Halil BERKTAY
[29 Ekim 2016] E. E. Cummings (aslında herşeyi küçük harflerle yazdığı için e. e. cummings demem lâzım), “hiç gitmediğim bir yerde” (somewhere i have never travelled) diye başlayan ünlü şiirinin bir yerinde, şöyle söz eder sevdiğinden: “koyu kırılganlığının dokusu / rengârenk diyarlarıyla mecbur kılıyor beni / her nefeste ölüm ve sonsuzluk soluyarak” (the power of yourintense fragility, whose texture / compels me with the colours of its countries / rendering death and forever with each breathing). Biraz daha devam eder ve unutulmaz “kimsenin, yağmurun bile bu kadar küçük değil elleri” (nobody, not even the rain has such small hands) dizesiyle biter.
Atilla İlhan’ın da (Cummings’i okuyup okumadığını bilemem) Ben Sana Mecburum diye bir şiiri vardı bir zamanlar. Bizden çeyrek önceki kuşağın elinden ve dilinden düşmezdi. Kimi zaman somut göndermeler yapıyordu hayatın maddî dokusuna, kente ve (Pia adını verdiği) sevgilisine: gözlerin büyüdükçe büyüyor; ağaçlar sonbahara hazırlanıyor; Fatih’te yoksul bir gramofon çalıyor; ıslanmışsın, Yeşilköy’de uçağa biniyorsun, saçlarını rüzgâr götürüyor... Bunlar da çok güzeldi ama asıl, fiziksel varlık referanslarından arındırılmış Sufî seslenişleri insanın içine işliyordu: Ben sana mecburum bilemezsin / Adını mıh gibi aklımda tutuyorum / (...) / Ben sana mecburum bilemezsin / içimi seninle ısıtıyorum.
Buralarda şairin “mecbur” olduğu ya da söylemek, haykırmak istediği şey, bir insanın ismi de olabilir, daha soyut bir kavram da; örneğin (Eluard’ın Liberté’sindeki gibi) hürriyet de -- veya hattâ gerçek de. Benim de Yeats gibi yelken açıp geldiğim kendi “Bizans”ım gerçek etrafında döner oldu. İyi de, gerçek şiirlere geçecek kadar büyük bir tutkumuz mu bizim? Bırakalım, adına mısralar düzmeyi; günlük hayatımızda, evde, olağan iş ve arkadaşlık ilişkilerimizde önde gelen bir değer mi? Bir çentik çıkalım; siyasette ve medyada (artık kendini partizanca siyasete hasretmekte beis görmeyen medyada mı diyelim) ne ölçüde bağlayıcı? Ya da bu soruyu sormak dahi toptan abes mi kaçıyor günümüzde?
Gerçeğe (veya doğruyu söylemeye) kamusal alanda hiç mi yer kalmadı? Gülerler mi adama? Eğitim eğitim diyoruz; çocuklara ve gençlere, “bilgi ve beceri” denen şeylerin yanısıra, hangi insanlık değerlerini kazandırıyoruz şu meşhur eğitim yoluyla? Fizik, kimya, biyoloji vb derslerimiz var. Hiç olmazsa bilimsel metod (deney ve yanlışlanma, yanlışlandıysan da kabullenme) ve dolayısıyla bilim ahlâkı üzerinden, bir şeyler söylüyor muyuz, ne pahasına olursa olsun sonuçları çarpıtmayıp gerçeğe bağlı kalmak noktasında?
İnsan ve toplum bilimleri farklı mı -- faraza hangi dürüst tarihçi “fayda” uğruna yalan söylemeyi (veya doğruyu örtbas edip telaffuz etmemeyi) mazur gösterebilir (bu dünyanın Vladimir Putin’leri [ki buna, Putin’in son zamanlardaki “tarih” yaklaşımlarına ayrıca değineceğim], Torosyancıları, Ferdan Ergut’ları bir yana)? Bilim insanının ahlâkını genel bir ahlâk modeline dönüştürebiliyor muyuz? Kopya veya intihalden bahsetmiyorum; genel olarak hayata nasıl baktıklarından söz ediyorum. Öğrencilerinize sorun bakalım, gerçek olandan ve gerçekleri söylemekten şu veya bu şekilde tâviz verilebilir mi, verilemez mi diye. Bu soruya ahlâkî önceliklerle mi yaklaşacaklar, pratik-pragmatik önceliklerle mi? İçlerinden veya çevrelerinden herhangi bir dürtü onları gerçeğe mecbur ediyor mu? Yoksa tercihlerine öncelikle laik orta sınıfların modernist Makyavelizmi, ilerlemeci vicdan sığlığı mı yansıyacak?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024