Mücahit BİLİCİ
Modernleşme zaruretine Kürt olarak yakalananların yakından bildiği Kürtçe bir kelime var: Gundî. Bir kelime iğdişçiliği ile bazı Türklerin kıro’ya yaptığı zulmü, bazı Kürtler gundî’ye yapmıştır. Bu kelimeler sırasıyla ya acımasız bir hakaret yahut bir modernist utandırma fişeği olarak kullanılır. Türk medeniyetine (ister dinî, ister sol bir yoldan) dâhil olmak isteyen Kürd’ün bir şekilde kendisini uzağına düşürmek zorunda hissettiği bir durumdur gundîlik. Otuz yıl önce beyaz Türklerin lahmacun nefretine benzer bir haletten söz ediyoruz. Kentliliğin köylülük üzerinde husule getirdiği acılı ezmenin damakta bıraktığı tada benzer bir tadı var gundîlik ile suçlanma korkusunun. Etnik mahcubiyet ile birleşince daha da acıklı hâle gelmiştir bu korku.
Bu korkuyu dindarların havsalasına şöyle tercüme edebiliriz: gerici, mürteci. Kürt olmak kötü bir şey değil ama gundî olmak kötü bir şeydir. Dindar olmak kötü bir şey değil ama mürteci olmak kötü bir şeydir. İrticacı gibi görünmek veya irtica üzere (ne demekse) nazarlara yakalanmaktan dindar adam nasıl kaçarsa, Kürt gundîlik üzre yakalanmaktan öyle kaçar. (Dindar adam artık kaçmıyor mu dediniz? İşte size Kürt için bir ipucu!)
Gundîlik korkusu Kürd’ü Kürtlüğün dışına çıkartır. Olmadığı bir şeyi olmaya çalıştığı için de Kürd’ün payına yapaylık düşer. Kendi farkındalığını söndüremediği için hayatı boyunca aksanıyla, görüntüsüyle, milliyetiyle uğraşır. Gundî görünmekten korkan Kürt, Kürtçü olarak suçlanmaihtimalinin yolaçtığı terörden sakınmak için Türk medeniyetine sıkı sıkıya dâhil olmak zorunda kalır. Kürd’ün şehirli olabilmesi Türk olmasına bağlı hâle gelir. Kürtlüğü tartışılmaz olan gundîlik durumunadüşmemek isteyen “Türkleşme” bedelini ödeyerek şehirli/medeni kalmaya çalışır.
Tıpkı Kemalist sömürge çocuklarının Batı’yı taklit etmek için sürekli Avrupalıların ağzına bakıp kendi olamamaları ve üretim, verim, başarı adına ortaya bir şey koyamamaları gibi, gundîlikten kaçan Kürt de sürekli Türk medeniyetinin adabımuaşeretine kâmilen riayet edebilmenin bitimsiz derdiyle işgal altında kalır. Kürt gundîlikten kaçmak için Türk’ü taklidin kancasına takılır ve korktuğu başına gelir.
Kürt olmanın yükünden kaçıp dindarlık çatısına çıkan, orada korku içinde yaşayan Kürd’ün Kürtlüğünün gizli formülü şudur: “Kürt ama maşallah ırkçı değil, çok temiz, çok dindar.” Yani çatıdaki Kürt ancak “çok dindar” olarak ve ancak bir “ama”nın talep ettiği tenzihten geçerek “Kürt”lüğe aidiyet elini mahcupça uzatabilir. Öyle bir aidiyete de zaten ihtiyaç yoktur: Çünkü “elhamdülillah hepimiz Müslüman’ız!”
Kürd’ün bugün kendisine gelebilmesi ve sahici bir insan olabilmesi için gundî olmakorkusunu yenmesi gerekir. Kürt sahteliğin ve taklidin bedelini ulaşmaya çalıştığı hedefin gazabına uğrayarak öder. Zira sürekli hareket hâlindeki bu hedef dini kendine alet eden sahtekâr “Müslüman’ız”cılıkla aldatılır, taklitçiliğine yüz verilmez ve maksadının aksiyle tokat yer: Kürt olmak için Müslüman, iyi bir insan olabilmek için çok iyi bir insan olmak zorunda kalır. Hâlbuki Kürd’ün dindarlık ve hatta modernliği hakiki manada yaşayabilmesi ancak gundîliğiyle barışması ile mümkündür. Fakat Kürt bu özgüvenden ve bu sahihlik imkânından bugün çok uzaktır. Bugün bu özgüveni Kürtler arasında kısmen üretebilmiş tek ideolojik tutum milliyetçiliktir.
Milliyetçiliğin sahip olduğu riskler başka yazının konusu olmakla birlikte, şunu söyleyebiliriz ki Kürtlerin hem bireysel sahihliği hem de Kürtlük milliyetinin sıhhat ve selameti açısından bütünKürtlerin ihtiyaç duyduğu şey gundîliktir. Gundî olamayan bir Kürd’ün medeniyeti, kendisine ait değildir. Kemalist’in Avrupa medeniyetine mensubiyeti nasıl kase-lis’lik seviyesinde kaldıysa, Kürd’ün Türk medeniyetine gundîlikten kaçacak bir tarzda mensup olmaya çalışması aynı şekilde marazidir. Zira, Türk’ün milliyeti olan bir Müslümanlık, Kürd’e İslam’ın kendisi olarak sunulmak ve Kürt milliyetsiz bırakılmak isteniyor. Bir milli din ve dinî bir milliyetin arasında sıkıştırılan Kürt serseri hâlde bir arafta tutuluyor. Kürtlüğüne varamayan Kürt hastadır. Lakinhastalığın tek (hele hele de en selametli) ilacı, pek çok Kürd’ün sandığı gibi “milliyetçilik” değildir.
Twitter: @mucahitbilici
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.11.2025
31.10.2025
20.10.2025
6.10.2025
28.09.2025
21.09.2025
6.09.2025
30.08.2025
12.08.2025
1.08.2025