Perihan MAĞDEN
Sefih ruh hallerimizin bir yansıması da, ağbilemeye doyamamamızda.
Hani yavru köpek kendinden güçlü köpeği görünce kendini yere atıp, göbeğini göstererek ''Sev beni, koru beni, gözünü seveyim, saldırma!'' dercesine kıvranmaya koyulur ya-
Ağbilemeyi öyle görüyorum.
Anında paket edilip masaya konulan bir edilgenlik, bir ast- üst ilişkisinin ön kabul anlaşması var ağbilemede.
İngilizce'de, ya da Latin kökenli birkaç dilde ''brother'' (erkek kardeş), ''sister'' (kız kardeş) diyebilirsin desen desen; değil mi?
Ki, öyle yaygın bir kullanım da söz konusu değil Batı dillerinde.
Siyahlar arasında moda olan ''bro'' lafı arkadaşların birbirine hitabında, bu topraklara da öylece sıçradı.
Gerçekliği Yardırma Şovlarında (reality show) şahit olunuyor erkek yarışmacıların birbirini ''bro''lamasına da-
Karşındakine mutlak bir üstünlük ithafına, buna karşılık dilendiğin korunma hissine yönelik ''Ağbiciğim!'' durumları, bu toprakların tekelinde.
Ayrıca çok avam, çok pavyon ağzı bir yanı var ağbilemenin.
Kızımın servis şöförlerine, diğer çocuklardan gördüğü/ öğrendiği üzere ağbi diye hitap ettiğine şahit olunca, az biraz sarsılmıştım.
Tamam ''Şöför Bey'' diyerek sınıf yapmasın da, Bilmemne Amca'yı (kızım bir çocuk- tu, servis şöförü de bir yetişkin sonuç itibarıyla) Bimemne Ağbi'ye misliyle yeğlerim.
Biz servis şöförümüze Amca diye hitap ederdik nitekim.
Amca'da olması gereken bir mesafe, mevcut yaş farkının ön kabulü ve YALTAKLANMAMA söz konusu.
Sen büyüksün, hürmetler benden; ama o kadar. Yerimizi bilelim, mutlak mesafemizi koruyalım normalliği.
Ağbi kelimesinin burnuma pavyon ağzı kokması bu yüzden.
Ağbileyerek karşındakinden korunma dileniyorsun bir nevi.
E, korunmayı dilenirsen; sana ihsan eder, ya da çok görüverirler.
Yani tehlikeli ve pis bir yol Ağbileme Yolu.
Türkler niye direkt o yola sapıyorlar ki dilleriyle?
Alın size örnek!
Survivor'da yarışırken burnu darbelendi Tuğba Özay'ın.
Ki, Nagihan sayesinde, olduğundan çok daha dik duruşlu, karakter sahibi, özü sözü bir kadın imajı çizmiş vaziyette kendine. Halkımızın birincisi oldu son oylamada. (Birkaç hafta önce sondan birinciyken.)
Aforizma topaçlamalara ve ''Nazım Hikmet der ki!''yle başlayan (gayet tilkice) alıntılar yapmalara doyamıyor.
Eski bir manken, geçimini güzelliğinden çıkarmış bir kadın olarak, son derece haklıdır, insanidir; büyük bir paniğe kapıldı burnu mu kırıldı - diye.
Ekibin doktoru yanına gelip de, muayene ederken; adamın gözlerinin içine yalvararak bakarak öyle bir ''Kırılmış mı AĞBİ?'' deyişi vardı ki!
Tammm da, birbirimizi ağbilememizle kast ettğim sefih ruh halinin mükemmel bir yansıması/ yansıtmasıydı.
''Burnum mu kırılmış Doktor Bey?'' YOK.
''Burnuma bir şey mi olmuş yoksa Metin Bey?'' YOK.
Büyük bir çaresizlik içinde gözlerini yavru köpek gözleri gibi doktorun gözlerine dikip, çok acayip, edilgen, dilenen bir tarzda ''Ağbilediğin'' anda; pavyon çaresizliğini yansıtmış oluyorsun bir kadının.
Çok sık yapıyor Türkler bunu.
Birilerini ağbileyerek himmetinden faydalanma, korumaya alınma girişim ve arzularına doymuyor, doyamıyorlar.
E, madem laf sapıkça ağbileme tercihimizden açıldı; biri bana son 20 yıldır filan başımıza musallat olan şizoid annecim, ablacım, halacım kullanımımızı izah edebilir mi?
