Melih ALTINOK
Ölenler kaçakçıydı.
Karınlarını doyurmak için yıllardır yaptıkları gibi mayını, jandarma kurşununu göze alıp kör katırlarıyla birlikte gece yarıları hududun yolunu tutmuşlardı.
Aralarında babasından, ağabeyinden el mecbur mesleği devralmış küçücük çocuklar vardı.
Derken, korkunç sesleriyle uçaklar belirdi tepelerinde.
Evet, “batıda” hukukun mali bir suç saydığı kaçakçılık fiilini gerçekleştirenler mahkemelerde ifade veriyordu ama “iç ülkenin” müeyyideleri farklıydı.
Van’da 33 vatandaşını bir psikopat generale, Elazığ’da da 33 erini PKK’ye öldürten devlet kaçakçı vatandaşlarının üzerine jetleriyle bomba yağdırdı.
Kaçakçılar öldü.
İlk açıklama Genelkurmay Başkanlığı’ndan geldi. Özetle;
“O bölge PKK’nın ülke içindeki saldırılarında kullandığı mühimmatı geçirdiği kritik bir noktadır. Biz de tespit ettiğimiz hareketliliğin gereğini yaptık ve vurduk.”
Kırsalında kimi yaylalara, ovalara, meralara girmenin öldürülme gerekçesi sayıldığı memleketin kentlerinin insanları da tekinsizdi. Türkiye kamuoyunun aynası internetteki sosyal paylaşım siteleri kaynamaya başladı.
Ölenlere “insan” dememizden bile rahatsız olanlar “kimliklerini bile bilmeden nasıl savunursunuz onları” diye sitem ediyorlardı. Oysa biz de bu “bilinmezliğe” dikkat çekiyorduk.
Devletin silah kullanma tekelinin vicdansız mantığı bir yana, onun kim olduğunu bile bilmediği insanları öldürmeye hakkı olduğunu savunmanın insafı olur muydu?
İnsanlık adına itirazımızı, “savaş bölgesindeki uçakların tehlike potansiyeli taşıyan ne idüğü belirsiz hedeflere kimlik soramayacağını düşünemeyecek kadar ahmak olmamıza” bağladılar önce.
Elinde silah olanın fütursuzluğunun, iç siyaseti bırakıp işiyle, mesela hedeflere dair istihbarata yoğunlaşmasıyla engellenebileceğini haykırdık, duymak istemediler.
Kinleri insan olmalarından kaynaklanan üzüntülerine baskın gelenlerse, milliyetçi kan kardeşlerinden bayrağı devralıp ellerini ovuşturarak klavyelerinin başına oturdular. Katliamın müsebbiplerinden önce, “çobanı PKK’li sandım” deyip vururken ki hevesinin altını çizip, “PKK’lileri de çoban sandık” açıklaması yapanların hikmetini sorgulayan demokrat gazetecileri oturttular hedef tahtasına.
Sınırötesi operasyonlara, askerî çözümlere karşı olduklarını adları gibi bilmelerine rağmen, Ergenekon’un askerî bürokratlarıyla müebbet davalık insanlara utanmadan sordular:
“Alın işte sizin ordunuz, övünün.”
“Ordu işine baksın” demenin, daha çok adam öldürsün anlamına gelmediğini bininci kez tekrarlamanın manası yoktu elbette.
Taraflara ilişip vicdanı rölantiye alanlar, yaşanan acıyı es geçip, ölenin, öldürenin kimliğinden dem vurarak ortaklaşıyorlardı yine.
Ordunun, PKK’nin değirmenine su taşıyan unsurlarının deşifre edilip şeffaflaşması, evrensel insan hakları normlarına uygun olarak görevini yapması için verilen mücadelenin savaşın taraflarının değil, mağdurlarının, yani kendilerinin lehine olduğunu görmedikçe kaçakçılar, gerillalar, askerler, polisler, bizler ölmeye devam edeceğiz.
Ölenler insandı kuşkusuz; tarih böyle yazacak. Biz kalan sağların insanlığının sorgulanmamsı da ölene insan diyebilmemize bağlı.
İnsan mıyız?
Sorumlular hesap vermeli
Uludere’de ölenlerin kim olduğuna dair resmî açıklama yapılmadı. Ancak yerel kaynaklar ve tüm veriler ölenlerin kaçağa çıkan köylüler olduğu yönünde. Tabii ki envai çeşit teori de ortalık da geziyor.
Bu puslu ortamda hiçbir alternatif, insana şaşırtıcı gelmiyor.
Ancak sonuç ne olursa olsun ortada bir yargısız infaz, üstelik de vahşice bir imha operasyonu olduğu gerçeği önümüzde duruyor.
Öyle ya, günlerdir Susurlukçuların pisliklerini konuşuyoruz. Perpa’da kontrgerilla tarafından öldürülen gençlerin Dev-Solcu olup olmadıklarını tartışıyor muyuz? Hayır. İsyanımız neye? Yasalara göre suçlu olsalar da bu kişilerin yargısız infaz edilmelerine, katledilmelerine.
E şimdi benzer bir vaka sırf bölgede gerçekleşti diye başka türlü davranmak olur mu?
Buraya takılmayalım derim.
Zira olaydan saatler sonra bile mevzua girmeyen, ancak Karargâh’ın açıklamasından sonra “son dakikaya” gelen medya ve “ulusal sınırların korunması için gösterilen hassasiyeti anlayışla karşılayan” muhalefetin hali ortada.
İş başa düştü. Önümüzde sorumluların bulunması ve hukuk önünde hesap vermeleri için sesimizi yükseltme görevi duruyor.
Hükümete sesleniyoruz, tatmin edici bir cevap bekliyoruz.
Ahmakça bir fütursuzluk mu söz konusu, yoksa provokasyon amaçlı bir katliam mı var?
Hepimiz gibi, Uludere’de yitip giden canların sorumluluğu da hükümetinizin boynundadır.
Nasıl, Dersim’le yüzleşme, 33 kişinin ölüm emrini veren Mustafa Muğla’nın ismini tabelalardan sildirme basireti gösterdiyseniz, şimdi de bu olayın faillerini ortaya çıkartmak ve gereken yaptırımı uygulamak zorundasınız.
Peşinen söyleyelim, onlarca can karşısında özür, bahane, sahte kardeşlik açıklamaları kifayetsiz kalır
İstifaysa istifa, görevden almaysa görevden alma.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları










































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019