onuncu Yıl Marşı. Tahsilli orta sınıfın yeni bir devlette, ortak bir dâvâda erime arzusunu, İstiklâl Marşı’ndan daha iyi ifade ediyor.)
Peki, Marksizm-Leninizm veya Komünizm bunun neresinde ? O da çok değişik olamadı bu açıdan. Bazen, Komünizm’in dünyada (çok daha) iyi ama Türkiye’de (görece) kötü, faraza dünyada çok daha saf ve enternasyonalist ama (sırf ?) Türkiye’de Kemalizm’le uzlaşmayla lekeli olmuş olduğu gibi tahlillere rastlıyorum. Bunlar pek doğru değil. Ya da fark o kadar da büyük değil. Dünyada Komünizm, kapitalizme alternatif (piyasasız) bir modernite sunmaya çalıştı. Türkiye’de Komünizm, Kemalizm’e alternatif bir hızlandırılmış modernizasyon sunmaya çalıştı. Bir “millî burjuva” devrimi ve ideolojisi olarak Kemalizm, bizi hızlı, rahat ve ferah bir çağdaşlaşmaya götüremez; bu yolu ancak millî devrimi daha da ilerletip sosyalist devrimle tamamlamak suretiyle Komünizm açar, dedi. Dolayısıyla mesele (22-23 ağustos röportajında da söylediğim gibi), Komünizm’in Kemalizm’le uzlaşmasından ibaret değildi. Daha temelde, ihtilâlcilik açısından, anormal politika açısından, yukarıdan aşağı ve zorla modernleşme açısından, anti-liberalizm veya “burjuva” demokrasisinden hoşlanmama açısından, Komünizm ile Kemalizm arasındaki büyük benzeşme yatıyordu.
Sonuçta, ikisi de otoriter bir önderlik ve (iktidara geldiğinde) yönetim anlayışına sahip kitle seferberlik ideolojileriydi ve bireyin, hele okur-yazar bireyin, okumuş ve bilgili bireyin, aydının eleştirel bağımsızlığına hemen hiçbir toleransları yoktu. Genel olarak aydınlara düşman değillerdi; tam tersine ! Kalifiye kafa emeğine, her bakımdan müthiş ihtiyaçları vardı. Ancak iyi ve yararlı aydından yanaydılar. Bize orta ve lisede kompozisyon yazdırılırdı, “sanat sanat için midir, toplum için midir” diye. (Yerli Malı Haftası gibi) hâlâ gündemde midir, bilmiyorum. Ama 1950 ve 60’larda bir allahın kulu “sanat sanat içindir” demezdi, diyemezdi. Kemalizm’le yoğrulmuş standart bir aileden gelenler de “tabii toplum için” derdi, komünist bir aileden gelen ben de. Hepimizin kafasında bir fayda meselesi vardı; iş, sanatın (devrim veya kalkınma gibi) bir dâvâya yararına gelip dayanıyordu. (“Efendi, sanat için sanat akımı, 19. yüzyılda bir bakıma sanatın burjuvaziden ve resmiyetten, konvansiyonel norm’lardan özgürlüğü demekti” sözleriyle beni şaşırtan babamı, 15 yaşımda bu ince uyarıyı nereye koyacağımı bilemediysem de, bir kere daha bunun dışında tutuyorum.)
Gene anılar, anılar... Her neyse. Demem o ki, Kemalizm’in de, Komünizm’in de aydına bakışı, sanata bakışı gibiydi : ütiliter, otoriter ve kıskanç. “Aydın aydın için midir, toplum için midir ?” Bu soru böyle sorulmuyordu ama, sanat dâhil benzeri her (alegorik) sorunun ardında, aslında bu vardı. Cevabı da izahtan varesteydi. Bazı aydınlar yoldan çıkabilir, gidip “yabancı ideoloji”lere kapılabilirdi (Türkiye bu deyimi unuttu sanırım). Tabii ezilirlerdi (Nâzım Hikmet, Sabahattin Ali). Ya da tersten, parti saflarını terkedip “burjuvaziye iltihak” eder, “dönek” olurlardı.
Özetle, herkes için kendi aydını iyi, öbürü kötüydü. Ama 1980’lere kadar, genel aydın düşmanlığı diye bir şey söz konusu değildi.
Yazarlar
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları



































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024