Mahmut ÖVÜR
Musul operasyonu başladı ama nereye evirileceği meçhul.
Sadece Türkiye değil dünya da süreci kaygıyla izliyor. Sürecin en dikkat çeken yanı ise, başını ABD'nin çektiği küresel güçlerin Türkiye karşıtlığının açık açık sergilenmesi.
Daha düne kadar Türkiye "DEAŞ'a karşı savaşmıyor" ya da iç sömürgeci güçler dahil hepsinin söylediği "DEAŞ'a destek veriyor" yalanları unutulmuş, şimdi Türkiye'nin Musul'da DEAŞ'a karşı pozisyon almasına karşı çıkılıyor.
Nedeni de çok açık, bu savaş, petrol ve enerji koridoru olan küresel bir paylaşım savaşı... Dünya enerji stokunun yüzde 65'i hâlâ bu bölgede. Bu yüzden bölge önemli ve bu zenginliği bölge ülkelerinin değerlendirip, güç sahibi olması istenmiyor.
Bunun için de her şey yapılıyor. Tıpkı geçmişteki gibi bölgenin kan gölüne dönmesi, yakılıp yıkılması bile umurlarında değil. Ama bir şey artık ciddi ciddi umurlarında;
Türkiye'nin bölgesel adalet isteyen sesi.
İşte özellikle son üç yılda yaşadığımız bütün kuşatmaların, tuzakların arka planında bu gerçek yatıyor. Irak'ı etkisiz kılan, Suriye'yi de destek verdikleri terör örgütlerinin "vekalet savaşları"yla kan gölüne çeviren küresel güçler, İran'a ve onunla ilişkili PKK -PYD hattına da "Şii Hilali ve Kanton" havucu uzatarak kirli hedeflerini gerçekleştirme hesabı içindeler.
Mezhep veya etnik çatışma riski yüksek bu küresel oyunun en önemli aparatı da DEAŞ oldu. Bu noktada ilginç olan da şu; Türkiye'nin, DEAŞ'a karşı ÖSO ile birlikte başarılı bir biçimde yürüttüğü Cerablus operasyonunun hemen ardından ABD'nin harekete geçip, bölgenin önemli merkezi Musul'u hedefe koyması. Bu, bölgede inisiyatif "bende" demenin bir başka biçimi.
İşin doğrusu Musul'la ilgili aleni biçimde biraz da kabaca "Türkiye'yi istemiyoruz" demelerinin altında Türkiye'nin "Otonom duruşu" kadar DEAŞ'a karşı yürüttüğü bu başarılı Cerablus çıkarmasının da etkisi var.
Çünkü bu çıkarmayla, birkaç yıldır Suriye iç savaşını sürdürmenin, PKK -PYD hattına meşruiyet sağlamanın ve Türkiye'yi içeriden dışarıdan sıkıştırmanın, terörle tehdit etmenin aracı olarak kullanılan DEAŞ'ın "üretilmiş şeytan" rolü daha bir ortaya çıktı.
Yani bu süreçte, stratejik müttefik olan ABD ile Türkiye arasındaki ilişkilerin giderek kritikleşmesi sıradan olmadığı gibi tesadüf de değil. Buraya gelişi ne FETÖ veya PKK-PYD hattı gibi yasadışı örgütlere karşı Türkiye'nin sert tutumundan ne de ABD'nin yumuşak tutumundan kaynaklanıyor.
Nedeni çok daha derinlerde. Derin küresel çıkarlarla ve dünyanın yeniden şekillenmesiyle yakından ilgili. Bir anlamda "Dünya 5'ten büyüktür" tezinin sahadaki yansımaları.
Tabii tüm bu olup bitenlere rağmen Türkiye Musul meselesinin içinde olmalı ve olmak zorunda. Zaten hem Başika'da varlığını sürdürüyor, hem de Ninova gönüllüleriyle operasyonun içinde. Ayrıca şu an operasyonu sürdüren Irak Kürdistan Bölgesel Yönetim Başkanı Mesud Barzani de sürecin Türkiye'siz olamayacağını söylüyor.
Buna Musul'un çok ihtiyacı var çünkü asıl mesele Musul'un kaderi. Dün belki yoktu ama bugün artık Musul'un kaderiyle İstanbul'un kaderinin ayrılamaz olduğunu bilenler var.
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2020
28.05.2019
6.05.2019
3.05.2019
2.05.2019
28.04.2019
21.04.2019
19.04.2019
18.04.2019
13.04.2019