Mücahit BİLİCİ
Türkiye’de düşünce ve özellikle de sosyal bilimlerin büyük ölçüde başarısız bir tercüme düzeyinde kaldığını söylersek çok fazla haksızlık etmiş olmayız. Her ne kadar tercüme oluşu ve o çerçevede kalışı asıl sorun olsa da çoğu kez tercümenin bile başarılı olduğu söylenemez. Anlamın kendisine gerekli önem atfedilmeyip, terminoloji kullanımının kabuk seviyesindeki sathi dili esas alınıyor. Hâliyle kavramlar sembolik bir tüketim malzemesi olarak kullanılıyor. Bu sathi temas sosyal bilim eğitim ve pratiğini içeriksizleştirdiği için tercüme edilen çoğu kavramın bile gerçekte tam tercüme edilmediğini görüyoruz. Yani çoğu kavram ve kelime Türkçe sesli yabancı anlam olarak kalıyor. Türkiye’de sosyal bilimler ve özellikle de sosyoloji üzerine ayrıca bir yazı borcum olsun. Ancak bu yazıda Türkçe sosyal bilime katkı kabilinden bir iki kavramın alternatif tercümeleri konusunda tavsiyelerimi yazmak isterim.
Subject: Özne olarak tercüme ediliyor. Benim önerdiğim ve subject’in İngilizcedeki iki anlamına da tekabül eden ve teorik olarak da İslami tasavvura kelimeyi kavramsal olarak çok daha iyi yaklaştırıp tercüme eden karşılık şudur: Muhatap. Muhatap hem hitap edilen, hem karşı karşıya kalınandır. Muhatap alınandır özne. Halife olan özne’nin en büyük özelliği muhatap alınmasıdır. Yani hitap’a (logos –hem akıl hem nutuk) muhatap olan…
Anomie: Türkçeye anomi veya kuralsızlık olarak çevrilen bu kavramın tartışmasız en doğru karşılığı “fetret”tir. Hükmün, nomos/ namusun, şeriatın, yasanın olmadığı veya tutmadığı durumlar ve ortamlar için kullanılır.
Habitus: Bir alışmışlığı ifade eden bu kavram Türkiye’de daha ziyade kestirme bir anlamla yaşambiçimi anlamında kullanılıyor. Kavramsal anlamı yaşambiçimi gibi tercih edilen şuurlu bir olmayı ifade etmiyor. Aksine insanın bulunduğu ortamın/ muhitin insan üzerinde husule getirdiği tesire habitus deniyor. Akıl ve şuurun değil kalbin ve bedenin hıfz ve tasarruf düzeyini ifade eden bir kavramdır. Bu kavramın Türkçesi “meleke”dir. Hâli bir kavramdır. Gerçekten de bilmiyoruz ne hâl’deyiz. Hâlin hâlinden anlamaz hâle geldiğimiz için habitus’ü ancak yaşambiçimi düzeyinde anlıyoruz.
Dasein: Almancanın tercümesi zor kelimelerinden biri. “Orada olmak” diye çevriliyor ama “burada olmak” da olabilir deniyor. Dünyası olan bir varlık olarak Dasein’a haksızlık yapan bir tarif. Orada olmak Dasein’ın talep ettiği kadar etrafıyla münasebettar olmadığı gibi orada ne halt yaptığını da söylemiyor. Şu hâlde Dasein için en azından Heidegger’deki kullanımı itibarıyla doğru Türkçe karşılık “şuhud”dur. Varlık vücud, İnsan ise şuhud’dur. Bir tahakkuk olarak vücud ancak şuhud ile yani şuhuda mümkündür. Şahid olamayan insan belki yeterince insan bile değildir.
Alienation: Yabancılaşma olarak tercüme ediliyor büyük ölçüde oturmuş bir kavram. Yabancılaşma’nın tahtını sallamak mümkün olmayabilir ancak kavramı anlamak için “gurbet” çok daha isabetli olacaktır. Evet, bu arabesk sound’lu kelime alienation’ın tam karşılığıdır. Garip (yabancı) olma, evinden/ kendinden uzağa düşme ve varoluşsal usumeyi çok daha iyi tarif ediyor. Yabancılaşma’nın aşılması yani kavramın zıddı olan özgürlük ise evine dönmek ve kendine gelmek, kendini bulmaktır. Yabancılaşma demek ki insanın kendinden uzağa düşmesi anlamında gurbet’tir (xeribi).
Twitter: @mucahitbilici
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
22.07.2025
10.07.2025
1.07.2025
28.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
21.05.2025
11.05.2025
4.05.2025