Perihan MAĞDEN
Öncelikle hemen şunu belirteyim; ben 301’den yargılanmadım. Hani Kerinçsiz, Erenerol, Oktay Yıldırım gibi necip Ergenekon figürlerinin Sultanahmet Adliyesi koridorlarını basıp beni ve bana destek olmak için gelme yürekliliğini göstermiş bir avuç insanı İKİ SAAT KADAR terörize ettikleri mahkemem 318’den: yani HALKI ASKERLİKTEN SOĞUTMAKTAN açılmıştı.
Genelkurmay’ın “emriyle” Üstün Türk Guguku tarafından (tak-şrak usulüyle) açılan davada “Vicdanî Red bir insan hakkıdır” başlıklı yazım nedeniyle, 301’den değil, bir başka “inciyim inciyim/ sakillikte birinciyim” madde olan 318’den yargılandım. Zira anlaşılan, halkı askerlikten soğutmaktaydım! Çabalamıştım. (Keşke.)
Geçenlerde, zaplarken karşıma NTV ekranlarında Lale Kemâl çıktı. Kızgınlıktan nerdeyse soluksuz vaziyette, profesyonel orduya geçmemiz gerekliliğini savunuyordu.
Ondan önce ekrana kurulmuş şanlı bir emekli or-kor-bi şi general “Ne münasebet profesyonel ordu!” şeklinde esip üfürmüş zira.
Vicdanî red hakkı, Türk Ordusu’nda “buzz gibi soğurum senden” etkisi yaratıyor. Hatta: “bi tane çakarım, bi de disko çakar görürsün gününü” etkisi yaratıyor.
“Profesyonel ordu” gibi son derece mantıklı bir önerme de öyle.
“Bedelli askerliğe” de ağır kıl olduklarını, şahin askerlerimiz son yıllarda epeyce belirttiler. İspatladılar kitleler “Bedelliiii! Bedelliii!” diye bekleşip sessizce inleşirken.
Hakikat şu ki: Ordu’nun ayağının altından “kadiri mutlak” olarak kendilerini konumlamalarına dair, her türlü fantastik ve anormal halının çekilme girişiminde; Orducu + Laikçi + Kemalist + Milliyetçi + Militarist cephe kıyametleri kopartmaya başlıyor.
“Uluğsolcular” nerede yer alıyorlar –bilemiyorum. BDP Eşbaşkanı Demirtaş vicdanî redden yana olduklarını açıkladı; (ve fakat bedelliye karşılarmış!!) ama Kürt militarizminin yanında tam cephe yer alıp da, vicdanî redci olabilmek nasıl bir nev’i şahsına münhasırlığın eseridir–onu bilemiyorum. Kendileri mutlaka, biliyorlardır.
Oysa Kürtler; hem PKK için savaşan çocuklarını, hem de azımsanmayacak sayıda Türk Ordusu için askerlik görevini ifa eden çocuklarını “şehit” verdiler. Buna karşılık örgütlü bir vicdanî red hareketiyle “Türk Ordusu Hakiki Demokrasiye Tahammülsüz” mücadelesinde tam demokrasiye geçmemiz hususunda çok mühim mevziler kazanılabileceği muhakkak olduğu halde, vicdanî reddin yanında yer almadılar.
Demirtaş’ın son demecinde gördüğümüz gibi “teoride” yer aldılar. Ve herhalde şöyle yer aldılar/ almaktalar: “Beyaz Türk zibidi çocuklar olsun tabii vicdanî redci. Biz beğeniriz/ hoşlaşırız. Ama Kürt gençlerinin vicdanî redci olmalarına dair kitlesel bir hareket, genci (yani Kürt militarist/ milliyetçi: adı yerli yerince konulmayan duruşu) bozar!”
Kürtler, örgütlü bir vicdanî red hareketi başlatmış olsalardı “kirli savaş” diye nitelemeye doyamadıkları savaşın, hakikaten “temiz” kalmaya kararlı unsurları olduklarına dair, son derece inandırıcı bir duruşun sahibi olacaklardı.
Ama Kürt Milliyetçiliği/ Militarizmi ve onların otomatiğe bağlamış “vijdan şahini” görünümlü papağanları, vicdanî reddi yalnızca “beyaz çocuklara layık” bir hareket olarak görmekte o kadar kararlı ve (her konuda oldukları üzre) emin durdular, göründüler ki–
Benim Kürt hareketinin sorgulanamaz/ sonu getirilemez militarizminden bezmemin temelleri; vicdanî red yazım ve onun akabinde yaşadıklarımdan da ciddi anlamda kaynaklanmıştır.
Ergenekon Çetesi bana dair “PKK’nın fahişesi!” diye (her ne hikmetse) pankart açtığında, yanımda duran Kürt –pek tabiidir ki: meşgul onlar– yoktu.
Gücünü “Kemalizm”den aldığını varsaymamız üstüne oyununu kurmuş bulunan laikçiliğin bekçisi Türk Askeriyesi, hâlâ, bu zamanlarda DAHİ, alt sınıflardan çocukları dağlarda ovalarda havaya uçurtmakla/ keklik gibi avlatmakla kalmıyor, düşünün “disko” tabir edilen askerî işkencehanelerde bin bir eziyetten/ işkenceden geçirtip cesetlerini ailelerine teslim edebiliyor!
Bir de “zayiat” kategorisi altında kurban verdiğimiz çocuklarımız var. Onlara hiç girmiyorum: Askerî “zayiat”.
AK Parti hükümeti (el insaf! yüzde elli gibi bir oy oranıyla fevkalâde övünmeyi biliyor) kedi oldu olalı Askeriye’ye karşı DEMOKRASİ ADINA çok stratejik/ sembolik ve hayatî bir mevzî kazansın: Vicdanî red hakkını tanısın!
Avrupa Konseyi’ndeki 46 ülkeden bu hakkı tanımayan YALNIZCA 2 ülkeden biri olmak –Azerbaycan’la aynı demokrasi liginde/ sınıfında bulunmak, onurlarına –gururlarına –demokrasi anlayışlarına dokunuyorsa tabii.
Yoksa: aradıkları vicdanî red “modelini” bulamayacakları, muhakkak.
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMesele AK Partili belediyelere soruşturma izninin verilmesi değil… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİİlber Hoca'nın sulandırdığı su krizi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSon konuşan Korgeneral! 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAç-Kapa: İmralı-Saray 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTefeci faizi gerçek ama nedeni ne? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKKM kasıtlı bir uygulamaydı, kastı da zengine servet transfer etmekti 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“İmralı Kapısını Kapatmak, Süreci Sabote Etmektir” 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜROperasyonlar neden silah tüccarlarına yöneldi? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUÖyleyse… Yaşıyor demektir! 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBugün FETÖ yargısı yok, kim var? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZRojava çözüm süreci zorluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
5.02.2016
28.06.2016
21.06.2016
14.06.2016
6.02.2016
31.05.2016
24.05.2016
17.05.2016
26.04.2016