Mahmut ÖVÜR
Türkiye'nin uzun zamandır bir muhalefet sendromu yaşadığı biliniyor.
Bunun müsebbibi muhalefette iktidar olmayı marifet sanan CHP'dir. Ne değişime destek verip ülkenin önünü açıyor, ne de kendisi değişerek umut olmayı başarıyor.
Bu sonuçta CHP'yi yöneten bütün siyasi aktörlerin katkısı var.
Ama hiçbiri, Kemal Kılıçdaroğlu kadar CHP'yi kendi geçmişiyle çelişen bir noktaya savurmadı. Bir umut diye ona güve- nenler, destek verenler bile derin hayal kırıklığı yaşadı.
Gelişi nasıl kaset kumpasıyla olduysa, partiyi yönetişi de kirli ilişkilerle sürdü. Ve öyle bir noktaya gelindi ki CHP onun döneminde, FETÖ gibi bir terör örgütünün kullandığı aparata dönüştü. Bu durum birçok CHP'linin yüreğini sızlatıyor.
Bir gazeteci olarak 40 yıla yaklaşan meslek hayatımda çok sayıda siyasi aktör tanıdım ve izledim. Siyasete itibar kazandıran, ülkeyi dönüştüren az sayıdaki siyasetçiyi ayrı tutuyorum; geriye kalanların siyasi yaklaşımlarını yetersiz veya popülist de bulsam, hiçbirinin iyi niyetinden şüphe etmedim. Ama ilk kez, birçok insan gibi ben de bir siyasi aktörün üstlendiği misyondan ülke adına şüphe ediyorum. CHP içinde böyle düşünen çok sayıda insan olduğunu da biliyorum. Onlardan birinin şu sözü bunu doğruluyor: "Bizim Hint fakirinin ne yapmak istendiğinden emin değilim. Bu herhalde bir proje." Belki de bu yüzden siyasi tarihimizde ilk kez bir siyasi aktörün adıyla "yalan" bu kadar sık bir arada anılır oldu. Sadece referandum sürecinde söyledikleri değil, geriye dönüp bakıldığında onlarca siyasi yalanın altında Kemal Kılıçdaroğlu ismi var. Genel başkanlığa giderken bile işe yalanla başladı. 10 Mayıs 2010'da Baykal kaseti patladığında şöyle demişti: "Ben aday olmayacağım."
Baykal da istifa edip gittiğinde geri çağrılacağını bekledi ama kimse çağırmadı.
Çünkü Kılıçdaroğlu yalan söylemiş ve aday olarak ortaya çıkmıştı. İşte o gün Kılıçdaroğlu projesi hayata geçti.
Sabah farklı akşam farklı konuştuklarını, 17-25'ten sonraki yalanlarını bir yana bırakıyorum. En acı yalanı, 15 Temmuz gecesiyle ilgili söyledikleriydi. O geceyi kontrollü darbe olarak niteleyen Kılıçdaroğlu, bakın daha önce ne demişti:
"Darbe olursa tankların üzerine ilk ben çıkarım." O gece ne yaptı? Tankları görünce geri kaçtı ve tanklar çekildikten sonra Bakırköy Belediye Başkanı'nın evine sığındı. Millet sokaklarda ölürken, o süreci "dikkatle izliyorum" demekle yetindi. En büyük yalandı bu. Şimdi bir kaset kumpasıyla partinin başına oturan ve FETÖ'nün oyuncağına dönüşen bu siyasi aktör, yani Kılıçdaroğlu, önceki akşam CNNTürk'te benim CHP kulisini anlatan yazımla ilgili bir şeyler söyledi. Yazımı okuyanlar bilir ama kısaca özetleyeyim.
O yazıda CHP içinde liderlik savaşının referandum sürecinde başladığını, Deniz Baykal, Muharrem İnce ve Özgür Özel gibi birkaç ismin referandum sonrasına hazırlandıklarını yazmıştım. Nihayetinde bir kulis haberiydi bu. Bu haberi CNNTürk'te Hakan Çelik, özetleyerek Kılıçdaroğlu'na sorunca şu cevabı verdi:
"Hepsi bizim partimizin değerli milletvekilleridir, hepsi de saygın insanlardır, iyi de Mahmut Övür'e niye bu dert düşmüş onu anlayamadım. Neden kalkıp vatandaş buna evet desin diye onu yazmıyor.
Havuz medyasından hayır gelmez. Bir gazeteci kalemini birilerine kiralamışsa o gazeteden hayır gelmez." Bir siyasetçinin düştüğü şu zavallılığa bakın: Bir yazıya bile tahammül edemeyen biri, bırakın ülkeyi, CHP'yi de yönetmemeli.
Bu gerçek, sadece Kılıçdaroğlu için de geçerli değil. Deniz Baykal, Hüsnü Bozkurt, onun farklı versiyonları. Bunların eline fırsat geçse herkesi denize dökecekler.
Bu kadar öfkenin başka izahı yok.
Kendisi de biliyor ki, iradesini FETÖ'ye kiralayan o. Bu gerçek, son "Kontrollü darbe" yaklaşımıyla çok daha net açığa çıktı. Çırpınması işe yaramayacak. Bırakın başkalarını, CHP'deki milli ve yerli siyasi aktörler, bu kirli ilişkinin kontratını yırtıp atmak için sıra bekliyor.
Günlerdir, çıktığı her televizyonda başbakanın kendisini muhatap alması için meydan okuyor gibi yapıp yalvarıyor.
Yalancı bir siyasetçinin muhatap alındığı dünyanın neresinde görülmüş.
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2020
28.05.2019
6.05.2019
3.05.2019
2.05.2019
28.04.2019
21.04.2019
19.04.2019
18.04.2019
13.04.2019