Mücahit BİLİCİ
İslamcılık bir açıdan liberalizm veya sosyalizm gibi köksüz bir uluslararası entelektüel harekettir. İnsan ve kâinat gerçekliklerini soyut bir modern akılcılıkla tarife çalışan İslamcılık, endişeli hatta öfkeli bir Müslüman akılı temsil eder. (Hatalarından sadece bir tanesi İslam’ıbir kimliğe indirgemesidir). Evet, İslamcılık akılcıdır. İslamcılığın kitlesellikte karşılığını bulamayan orantısız entelektüel başarısının sebebi de bu akılcılığıdır. İslamcılığın kendine ait bir duygusu yoktur (sömürgecilik karşıtı öfke dışında). Pek çok açıdan İslamcılık bir sınır ideolojisidir. Elit bir modernizmi, bir Batı-bağımlı Müslüman milliyetçiliğini temsil etse de tutunduğu dallar Batılı post-modern teoriler ve Batılı kavramsal çerçevelerdir. (Mesela, İslamcılığın kendini solculuğa yakın hissetmesi, tarzını ödünç alması ve solculuğun dindarlar içinde akıllı ve konuşulabilir bir grup olarak İslamcıları bulması bir tesadüf değildi). Dolayısıyla İslamcılıkta Müslüman’a çalışan (ama ne kadar Müslüman olduğu şüpheli) bir akıl vardır. İslamcılıkta ciddi bir halk kitlesi ve halkı getirecek duygu yoktur. İslamcılık fikir ve entelektüel sermaye üretiminde başarılı oldu. Aynı şey şiir, sanat ve hatta popüler siyaset noktasında söylenemez.
Türkiye’de 60’li, 70’li yılları şekillendiren ve hatta 80’lere de sarkan bir diğer önemli akım ise “mukaddesatçılık”tır. Almanların romantik maneviyatçı milliyetçiliğinin uyarlanması ileyerli yahut milli hâle gelmiştir. Sağ- sol çatışmasının, anti-komünist galeyanın canlı tutarak kitleselleştirdiği bir akımdır. İslamcılık sağ- sol ayırımını büyük ölçüde parçalasa da mukaddesatçılık, pürüzsüz bir sağcılığa tekabül eder. Yıllarca pek çok dindar Türk/iyeli kendisini “milliyetçi mukaddesatçı” olarak tarif etmiştir. Mukaddesatçılık, ulusallaştırılmış bir dini ve kendi uydurduğu efsanelere inanan millici bir duyguyu ifade ediyor. Milliyetçi olan mukaddesatçılığın Türkiye’deki neredeyse tüm dinî grupları ve eğilimleri etkilediğini, çoğunda ise belirleyici damar hâline geldiğini söyleyebiliriz. Bu akımın tipik alametleriOsmanlıcılık, Ayasofya sembolizmi, Türk-İslam özdeşliği veya sentezidir. Mukaddesatçı etki hem Erbakan’ın “Milli” Görüş’ünde hem de Nurculuk’ta özellikle de Gülen Cemaati’nde etkili olmuştur.
İslamcı olmayan mukaddesatçılıkmümkün olduğu gibi mukaddesatçı olmayan İslamcılıklar da vardır. İslamcılık ve mukaddesatçılığın nispeten cem edildiği siyasi çizgilerden birisi Erbakan’ın çizgisiydi. İslamcı olmayan bir mukaddesatçılığı ise mesela Gülen Cemaat’inde ve kendini sağda konumlandıran muhtelif dindarlık formlarında görüyoruz.
Bugün daha önce hiç olmayan bir ölçekte İslamcılık ile mukaddesatçılığın kesişim enerjisinin ortaya çıkışı ile karşı karşıyayız. Mukaddesatçı bir İslamcılık veya İslamcı bir mukaddesatçılıktır bugün Türkiye’ye hâkim olan siyaset. Geçen dönemki Hükümet- Cemaat koalisyonu esasen bu ortaklığın ilk versiyonuydu. Fakat Cemaat Hükümet için bir tehdit olarak algılandığı için Cemaat’in hariçte kaldı. Diğer tüm irili ufaklı gruplarla yeni bir mukaddesat koalisyonunun kurulduğunu görüyoruz.
Eskiden, devletten korkmayıp, onu bir gün elde etmek isteyen İslamcılık, devletten korkan ve devlete tapan mukaddesatçılığı fazla milliyetçi (gayri enternasyonel), hurafeci (çocukça) vegayri eleştirel (geleneksel) bulur, cahiliyeden sayardı. Mukaddesatçılık ise İslamcılığı fazlamilitan, gayri milli (yer-siz) ve devrimci (gayri muhafazakâr) bulur, ona mesafeli dururdu. Bugün bu mesafe kapandı.
Siyasi zaruretler ve pragmatik yolculuk, İslamcılığa, mukaddesatçılığı gerekli bir popüler duygu ve sembolizm madeni olarak göstermiş ve sahiplenmesini sağlamıştır. Bu buluşma İslamcılığın Müslüman milliyetçiliğinden öte Türk milliyetçiliği ile özdeşleşme sürecine de tekabül eder. İki çizginin romantik görünen akıl evliliği: İslamcılığın halka ve duyguya ihtiyacı vardı, mukaddesatçılık bunu sağladı. Mukaddesatçılığın şa’şa ve milli gurura istihası vardı, İslamcılık bugün onu doyuruyor.
Normalde İslamcılığı beğenmeyen ama devletin elini öpen mukaddesatçılık, öptüğü elin sahibi olarak İslamcılıkla karşılaşır karşılaşmaz ona, devlete hürmet eder gibi hürmet etmeye başladı.
Bu iki akımın örtüşmesinin ön plana çıkardığı bazı meseleler var: Mesela ittihad-ı İslam(İslam dünyasının --elbette ki Türklerin liderliğinde-- birlik ve dayanışması) gibi. Bugün itibariyle,Mavi Marmara İslamcılığın uluslarla ilişkiler hamlesiydi, normalde bu tarz bir maceracılıktan çekinir olan mukaddesatçılık buna sahiplendi. Ayasofya'yı açmak ise mukaddesatçılığın asırlık hayalidir, onu da İslamcılık yapacak. Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi kitleleri mest etmek için dağıtılması kuvvetle muhtemel olan Ayasofya armağanı ile birlikte İslamcılık ve mukaddesatçılık simbiyotik ilişkisi zirve yapacak demektir. Eğer bu aralar İslamcı medyada Necip Fazıl Kısakürek güzellemeleri görürseniz, bu da bir tesadüf olmayacaktır.
Twitter: @mucahitbilici
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.06.2025
21.05.2025
11.05.2025
4.05.2025
2.05.2025
25.04.2025
5.04.2025
28.03.2025
15.03.2025
2.03.2025