Akif BEKİ

İlber Hoca'nın sulandırdığı su krizi
27.08.2025
23

Popüler tarih allâmesi İlber Ortaylı, sivri akılla susuzluk sorununu Kürt sorunu tartışmasına dönüştürüverdi.

Sanki mesele tarlayı Türk’ün mü, Kürt’ün mü sulayacağıydı.

Oysa su krizi büyüyor, kuraklıksa çoktan kapımızda. Ve Türk’ün de Kürt’ün de ortak hayati sorunu. Ayrımcılık yapmayan bir sorun bu, kimsenin ırkına bakmıyor.

Kim sularsa sulasın, su bulamadıktan sonra ne fark eder?

Fakat Türk, Kürt ayırmayan kuraklık sorunu, ayrımcılık ve ırkçılık tartışmalarının gölgesinde güme gidiyor.

Diğer meselelerimizden bağımsız olarak böyle bir sorun da var, giderek daha çok canımızı yakacak ve acil çözüm bekliyor. Kürt sorununa çözüm arayışlarından ayrı ele alınacak bir sorun...

Peki İlber Hoca’nın reçetesi ne?

“Fırat ve Dicle havzasında boşalan köyler Asya’dan gelecek kardeş nüfusla doldurulsun, Uygur çiftçiler Türkiye’ye getirilsin, Kırgızlar bu topraklarda faaliyete geçsin...”

Bir de “Çukurova’nın verimsizliğini sert mali tedbirlerle giderelim” önerisi var.

Çukurova’yı sulayan Seyhan’la Ceyhan nehirlerine para, Dicle’yle Fırat havzalarına ise soydaş nakli… Kuraklığı çözmeye faydası olur mu?

Belli ki kuraklık ve susuzluk sorununa karşı geliştirilmiş bir öneri değil bu. Ancak su krizini sulandırmak isteseniz aklınıza böyle tedbir gelir.

İlber Hoca'nın gözünü belki açar şu rakamlar: Dünyanın toplam su tüketiminin yüzde 70’i tarıma gidiyor. Dolayısıyla esas mesele, kim tarlayı sürecek değil. Mesele, tarımın suyu nasıl hoyratça tükettiği gerçeğidir. İşte buna çözüm aranacak.

Kuraklıkla mücadele için önce sulama tekniklerini yenilemek, suyu verimli kullanmak, damlama sulamadan ileri teknolojilere geçmek gerekiyor. Yoksa Doğu Türkistan'dan getir, Kırgızistan’dan taşı; boşalan köylere soydaş nüfus monte et… Ne değişecek? Çukurova hâlâ aynı Çukurova, sulama sistemi de aynı sistem kaldıktan sonra...

Nüfus mühendisliğiyle kuraklığı çözeceğini zannetmek pek yakışmadı İlber Hoca'nın zekâsına.

Sanki damlama sulama getirsek, buharlaşmayı azaltacak sistem kursak, tuzlanmayı önleyecek altyapıyı yenilesek daha yararlı olur gibi. Kime mi gerek? Uygur’u getir, Kırgız’ı yerleştir, mesele biter mi?

Yahu sorun, suyu kimin kullandığı değil nasıl kullanıldığı.

Eğer aynı israfla devam edilecekse Dicle'yle Fırat'ın suladığı ovalara ister Kırgız gelsin, ister Kazak... Tarladan yine aynı kuraklık, aynı verimsizlik fışkırmayacak mı?

Su kıtlığını bahane edip nüfus transferine soyunursanız, çözüm diye sunduğunuz reçete bir bakmışsınız ki ırkçılık üretiyor.

Kuraklıktan çıkış yolunu teknik önlemlerden değil de demografik müdahaleden beklemek, ırkçılıktan başka neye hizmet edecekti?

Halbuki susuzluk, teknik tedbirlerle yönetilebilir. Kuraklık, planlama ve yatırım ister. Susuz toprak, bir gün yağmurla yeşerir. Ama ırkçılıkla çoraklaşmış zihin öyle mi!

Dünya, 'tarımsal su tüketimini nasıl azaltırız' diye kafa patlatıyor. Bizse 'toprağa hangimiz yerleşecek, kim sulayacak' diye. Suyu akılla yönetmek varken bunu mu tartışmalıydık?

Falkenmark endeksine göre, kişi başına düşen kullanılabilir miktar bakımından 'su fakirliği' sınırına giriyoruz.

Dünyada tarım, toplam suyun yaklaşık yüzde 70’ini kullanırken Türkiye’de bu oran yüzde 77. Çok daha yüksek.

Yani durum ciddi, sululuk kaldıracak hâli ve nüfus mühendisliğiyle alâkası yok, İlber Hoca konuyu yanlış anlamış, biri söylesin.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar