Akdoğan Özkan
İran Dışişleri Bakanlığı kendisini yeniden yaptırımlara boğabilecek bir krizi diplomatik yollarla önlemek için Avrupa’nın üç büyük ülkesi (İngiltere, Fransa, Almanya) ve AB temsilcileri ile sıkı bir görüşme trafiği izliyor son günlerde. Ancak Avrupa ikna edilmezse ve Washington’daki kritik Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı -Trump brifinginden makul, barışçıl bir sonuç çıkmazsa, İsrail Washington ile birlikte İran’a bir kez daha saldırabilir.
Bu ihtimalin farkında olan İran kendisini savaşa hazırlıyor. Tahran yönetimi, İsrail ve ABD ile arasındaki 12 Gün Savaşı’nın sona ermesinden bu yana ilk kez geçen hafta bir askeri tatbikat gerçekleştirdi. “Sürdürülebilir Kuvvet 1404” adı verilen askeri tatbikat 21 Ağustos Perşembe günü Hint Okyanusu ve Umman Körfezi'nde başladı. Tahran yönetimi, bu amaçla geçen cuma günü erken saatlerde hava sahasının batıda kalan bir bölümünü uçuşlara kapattı. Tatbikat çerçevesinde İran Donanması’nın, İran'ın deniz tabanlı seyir füzesi Nasır ile kara tabanlı gemi savar füzesi Kadir'i test ettiği belirtiliyor.
Tahran, bundan önce en son olarak 21-23 Temmuz tarihlerinde Hazar Denizi’nde askeri tatbikat gerçekleştirmişti. Üç gün süren tatbikata Rusya Federasyonu donanması da katılmıştı. O tarihlerde iki ülke donanma filoları arasında etkileşimin geliştirilmesi de hedeflenmiş, Rus ve İran donanmaları, afetzedelerin kurtarılması da dahil olmak üzere denizdeki olağanüstü durumlara müdahale senaryoları üzerinde tatbikat yapmıştı. Ondan önce de Mart ayının ortalarında Çin, İran ve Rusya donanmaları, İran'ın Çabahar limanı yakınlarında “Güvenlik Kuşağı—2025” adlı ortak bir tatbikat düzenlemişti. Tatbikatın amacının “askeri alanda karşılıklı güveni derinleştirmek” ve “katılımcı ülkelerin silahlı kuvvetleri arasında koordinasyonu geliştirmek” olduğu duyurulmuştu.
Çin ve Rusya’nın güçlü birer müttefik olarak İran tatbikatlarındaki varlığı önemli. Ayrıca, 17 Ocak'ta İran Cumhurbaşkanı Mesud Pizişkiyan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından imzalanan Kapsamlı Stratejik Ortaklık Anlaşması ile iki ülke savunma sanayiinden, terörle mücadeleye, enerji, finans, ulaşım, imalat sanayilerinden, tarım, kültür, bilim ve teknolojiye pek çok alanda 20 yıl sürecek bir işbirliği hedeflemişti.
İran, Mart 2021’de de Çin ile “Uzun Vadeli İş Birliği Yol Haritası” olarak bilinen “25 Yıllık Kapsamlı İş Birliği Anlaşması” imzalamıştı. Anlaşma çerçevesinde iki ülke enerji, finans, ulaşım, konut gibi sektörlerde çeşitli projeler üzerinde iş birliği yapılması planlanmıştı. İddialara göre, Çin, İran’ın enerji (petrol ve gaz) endüstrisine 280 milyar dolar ve İran’ın ulaşım sektörüne 120 milyar dolar yatırım yapacaktı.
Şimdi İran, İsrail’in Haziran saldırısının ardından bir kez daha kendisini savaşa hazırlıyor. Ama bu kez İran donanma tatbikatını tek başına yapıyor. Rusya yok.
Neden acaba? Bu, üzerinde düşünmeye değer bir soru. Kuşkusuz, İran tüm askeri tatbikatlarını Rusya ve/veya Çin ile yapacak değil. Ancak bu soruyu dile getirmemizin ardında, İran’a yönelik ABD ve İsrail tehdidin yeniden yükseldiği ve Tahran yönetiminin kendisini savaşa hazırladığına dair işaretlerin arttığı bir döneme girmiş olmamız, yani İran için kritik sayılacak günlerden geçiyor olmamız yatıyor.
İran Körfezi’nde tansiyonun yeniden yükselebileceğine dair en önemli işaret, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) yetkililerinin bu hafta Washington’a giderek ABD Başkanı Donald Trump’a brifing verecek olmaları. Hangi konuda brifing? Washington (dolayısıyla İsrail) İran'ın nükleer tesislerinin de vurulduğu 12 Gün Savaşı sonrasında Tahran’ın envanterinde hasar görmeden kalmış zenginleştirilmiş uranyum stoklarının miktarını merak ediyor. Brifing daha ziyade bu amaçla. Aslında buna brifing diyoruz ama, UAEA’nın elinde bu konuda sağlıklı bir değerlendirme yapmayı, tahmin yürütmeyi mümkün kılacak bir veri de olmadığı biliniyor. Ancak işte asıl bu durumun yeni bir saldırıyı tetikleyebileceği yorumları da yapılıyor.
Neden ellerinde veri yok? Çünkü, ABD’nin Fordov, Natanz ve İsfehan’daki İran nükleer tesislerini vurduğu savaş sonrası UAEA Başkanı Rafael Grossi, “sizi bir ziyaret edip elinizde kalan uranyum stoklarını değerlendirelim” mealinde ahlaksız bir teklif yapmış, İran da bu teklifi reddetmişti.
