Melih ALTINOK
Ensem fazlasıyla karardı yine.
İşkence ve tecavüzden AİHM tarafından suçlu bulunmuş polis şefi, yine bu alçaklıkları gerçekleştirebileceği bir göreve atanmış.
Dün de o işkencelerde uğradığı tecavüzü anlatan bir “insan” vardı Taraf’ın orta sayfasında.
Onun utanacak bir şeyi yok elbette; tıpkı ismini tekrar anmanın manası olmadığı gibi.
1997 yılında İstanbul Terörle Mücadele Şubesi’nde yaşadığı işkenceyi, tecavüzü anlatıyor kadın:
“‘Kocan bile seni böyle becermemiştir’ diyor birisi. Üzerimdeki o iğrenç ağırlık işini bitirdiğinde su nasıl buza dönerse öyle döndüm kaldım...”
Dinleyeceksiniz devamını, kusura bakmayın, işim rahatsız etmek:
“Annemin, babamın, sevdiğimin, sevdiklerimin yüzü yok artık, hatırlamıyorum. Uçurumdan aşağı yuvarlandım. Artık kirlendim, kimsenin yüzüne bakamam, sevemem, anne olmamam...”
Çoğunuz gibi ne tanıklıklar, hikâyeler var heybemde.
Ama artık bunlara dayanabilmemi sağlayan kızgınlığımın ve çözüm umudumun yerini, adım adım mevzuun kanıksanmasını fark etmekten doğan karamsarlık aldı.
“Allah belalarını versin” derken sesim titriyor, sayenizde kendime yakalanıyorum.
Gelişmeyi sorduğum AK Partililer henüz haberi “okumamışlar.” Onların da yüz yüze gelmekten korktukları gazete değil aslında, biliyoruz. “Mevzuata göre yanlış” diyorlar, o kadar.
Bunlar da Twitter’da haberlerimizi duyurunca aldığımız tepkilerden örnekler. Aşağıdakileri yazan bir kadın üstelik:
“Biraz da şehit polis hikâyeleri yazın. Camdan bakmaya cesaret edemediğimiz yerde, polis can ortaya koyuyor, bazen can veriyor. Rüyamız bitince, iki bişey karalıyoruz.”
Tecavüz karşısında “ama” diyenin ölümlere üzülürken nasıl bir vicdani cetvel kullandığını sormak nafile çaba olur elbette. Yutkunuyoruz.
Bir diğeri ise “acının” değil, üç kuruşluk eski “siyasi” hesapların peşinde. Kendine “solcu” diyordur, sevinmiş sanki:
“Bu atamaları Ergenekoncular mı yapıyor? Sizin ölümüne desteklediğiniz güç böyle istiyor. Yetmez ama evet efsanesi yerle bir oldu.”
Tamam, hiç olmazsa “efsane çöksün” diye görün, yansıttığımız tecavüz çığlıklarını, desek, ön yargıları yegâne yargıları ya, yanıt belli:
“I, ıhhh!”
Taraf “ölümüne destek” yayınlarını ısrarla sürdürürken ilerleyen günlerde topa girerlerse de, emin olun işkenceci hakkında ısrarla deştikleri “cemaat” bağlantısı falan keşfettiklerindendir.
Çünkü bir kadının “Üzerimdeki ağırlık kalkarken canımı da beraber alıp götürdü” cümlesinin “çıplaklığı” hiç birinin umurunda değil.
Zira, kimi demokratlarca bile, bir siyasi hareketin “iktidar perspektifi” özgün analiz sayılıp, bu yapının şiddete dayalı var oluşunu dair, milliyetçilerin-ulusalcıların cephesine düşmeden “içeriden” yapılan eleştirilerin “totoloji” sayıldığı bir atmosferde soluyoruz.
Riyanın ifşası, halıları balkona serip yapılan geç bile kalınmış temizlik, azıcık yüzleşme, solun haklılığının mahremiyetine saldırı, teşhircilik sayılıyor.
“Ezilenlerin,” egemenlerin simetrisine düşen ve şiddet sarmalını besleyen pedagojilerinin patriklerini, sonuçlarını konuşmak malumun ilamı gayrı, klişe.
“Devletin egemenini” lanetler geçersin.
Bu durumda bir insanlık suçuna karşı dışarıdaki “politika tutsaklarından” siyasi tutumun dışına çıkıp kemiksiz bir “reddiye”, duyarlılık beklemek komik, haklısınız.
İki üç asırlık savaş, mücadele siyasetinin eril “realiteleri” antika değerinden giderken, batan geminin “totolojisi” bunlar da; satamazsın bile.
Oysa, fiili, canilerin politik hüviyetlerinden soyutlayarak “mahkûm” etmek, dönüp aynaya bakmak bu kadar zor olmasa gerek.
Zormuş.
Tüm zorluğuna rağmen, derdiniz tarafı olduğunuz cephenin mağduriyet hazinesini zenginleştirmek değil, insanlığınızın defterikebirini hafifletmekse, mağdurdan, suçludan geçip “ayıba” bakacaksınız.
Mazinize, tuttuğumuz tarafa geçilen ufacık bir iltimasın bile, bir kara lekenin “insanlık durumu”ndan kökleriyle sökülüp atılmasına nasıl engel olduğunu düşüneceksiniz.
Cezaevinde bir “greve” katılmadığı için dayakla kolu kırılan. Ardından üstündeki giysiler “patinin malı” diye çıkartılıp battaniyeye sarılarak o hengâmede “aç” jandarmaların içine atılan solcu kadını da hatırlatacaksınız.
Dağdaki sessiz tecavüz mağdurlarını, parti kararıyla tacize uğrayıp öldürülen Resul Altınokları göreceksiniz.
O tecavüzcü polisten daha çok utanmak, utandırmak için, yüzünüze, “yanınızdakilerin” sıfatlarına ayna tutacaksınız.
İşte o zaman, yenebilecekse insanlık onuru işkenceyi yenecek.
O zaman, tecavüz, işkence devlet görevlilerinden, “karşıdan” geldiği için değil, var olduğu için “kötü” denecek.
Hiç çekilmeseler de kırkından sonra varoluşçuluğu keşfeden arkadaşların bininin bir para olduğu bugünlerde, yine de riske girip söyleyeceğim.
O kadından, işkencelerde tecavüze uğrayan yitik hayatlardan en az şimdi bu atamaya onay veren AK Parti hükümeti ya da bürokratlar kadar ben de sorumluyum.
Evet, devlet tüm hantallığı ve obezliğiyle hâlâ üstümüzde tepinirken, işini yaparken, iki elimizle yakasına yapışalım.
Ama o ağırlığın “iğrençliğini” gerçekten hissetmek için bizim de sıkı bir rejim yapmamız şart.
Üzgünüm.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019