Eskimolar İçin Dil Kılavuzu:
Türkler, diyelim bir Türk anne ''Annecim!'' diye hitap ediyor kendi çocuğuna eyyy Eskimo.
Açıklama: Çocuğunun kendisine Annecim diye hitap etmesini teşvik etmek ve böylesine sevgi dolu olası bir hitaba beğenisini, coşkusunu göstermek üzere, PEŞİNEN çocuğunun kendisine hitabını alıp/ çalıp, o kişi söylemiş oluyor.
Bir dayı ya da hala, 3 yaşındaki bir çocuğa ''Dayıcımmm! Halacımmm!'' diye hitap ediyor.
Zira çocuk ona Dayıcım, Halacım! diye hitap edecek diye pır pır atıyor yüreği.
Dolayısıyla, çocuğun hitabını araklayıp kendisi çocuğa BU şekilde hitap ederek muhabbetini ve aynı zamanda BEKLENTİSİNİ DE göstermiş oluyor.
Evet, burda mühim olan BEKLENTİ kelimesi.
Ağbicim hitabına eğilerek/ çömelerek ağbilediğimiz insandan koruma ve insaf, acıma BEKLENTİMİZİ göstergebilimlemiş oluyoruz-
Küçücük bir kız çocuğuna Teyzecim! diye hitap ederek ondan arzuladığımız, beklediğimiz sevgi ve hitabı formatlamış oluveriyoruz.
Yine kızım çocukken döndüğü yelken kursundan onu almaya gittiğimde, yanıbaşımda bekleyen entel mi dantel annenin ''Annecim!'' diye haykırarak kızını nasıl da kucakladığını gördüğümde, nutkum tutulmuştu.
Halen de tutuk nutkum BU giderek yaygın, giderek yaygın kullanıma.
Paramparça dizisinde mesela 100 milyon (su içinde) değerindeki yalıda yaşayan (Cihan'ın karısı) sofistike ve zengin pozlardaki anne ''Annecim'' diyor da, başka bir şey demiyor kızıyla oğluna.
Türkler'de Ailenin Evrimi ve Sapıtan Hitap Biçemlerine uzak kalmış bir arkadaşıma (Gökhan Özgün'e) epeyce uğraşarak anlatmaya çalıştım geçen yıllardan birinde tüm bu Annecim, Ablacım, Amcacım kullanımının inceliklerini.
Oldukça zorlandı.
O yüzden sen de zorlanıyor olabilirsin eyyy Eskimo!
Ama diyelim bir hala erkek yeğenine ''Halacımmm!'' diye hitap ettiğinde (küçük erkek çocuğun ona böyle hitap etmesi ümidi ve beklentisiyle) ekstra bir cinsiyet şaşırtması da söz konusu.
Bir annenin oğluna ya da kızına ''Annecimmm!'' diye hitap etmesi de afallatıcı, tökezletici, külliyen Şizofreniye Davetiye!
Eyyyy Eskimo! Şimdi sana 'Türk Annecimm!' diye hitap edip yanaklarını mıncıklamaya başlarsam, bu senin Türk ya da kadın ya da benim annem olduğun anlamına gelmiyor.
BU, yalnızca ve yalnızca bana Türk Annecim! diye hitap etmen için yanıp kavrulduğum anlamına geliyor; sakın yanlış anlama.
Birden gözlerimi acık içinde gözlerine dikip ''Eskimo Ağbimmm!'' diye bağırırsam, sırtının üstünde kıvranarak göbeğini gösteren bir köpek yavrusunun çaresizliğini anla sen.
Koruyup kollaman gereken bir zavallılığın tabelası olarak oku o AĞBİCİĞİM hitabını sen.
Bahtsız Türk'ü Kutuplar'da develer tepebilir. Kendini korumaktan acizdir.
Niye Kutuplar'da olduğu da bir muammadır.
Koruyucu kanatlarının altına girmeye muhtaç. Ancak.
O yüzden de ağbi'liyor seni. Afallama.
E daha ne yapsın?
E, daha ne desin?
Anladın sen onu.
Anla yani. İmkansıza yakın olsa da. Anla garibi.
Türkü koru yani Ağbicim benim. Eskimo Annecimmm.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
5.02.2016
28.06.2016
21.06.2016
14.06.2016
6.02.2016
31.05.2016
24.05.2016
17.05.2016
26.04.2016