Mücahit BİLİCİ
Bugün yaşadıklarımız, siyasetin dindarların bir blok olarak kendilerini korumak için dışlarında yürüttükleri bir faaliyet olmaktan çıkıp, dindarlar-içi bir faaliyet hâline gelmesidir ve ‘teorideki-özne’ olan Müslümanlığın, pratikte karşıt taraftaki ‘dindar özneler’ olarakparçalanmasıdır. Şimdiye kadar sadece Allah’a veya dış düşmanlara (camide saf tutarak veya savaşta cephe oluşturarak) muhatap olan dindarlar, şimdi ilk kez birbirlerine karşı saf tutuyorlar, yani saflaşıyorlar. Dâhilde laikin, hariçte de kâfirin aynasında kendisini göregelmiş dindarların ilk kez birbirlerinin aynasında kendilerini görmelerinden kaynaklanan büyük bir dehşet yaşanıyor. Çünkü Müslüman’ın başka bir Müslüman’ın bencilliğiyle karşı karşıya gelmesi durumu sözkonusu.
Lakin Müslüman mide böyle bir şeyi hazma hazır değil. Daha önceki tüm karşılaşmalar üçüncü aktörlerin dolayımı ile olduğu için hakiki bir karşılaşma yaşanmamıştı. Şimdi harici bir iktidara karşı ortak bir muhalefetin bileşenleri olmaktan çıkıp, dâhili bir iktidarın anlaşamayan tarafları hâline gelindi. Böyle bir durumda karşıdaki ne kadar da çirkingörünüyor. Yaptığı herşey bir ihanet gibi geliyor.
Taraflardan biri şöyle düşünüyor: İslamiyet bir olduğuna ve hakikat değişmeyeceğine göreelbette ki İslamiyet karşıdakilerde olamaz. Zira biz İslamiyet adına hareket ediyoruz. Karşıdakilerin karşıda olması İslamiyet’e muhalefet etmelerine delildir. Hem zaten karşıda görebildiğin sadece menfaat ve ihanettir. Olayın sıcaklığı içindeki tarafların gözü sadece bunu görür başka türlü göremez. Karşı tarafın insaniyetine, İslamiyet’ine inanmakta güçlük çeker. Çünkü onların bildikleri Müslümanlar arası ihtilaflar retrospektif olarak tahlil edilmiş, hazmı kolay olacak şekilde paketlenip tarihin sayfalarında kalmış soğuk ihtilaflardır.
Sanılıyor ki geçmişte kötülük yapanlar, kötülük yapmak için kötülük yaptılar. Bizden ayrılanlar, bizden ayrılmak için ayrıldılar. Yahut istibdada müracaat edenler, istibdattan zevk aldıkları ya da canavar oldukları için istibdada tevessül ettiler. Hayır. Çoğu kez taraflar aynı idealler için birbirleriyle savaştılar. Nice diktatörler iyi niyetle zaruretten diktatör oldular. İçtihatları farklı idi ama yekdiğerlerine ölümüne düşman kesilebildiler. İşte bu acı gerçeği kabul etmek herhangi bir davanın tarihyazımı açısından kolay bir şey değildir.
Şimdiki trajik durumun bir sebebi de dindarların bir ihtilaf etiği geliştirme zaruretiyle yakın tarihte karşılaşmamış olmalarıdır. Başka din mensuplarının din savaşlarını aptallıklarına yahut ilkelliklerine yorup, kendi Peygamber’inin ashabı arasındaki acıklı muharebeler hakkında da qiyl-u-qal etmemek bu hâlden çıkış için yeterli değildir. Müslüman bir çoğulculuğa olan ihtiyaç en az buna zemin olacak daha geniş bir anayasa kadar zaruri hâle gelmiştir. Müslümanlar arası ihtilafların hakiki Müslümanlar versus hain zındıklar gibi bir ayırım eşliğinde okunmaması böyle bir çoğulculuğun ilk şartıdır.
Bugünkü nefret dili neredeyse Kemalist dönemde dışlanmanın yolaçtığı eşitlik ve çoğulculuğa rahmet okutur hâle gelmiş bulunuyor. Çünkü dindarlar eskinin devletsiz negatif çoğulculuğundan, yeni bir devletli pozitif çoğulculuğa geçişi henüz başaramadılar. Veya o geçişin sancılarını yaşıyoruz. Dini alet etmeden, karşı tarafı tekfir etmeden kavga edebilmek; yalana tenezzül etmeden sadece doğrularla vuruşabilmekhiç de kolay değilmiş. Ama şart! Bunun için önce herkesin içindekileri boşaltıp rahatlaması gerekiyor. Bu kaderin tasaffisine, şeffaflaşma diyebilirsiniz. İnşallah buradan hakiki bir demokrasiye çıkarız.
Hakiki bir demokrasinin amacı azınlığın yerine çoğunluğu koymak değil, kimsenin kimseye az ve kimsenin kimseye çok olamadığı bir ortam oluşturmaktır.
Twitter: @mucahitbilici
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.09.2025
6.09.2025
30.08.2025
12.08.2025
1.08.2025
25.07.2025
22.07.2025
10.07.2025
1.07.2025
28.06.2025