Elbette ki hiçbir güç hasmına elindeki stratejik varlıkların koordinatlarını vermez. Hele de teklif “ahlaksız” ise. “Ahlaksız,” diyorum zira, UAEA savaşa giden yolda İran’a karşı bir “hasım” gibi konuşlamıştı kendisini. İsrail, saldırganlığına bahane olarak, Başkan Grossi'nin bir raporunu temel alan UAEA Yönetim Kurulu kararını kullanmıştı. Bir anlamda, dünyayı felaketlerden uzak tutmanın garantörü olması gereken Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), 12 Gün Savaşı’nın adeta kolaylaştırıcısı gibi işlev görmüştü.
Gerçi, Grossi çatışmaların başlamasından kısa bir süre sonra verdiği röportajda, rapordaki dili yumuşatmaya çalışmış, “İran’ın nükleer silah yapımından uzak olduğunu,” bu yönde “herhangi bir sistematik gayret içinde” olmadığını dile getirmişti. Ancak olan olmuştu.
Aslına bakılırsa, Grossi’nin raporları İran'ın nükleer programı hakkında farklı şekillerde yorumlanabilecek şüpheler uyandırmaktaydı. Raporları kasıtlı olarak mı yanıltıcı/yönlendirici bir muhteva taşıyordu, yoksa ortada böyle bir kasıt yok muydu, bunu bilmek zor ama bu derece kritik bir mevkide bulunan bir kişinin savaşa yol açan gerginliğin tırmanmasına katkıda bulunması kabul edilebilir değildi.
Ayrıca, İran’ın UAEA’ya artık güven duymaması için başka bir sebep daha vardı. Tahran yönetiminin İranlı nükleer bilim adamlarıyla ilgili olarak UAEA’ya denetimlerde verdiği kişisel bilgiler bir şekilde İsrail yönetiminin eline geçmişti. İsrail 12 Gün Savaşı’nın ilk saldırılarında bombalarıyla bu bilim adamlarını evlerinde vurmuştu.
Dönelim konumuza…
İran bir kez daha kendisini savaşa hazırlıyor. İran’ın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı müfettişlerinin nükleer tesislerini yeniden ziyaret etmesine izin vermemesi ve zenginleştirilmiş uranyum stokları hakkında net yanıtlar vermemesi, E3 ülkeleri olarak adlandırılan İngiltere, Fransa ve Almanya’nın Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin 2231 sayılı kararına dayanan BM yaptırımlarını geri getirebilme imkanına sahip ve "snapback" olarak adlandırılan tetik mekanizmasını yeniden aktive etmeleri için de bir gerekçe teşkil ediyor. Bunun için karar tarihi Ağustos ayının sonu.
İran Dışişleri Bakanlığı bir krizi diplomatik yollarla önlemek için Avrupa ve AB temsilcileri ile sıkı bir görüşme trafiği izliyor son günlerde. Ancak E3 ikna edilmezse ve Washington’daki UAEA brifinginden makul, barışçıl bir sonuç çıkmazsa, İsrail durumdan vazife çıkarak Washington ile birlikte İran’a bir kez daha saldırabilir.
İşte böyle kritik bir dönemde Tahran donanma tatbikatını tek başına yapıyor. Yanında Rusya yok. Bu da ister istemez akla şu soruyu getiriyor: Acaba Rusya’nın Kafkasya ve İran politikası, Ukrayna savaşına kurban gitmiş olabilir mi?
Bu soru şu açıdan da önemli. ABD ve İsrail için mevzu, daha önce de İran yazılarımda ifade ettiğim gibi, hiçbir zaman İran’ın nükleer güce kavuşma çabalarını dinamitlemekle sınırlı kalmadı. İşin içinde Çin'in Orta Doğu’da artan nüfuzunu dengeleyecek bir ağırlık merkezi inşa etme çabaları ile Rusya’nın İran sayesinde Süveyş Kanalı güzergahından daha kısa ve ekonomik bir rota sunan Kuzey -Güney koridorunu baltalama girişimleri de vardı. Eğer İran kilit rol oynadığı koridorlardaki rollerinden, yani stratejik ittifaklarından “güzellikle” vazgeçmez ise “zorla” vazgeçtirilmeye çalışılacak, Çin ile Rusya’nın partneri olmaktan uzaklaştırılması denenecekti.
Şimdi temel sorumuzu yanıtlamaya giden yolda belirsizliğini koruyan husus, bu “denemelerde” Kolektif Batı’nın hangi noktada olduklarını hissettiği. Ve İsrail ile Washington yönetiminin İran’ı bir kez daha vurmaya ne kadar yakın oldukları! Malum, İran’a saldırı, Gazze’deki trajediyi ve İsrail dehşetini gündemden düşürmeye de yardımcı oluyor, Bu hafta yukarıda da ifade etmeye çalıştığım gibi, bu belirsizliğin kalkabileceği kritik bir hafta.
Daha önce, “ABD, İran’ı vurarak aslında BRICS’i vurmuştur. İran’ı vurarak BRICS’i çatlatmayı denemiştir,” diye yazmıştım. Bakalım BRICS’e bir saldırı daha kapıda mı? Bakalım, Rusya ve Çin, nasıl pozisyon alacaklar.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciPahalılık turisti de vurdu... 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKKM kalktı, müjde! 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENDiyanet iğneyi çuvaldızı kendisine batırırsa… 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBir hâkim Caprio'muz niye yok? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİddia: Ziraat’te ‘Gizem B. skandalı’! “Günooo kızlar… Paralar sizin için yükleniyor” 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUAklını başına, vicdanı kalbine toplasan ya! 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.08.2025
11.08.2025
4.08.2025
28.07.2025
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
23.06.2025
16.06.2025