Mücahit BİLİCİ
Eğer Biden silme bir başarıyla seçimleri kazansaydı, Donald Trump isimli karizmatik şaklabanın Amerikan demokrasisinin demagojiye açıklığının yol açtığı yol kazalarından biri olduğunu düşünebilirdik. Dört yıllık bir aradan sonra hata düzeltilirdi. Ancak öyle olmadı. Seçimi hangisinin kazandığından bağımsız olarak Trump’ın ilk döneminden sonra ortaya koyduğu 2020 başkanlık seçimi başarısı, bundan sonra Trump’ı bir detaya dönüştürür. Çünkü artık Trump’ın kendisinden daha önemli olan ve onu da önünde sürükleyen bir isyandan, bir Amerikan devriminden bahsetmek gerekir.
Peki kimin kime isyanı bu? Soğuk Savaş sonrası gevşeyen küresel çekişmelerin kimseyi zapt edemediği yeni iklimde yaşanan baş dönmesine kendisi de yakalanan Amerika şu anda iki ayrı millete bölünmüş gibi. Ortak doğruları olmayan yani farklı inanış ve tercihleri birbirleriyle konuşma ihtiyacı duymayacak şekilde kendi kendine yeterli hale gelen iki ulus oluştu denebilir. Bunlardan biri liberal, küresel akıntı ve konvertibiliteden memnun ve yarar sağlayan eğitimli kesimler. Bunlar bilginin hükmünü kabul eden ve dolayısıyla bilginin tahakkümüne doğal bir hak muamelesi yaptıkları için bilgiçlik kibri içinde görülen metropolitan insanlar. Sadece bildikleri şehir hayatı hakkında değil bilmedikleri kır hayatı hakkında da (mesela silah bulundurma hakkı konusunda da) çok rahat bilgiçlik taslayan kesimler. Bilgili olmanın bilgiçlik taslamaya dönüşmesi bilimde yahut ticarette, teknokratik bir haktır ama demokraside bir yaradır ve bir hatadır.
Demokrasi bilen ile bilmeyene eşit muamelesi yapan bir ifade rejimidir. Bilmenin ifade üzerindeki tahakkümüne karşı duyguların patladığı bir isyan düşünün. Bu isyanın akla itibar etmeme hakkını kullanacağını öngörebilirsiniz. Bu isyancıların, matematiği bildiği için hakim konumda olanların iki kere iki dört eder iddialarını reddedeceğini de tahmin edebilirsiniz. İki kere iki dört etmemeye başlar. Bilgi ve matematik neyin söylendiğine bakmamızı isterken ifade ve demokrasi bunu kimin söylediğine ve kimin adına söylendiğine bakmamızı ister. Onun için iki kere ikinin dört etme zorunluluğunun diktatörlüğüne karşı bir rahatsızlık hisseden avamın amme vicdanı teslim olmayı reddeder. Ve bilgiye dayalı eğitimli elitlerin hakimiyetine isyan başlar.
Bu isyan demokrasinin bir uzun erimli iç krizidir. Ancak bunu hızlandıran ve bu örnekte mümkün kılan altyapı faktörü ortak kamusallığın çöküşüdür. Bunun en önemli sorumlusu (inanmayacaksınız ama) sosyal medyadır. Sosyal medyanın zuhuru ile birlikte gayrimemnun olan veya kendini dışlanmış hisseden kesimlerin ortak kamudan istifa edip özerkliklerini ilan etmesi mümkün hale geldi. Alternatif hakikatler, alternatif kamusal alanlar, paralel evrenler ortak hakikatin bağlayıcılığını çöpe attı. Bugün Amerika’da bayrakları ve renkleri bile ayrışmaya başlayan iki ayrı millet var. Diplomaya yaslandığı için haklı ve kibirli olanlara karşı çıkan ve söz hakkını nasıl kullandığıyla dalga geçildiği ve duyguları dikkate alınmadığı için öfkeli olan ve kendini yerli gören bir halk kitlesi var. Bu ikinci kesim bir süredir isyanlarda ve bu mahcup isyanı pervasız bir bıçkınlığa çevirme karşılığında temsilci olmayı kabul eden Trump’ı bağrına basmış durumda. Liberaller ve solcular, başkalarını suçladıkları ırkçılığa olan karşıtlıkları ile, maskeye itaatle etrafa gösterdikleri bilime derin saygıları ile ve hakikate sahiplik kibirleri ile derin bir faziletfüruşluk içinde görülüyor. Buna tepki gösteren kitleler işini, kimliğini, milliyetini, aidiyetini tehdit altında görüyor. Duygunun hükmettiği bu kitle, kendisine yabancı kalan doğrular yerine kendine ait yanlışlara sahip çıkmayı tercih ediyor. Hakikat acıttığında onu kenara koymak veya onu üzerinden çıkarıp atmak insanoğlunun kadim geleneğidir. Onlar da bunu yapıyor.
Bu küskünlüğü aşmanın yolu da o küskünlüğün iki kere ikinin dört ettiğine o insanları ikna etme ile giderilemeyeceğini bilmekten geçiyor.
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.09.2025
6.09.2025
30.08.2025
12.08.2025
1.08.2025
25.07.2025
22.07.2025
10.07.2025
1.07.2025
28.06.2025